Türkiye “bayrak” meselesi ile meşgul olurken, Irak’ın Musul kentinden gelen bir haber dikkatleri bir anda bu yöne çevirdi. Kendilerine “Irak Şam İslam Devleti” adı veren bir örgüt, Musul kentini Irak hükümetinin elinden aldığını duyurdu. Bir kaç gün önce Esad güçlerine karşı üst üste yenilgiler alan bu örgüt, “bir anda” Irak’da bir kenti ele geçirebilecek kadar güçlendi ve “Irak Merkezi hükümeti ile Özerk Kürt bölgesi arasında statüsü belirsiz kent” olarak ilan edilen Musul’u kontrol etmekte. Musul, petrol kaynaklarının en yoğun olduğu kent durumunda. Ayrıca örgütün elinde “soruşturma işlemleri bitinceye kadar güvenli bir bölgeye götürülen” Türkiye Başkonsolosu da dahil 42 Türk diplomat bulunmakta.
Tüm bu gelişmelere baktığımızda, halk desteği de bulunmayan bu hareketin desteği nereden aldığı ve hangi amaçla Musul’a yöneldiği sorusu akla geliyor. Hiç kuşkusuz ki, bu şeriatçı diktatörlüğünün arkasında Irak’ı üç senedir bölmeyi “beceremeyen” ve Ortadoğu’yu dizayn etmek için can atan ABD ve müttefiklerinin olduğu söylenebilir. Farklı senaryoların geliştirilmesi ihtimali ile birlikte, Esad’a karşı Suriye’de yenilen ABD, Suriye’de palazlanan en sadık, en güvenilir müttefikine Musul’u armağan etti. Diğer yandan sadakati sorgulanma aşamasına gelen iki müttefik, Barzani ve Maliki’ye “ayar verme” olanağını yakalamış durumda.
IŞİD militanlarının özellikle Türkiye’de Kürtlere, Alevilere ve kendine karşı çıkan Türklere saldırısının altında da bu güven yatmakta. Suriyeli (daha doğrusu Suriyeli olduğu söylenen) kitleler, Türkiye’de bir yıldırma harekatının kolu olarak yıllarca kullanılacaklar.
Tabii ki Esad kuvvetleri daha fazla ilerler ve Irak’daki Kürt ve Arap halkının laik kesimi mücadele için kavgayı bırakırsa, bu hesapların bozulması işten bile değil.