27 Mayıs Politik Devrimi’nin niteliği konusunda tartışmalar süredursun (bizce sonuçlanan bir tartışmadır), arşivlerden ulaştığımız bir haber, 27 Mayıs üzerine veri olabilecek nitelik taşımakta.
Haber, Öncü Gazetesi’ne ait. Devrimin sonrasında kurulan Öncü Gazetesi, aslında MKB’nin yapısı gibi “beş benzemezin bir arada olduğu” bir gazete. Gazete hakkında Alparslan Türkeş’in sahibi olduğu üzerine iddialar olsa da, gazete yazarları ve tanıklar bu iddiayı yalanlamakta. Gazetenin, Aziz Nesin ve Fakir Baykurt’u kadrosuna katmak istemesi üzerine kurulduktan kısa bir süre sonra kapatıldığı, gazetenin başındaki Altan Öymen tarafından not düşülmekte.
Öncü Gazetesi’nin ve gazeteci Nuyen Yiğit’in verdiği bilgilerin doğruluğu teyide ihtiyaç duysa da, Selim Sarper gibi sicili SSCB’nin Türkiye’yi işgal edeceği dedikodusunu (ve dolayısıyla komünist nefretini) yaymakla meşhur bir NATO’cunun, 27 Mayıs sonrasında, Dış İşleri Bakanı olarak SSCB ve müttefikleri ile aynı karede olmaya çalışması da, yine gazetenin bir devrimci önderi ön plana çıkarması, o dönemin “rüzgarı” hakkında fikir verebilir diye düşünüyoruz.
Bu durumu da ortaya koyarak, Öncü Gazetesi’nin 29 Eylül 1960 tarihli manşeti ve haberin içeriğini, olduğu gibi sizlere aktarıyoruz.
Castro’nun Öncü’ye Demeci
“Hürriyet Mücadelesinde Türk Milletini Selâmlarım”
“Dünyada Son İhtilâli Yapan Türk ihtilâlcileri Küba adına kutlarım”
Nuyen Yiğit Bildiriyor
New York, 28 (Eyl.) — Küba Başbakanı Fidel Castro dün gece ÖNCÜ’ye özel bir demeç verdi. «Büyük Türk ihtilalcilerini Küba adına tebrik ettiğini bildirdiği bu demeçinde Castro şunları söyledi:
“Dünyada en son ihtilali yapan millet sizsiniz. Türk milletini hürriyet mücadelesinde selamlarım. Büyük Türk ihtilâlcilerini Küba adına tebrik ederim.”
Bu demeç, Castro’nun gazeteciye verdiği ilk özel demeçtir. Castro’nun bu demeci verdiği ziyafete Türkiye Dişişleri Bakanı Selim Sarper, Kruşçef ve Castro ile birlikte baş misafir olarak bulunuyordu. Castro’dan ilk özel demeç alabilen muhabirimiz Nuyan Yiğit, dün akşam New York’tan gönderdiği telgrafı aynen yayınlıyoruz:
«Sekiz gündenberi New York’ta bulunan Küba Başbakanı Fidel Castro ile özel görüşme yapabilen tek gazeteci gurubu Harlemli zenelilerdi. Castro, çarşamba günü memleketine dönüyordu. Bütün gazeteciler ondan bir özel demeç almaya çalışıyordu. Son ümit Uruguay delegasyonunun ziyafetiydi. Beşinci caddenin altmışbirinci sokağındaki Pierre Otelindeydi ziyafet.
İçeri pek az gazeteci girebilmişti. Bunların arasında ben de varım. Ziyafette Sarper, Krusçef ve Castro, Uruguay Başdelegesinin baş misafirleriydi. 1961 Martında Uruguay cumhurbaşkanlığı görevine başlayacak olan Başdelege
Uduardo Hector Haedo [Eduardo Víctor Haedo olsa gerek T.D.], Fidel Castro’yla özel olarak görüştükten sonra Castro, gazetecilerin ablukasına girdi. Kimseye özel bir demeç vermedi. Bilhassa Amerikalı gazetecileri tanımamazlığa geldi. Etrafı, asker kıyafetli muhafızlarla sarılıydı. Yanına yanaşılamıyordu; ama Castro, tam önüme gelmişti.
“Başbakan Castro, üç bin mil uzaktan gelen Türk gazetecisiyim,
Sizinle mutlaka konuşmak istiyorum” dedim.
Castro Türkiye sözünü duyunca durdu, elimi sıktı ve elimi karnına vurduracak kadar sıktı. Polislerle muhafızlar eteğimden çekmeyi bıraktılar.
Castro, “Dünyada en son ihtilali yapan millet sizsiniz. Türk milletini hürriyet mücadelesinde selamlarım. Büyük Türk ihtilâlcilerini Küba adına tebrik ederim.” dedi. Daha fazla konuşamadı. Uruguay’ın gelecek cumhurbaşkanı kolundan çekiyordu. Tekrar elimi sıktı; bir de göz atarak uzaklaştı. Nuyan Yiğit”