“Ege, balıklarına aittir”
2015 yılında Yunanistan’daki çeşitli gruplardan solcuların sloganı olan bu sözün, Yunanistan’ın yeni başbakanı Çipras tarafından sarf edildiği, ancak sonra bu sözün kendisi tarafından söylenmediği belirtilmişti.
Gerçekten de bu sözün neden söylenemediği sonradan anlaşıldı. Çünkü yıllarca balık edebiyatı yapan “solcuların” iktidarında söylenen tüm sözlerin birer takiye olduğu anlaşıldı. Yunanistan halkı, hala işsizlik ve pahalılık cehennemine karşı mücadelesini sürdürmekte… NATO ve AB gibi emperyalist kurumlar, Yunanistan halkını soymaya devam etmekte.
Konunun ülkemizi ilgilendiren tarafı ise Yunanistan’ın Türkiye’ye ait 18 ada ve bir kayalığı işgal etmesi, burada gerek iş gerek eğlence amacıyla giden Türk vatandaşlarını tutsak alması ve bu adaların Lozan Antlaşması’na aykırı olarak silahlandırılmasıdır.
Ülkenin içinde bulunduğu kriz koşulları, şovenizmi ve ırkçılık ile birlikte savaş tamtamlarını da çalmakta, bu şekilde bilinci geri kitleler uyutulmaya devam edilmekte. Bu konudaki söylem ise şöyle “aman ha, Türkiye bize saldıracak!”
Oysa durum tam zıttı. Türkiye’nin başındaki en işbirlikçi, en vurguncu hükümetin, 2004 yılında bu adaları Yunanistan’a bilinmeyen bir ücrete verdiği ya da belli konularda tavizler karşılığında işgale göz yumduğu belirtiliyor. Hatta Yunanistan’daki şovenist siyasetçilerin ülkemizdeki iktidarı sevdiği bir sır değil.
Yunanistan, kendi içindeki sorunları dışarıda savaş politikası ile çözmeyi umuyor. Bu yüzden de iki ülke halkları arasında gittikçe sönen nefreti körüklemeye çalışıyor Bunun başını çeken ise, sözde anti-şovenist politikalar ile oy toplayan, emperyalizmin cici çocuğu SYRIZA iktidarı!
Türkiye cephesinde ne yapılıyor? Meclisteki dört Amerikancı parti, konu hakkında üç maymunu oynamaktan başka bir iş görmüyor. Sadece CHP, bir grup toplantısında konu hakkında bahis açmış, konuyu birkaç soru önergesi ile geçiştirmiştir.
İktidar ise konu hakkında tek bir kelime edememekte, meşru Suriye iktidarını devirmek konusunda aslan kesilirken, Yunanistan’a terk edilen adalar konusunda tek bir söz söylememektedir.
Meclis dışında ise bugün Kaçak Saray’ın işbirlikçisi olan sahte Vatan Partisi’nin yayın organı Aydınlık Gazetesi’nde, “sevgilisine naz yaptığı bir günde” konu üzerine birkaç haber yayınladı. Kısacası yurtsever, vatansever geçinen ne kadar kişi varsa, konuyu susuşa getirmeyi tercih etti. Anlaşılıyor ki, ağabeyleri ÇKP’den böyle emir geldi. Malum, Çin bankası Türkiye’ye giriş için zemin arıyor şu sıralarda.
İşgale karşı tek tutarlı tavırda bulunan politik hareket ise Halkın Kurtuluş Partisi ve konu üzerine yıllardır çalışma yapan birkaç emekli subaydan geldi. Halkın Kurtuluş Partisi, Yunanistan’ın açık işgali üzerine konuyu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyarak, konuyu kamuoyunun gündeminde tutmak adına tüm bildirilerinde, duyurularında yer verdi.
Yani bir tarafta işgalci, şovenist “komünistler”, diğer yanda ise anti-emperyalist, yurtsever komünistler karşı karşıya gelmekte. Tabii ki Türkiye’nin SYRIZA’sı olma meraklısı “sollar” ise konu hakkında sessiz kalmakta.
Bundan 98 yıl önce, Türkiye topraklarını işgale heveslenen, buna karşı çıkan 200 Yunan komünisti kurşuna dizen Yunanistan burjuvazisine bir mesajımız var:
Dinle Astos*!
Size Sevr’i ve BOP’u uygulatmayacağız!
İşgalci Yunanistan, Türkiye’den defol!
İstanbul Direniyor’dan Özgür
* Astos: Burjuva