İşsizlik ve pahalılık cehennemi haline gelmiş ülkemizde, insanlarımızı geçimini sağlaması gittikçe zorlaşıyor. Ödeme süresini uzattığı için kullanılan kredi kartları, geçimin sağlanması için geçici olarak destek olsa da, bir süre sonra ödenmeyen borçların yarattığı dalga, insanlarımızı gittikçe köleleştiriyor. Kredi kartı borcu olmayanların sayısı gittikçe azalmakta… Toplumsal bir yara haline gelen durumun boyutlarını, TESK’in başkanı tarafından “ağızdan çıkan bakla” misali itiraf edilmek durumunda kalınıyor.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, kredi kartı kullanıcılarının borçlarının gün geçtikçe arttığını ve borçların önemli bir kısmının takibe düştüğünü, yani uzun bir süre ödenemediğini belirtti. Sayılarla konuşmak gerekirse bireysel kredi kartı kullacılarının toplam 74.2 milyar liralık borcu bulunuyor. Bu borçların brüt 39.2 milyar liralık kısmı ise takibe düşmüş durumda. Esnafın “veresiye defterinde” ise 10-12 milyar lira arasında borç bulunduğu belirtiliyor.
Bu açıklama, aslında Türkiye ekonomisinin bozukluğuna ve yeni bir başkaldırının patlamaya hazır olduğuna dair bir işaret. Borçlarını ödeyemediği için hacizlerle, hapis cezaları ile karşı karşıya kalan insanların yeni bir başkaldırıyı kabartılandırma olasılığı ve bozuk ekonominin bir süre daha yaşaması için borçların yapılandırılması
Kendilerinden başka türlü bir davranış beklemek, ölü gözünden yaş ummak olurdu. Aklı sattığı üründen gelen alacağında olanlar, geçici çözümlerle düzenin sürmesini umuyorlar. Ancak bunun gerçekleşmesi demek, tekellerin başındaki patronların ve Tayyipgillerin kârlarının azalması demektir. Kredi kartı borçlularının çok olması, zengin parababaları demektir. Maalesef TESK Genel Başkanı bunu göremiyor. Ancak parababaları görüyor ve Tayyipgillerin meclisten böyle bir yasa geçirmemesi için faaliyet yürütüyorlar.
Halkımızın böyle bir cendere içinde feryat etmesinden tarif edilmez bir zevk duyan parababaları varken, onların meclisteki temsilcilerinin geçireceği yasa, deliği kapamayan bir yamadan başka bir şey olamaz. Parababalarının dillendirdiği kriz süreçleri de her zaman parababalarının daha fazla para kazanması ile sonuçlanmıştır. Dolayısıyla böyle bir yasa geçerse, bilelim ki parababalarının daha fazla para kazanması içindir. Borçların büyük bir çoğunluğu, ihtiyacın dışındaki tüketim sonucu oluşan suni borçtur ve parababalarının bundan feragat etmesi bir kayıp olmayacaktır. Kredi kartları, halkımızı borçlandırmaktan ve köleleştirmekten başka bir işe yaramayan araçlardır bu sebeple.
Halkını bu borç batağında tutanlara karşı Taksim-Gezi isyanı gibi bir isyanda olduğu gibi kredi kartlarından doğan borçların iptali, demokratik ve haklı bir talep olabilir. Yaratılan bu borçların suniliği matematiksel bir şekilde kesindir. Bu sebeple yeni bir isyanın programında kredi kartları borçları yapılandırması değil, borçların tamamen silinmesi talebi olmalıdır.