Mustafa Suphi – Tarihi Vazife

PDF İzle & KaydetYazdır

Türkiye komünistlerinin ülke çapında güncel görevleri

Yeni Dünya, 8 Temmuz 1920

Geçen Balkan ve son Avrupa kasaplıklarında bahtsız Anadolu rençperlerinin kanının dökülmesine; çılgınca, merhametsizce o şekilde muharebeye karşı durmuş iken, Mustafa Kemal Paşa’nın yaklaşık bir yıl önce bize, Odesa’da iken bildirdiği isyana razı ve taraftar olduk ve bugün Antanta yağmacılığı karşısında büyük bir cephe açan Kuvayı Milliye ordularının başarısına yardımcı oluyoruz. Birbirine zıt gibi gözüken eski ve yeni bu vaziyeti kısaca da olsa tarihi tahlilden geçirmeye ve tuttuğumuz yolu aydınlatmaya mecburuz.

Bundan hemen on yıl önce bizler; devletçi veya köylü sosyalistler, minimalist (asgari) milletçiler, federalistler, kısaca Türk gençliğinin saldırgan şoven İttihad ve Terakki siyasetine karşı ayaklanan kısmı, bir taraftan memleketi ve rençper halkı felaketten felakete sürükleyecek savaşlara son vermeye çalışırken, diğer taraftan da Anadolu’ya hayat verecek medeni, inkılabi gelişmelere zemin ve yol arıyorduk. Bu gelişme bizim fikrimize göre, içerde; Makedonyalıların, Arapların, Arnavutların, Kürtlerin, Ermenilerin, vb. … medeniyet, muhtariyet ve hatta istiklallerine yetenekleri ölçüsünde yol vererek hür milletlerin, hür birleşmesi halinde ‘milli birlikler’ oluşturmak, dışta da (bu birlik) Alman ve İngiliz emperyalizmine değil, beynelmilel amele hareketine dayanıp kuvvet alabilecekti.

Aradan geçen facialı harp seneleri içinde, Türk, Arap, Ermeni amele ve rençperlerinden ölüme, sefalete mahkûm olmuş, Türk sosyalistleri ve federalistleri sürgünde sürünüp çürümüş olsalar da, bugün on sene evvel ortaya atılıp fırtınalar içinde çalkalandıkça yayılan fikirlerin tatbiki neticeleri karşısında bulunuyoruz.

Bugün Anadolu için Türkler ve kendi memleketleri için diğer milletler çalışırken, ellerini inkılâpçı amele Rusya’sı ve Üçüncü Enternasyonal’e uzatıyorlar. Son hayat umutlarını ışıklandırmak ve geçim olanaklarını zorla alan sömürgecilere kaptırmamak kararlılığıyla yapılan bu yardıma çağırmanın özü anlaşılınca, bizim böyle umumi harbe katılma sebepleri de kendiliğinden izah edilmiş olur. Biz, Rusya, Türkistan ve Kafkasya’da olduğu gibi Türkiye’de de başlayan mücadeleyi Avrupa emperyalizmine karşı ve evrensel bir mahiyet ve manada anlıyoruz. Fakir ve sefalet altında ezilen Türkiye ve Şark memleketlerindeki ayaklanma, milli müdafaa şiarı ile başlasa bile, dünyayı saran ve zulm ile çarpıştıkça mağdur amele ve rençper sınıflarının gönüllerini fetheden inkılâp hareketlerinin az zamanda beynelmilel bir alana geçmesi bir zarurettir. Ve zaten bu böyle olmasa, muazzam Avrupa kapitalistlerine karşı yükselen herhangi bir milli müdafaa, beynelmilel yardıma hakkıyla erişemeyecek, Türkiye komünistlerinin ülke çapında güncel görevleri ergeç iflasa mahkûm olacaktır.

Onun için biz Türkiye’de Milli Müdafaa şeklinde baş gösteren ayaklanmaya, müşterek düşman tarafından bu hareketin söndürülmesine yol vermemek için, her türlü yardımı, bu yardım mutaassıp milliyetçilere bile olsa, tarihin bize yüklediği bir görev olarak biliyoruz. Hayat ve mücadele ruhunu mağdur halk kitlesinde derinleştirmeye çalışan İştirakiyyun Teşkilat’ının memleket içinde açılıp yayılmasına gelince, bunun da Kuvay-ı Milliye yöneticilerinin karşısında duran yine o ehemmiyette tarihi bir mesele olduğunu zannediyoruz.

,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir