Mısır-Tahrir İsyanı, 2013 yılında Şanlı Gezi Parkı İsyanımız’la eşzamanlı olarak patlak vermişti. ABD işbirlikçisi, Ortaçağcı Gerici, Şeriatçı Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Mursi’sinin ve Parababaları’nın ekonomik, siyasi, sosyal ve dini baskılarından bıkan Mısır Halkı’nı harekete geçirmişti. Halkın bu tepkisi karşısında Mursi’nin yedi bakanı onu terkederek karşı cepheye geçti. İçişleri Bakanı, polis kuvvetini çekerek eylemcilere açıkça destek olmuş oldu. Göstericiler, Mursi’ye ve Ortaçağcı Gerici Hükümet’e ait bölgeleri ele geçirdi. Son olarak Genelkurmay Başkanı Sisi’nin başında bulunduğu 500 bin kişilik Mısır Ordusu, son hamleyi yaparak Mursi’yi devirdi.
Tahrir İsyanı boyunca halk, ellerinde antiemperyalist ve antifeodal demokratik devrimci, Sovyetler Birliği ve Sosyalist Kamp dostu Cemal Abdülnasır’ın fotoğraflarını ve portrelerini taşıdı ellerinde. Aynı Gezi İsyanımız’da Mustafa Kemal’in fotoğraflarının taşındığı gibi. Kısacası arkadaşlar sonuca baktığımızda, ABD Emperyalistleri’nin para ve makam karşılığı satın aldığı, işbirlikçi bir Tefeci-Bezirgân iktidarı bulunduğu yerden tekerlendirilmiş oldu, yani Politik Devrim gerçekleşmiş oldu. Politik Devrimler sonucunda bildiğimiz gibi eskisinden görece daha ilerici bir ülkenin yönetimini ele alır. Mısır’da olan da budur. Bir hareketi değerlendirirken onun ilerici mi yoksa gerici mi olduğunu, asker-sivil ayrımıyla değil şu ölçütle anlarız; bu hareket halka ne getirmiştir, ne götürmüştür? En basitinden Mısır Halkı Müslüman Kardeşler isimli Ortaçağcı çeteden kurtulmuştur. Mısır, halen emperyalistlerle geliştirdiği ilişkilere karşın, Ortaçağcı-Şeriatçı teröre destek vermemektedir artık.
Tabiî tüm bunların yanı sıra Tahrir Politik Devrimi, AB-D Emperyalizmi’nin BOP adlı hainane planını da parçalamıştır. BOP’un uygulayıcılarından olan bir iktidar ve başı Mursi, tekerlendirilmiştir bulunduğu koltuktan. Tabiî AB-D Emperyalistleri, Mursi’nin devrilmesinin ardından boş durmamış ve hemen Sisi’ye göre oynamaya başlamıştır. ABD bunu hep yapar, halk isyanlarını kendi yörüngesine çekerek bu potansiyeli-enerjiyi kendi haznesine akıtmaya çalışır. Yazıktır ki başarılı olabilmiştir AB-D Emperyalist Haydutları. Sisi ve Mısır Hükümeti, Siyonist İsrail’le ve ABD’yle ilişkiler geliştirmiştir. Bunun olacağı henüz isyan başarıya ulaştığı günlerden muhtemeldi. Çünkü bildiğimiz gibi 1991’de Sovyetler ve Sosyalist Kamp yıkılmış ve dünyanın çivisi çıkmıştır, emperyalistler artık eskisinden daha azgın biçimde saldırmaktadırlar Dünya Halkları’na. Mısır’ın da, Cemal Abdülnasır döneminde olduğu gibi, ekonomik-siyasal ilişkilerini geliştirebileceği, dayanışabileceği bir Sosyalist Kamp yoktu. Dolayısıyla ülkedeki ”Amerikancı iktidarlar sarmalı” hükümetin niteliğinin oldukça değişmesine rağmen devam edecekti. Nitelikçe değişen şey şuydu; bir Tefeci-Bezirgân iktidarı gitmiş ve yerine bir burjuva, Finans-Kapital iktidarı gelmişti. 2011’deki politik devrimde, devrimin hemen ardından daha demokrasinin “d”si yaşanmadan Müslüman Kardeşler iktidarı ile karşı-devrime hız verilmişti. İki politik devrim arası farkı da böyle belirtebiliriz.
Bugün Mısır’da Politik Devrim’in konum ne yazık ki üzüntü vericidir. Sisi, IŞİD’le mücadele konusunda İsrail ve ABD’yle beraber hareket etme kararı almıştır. Bu cihatçı yamyamların zamanında Sosyalist Kamp ve Sovyetler Birliği’ni güneyden kuşatmak için bizzat ABD tarafından kurulmuş olduğu gerçeğini göz önüne almamıştır. Sisi’de ya bu ufuk yoktur, ya da yüreği yetmemektedir bunu ”anlamaya”.
Bakınız ne diyor açıklamasında Sisi:
””Bir zamanlar birbirine karşı savaşan iki düşman ülke arasında yardımlaşmanın yakınlaşma olarak yorumlanabileceği” şeklindeki soruya Sisi şu cevabı verdi:
“Bu doğru. İsrail ile geniş bir yardımlaşma çerçevemiz var. Mısır ordusu, Sina Yarımadası’nda bin civarında IŞİD mensubuna karşı mücadele veriyor. İsrail’e havadan müdahale izni verildi”.
Sisi’ye mülakat sırasında 14 Ağustos 2013’te Rabia Meydanı’na yapılan kanlı müdahale de soruldu. Sisi, Rabia Meydanı’nda silahlı insanların bulunduğunu iddia ederek, barışçıl girişimlerden sonuç alınamadığını söyledi.
Mısır hapishanelerinde 60 binden fazla siyasi mahkum olduğu iddiaları ile ilgili soruyu ise Sisi, “Bu rakamı nereden aldılar bilmiyorum. Mısır’da siyasi tutuklu yok” şeklinde cevapladı.” [1]
Görüldüğü gibi Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, AB-D Emperyalizmi’nin Ortadoğu’daki Bekçi Köpeği ve Petrol Bekçisi Siyonist İsrail’le olumlu ilişkiler geliştirmektedir.
Halbuki samimi antiemperyalist, antifeodal bir iktidar ne yapar bu durumda?
Siyonist İsrail’le değil, Ortadoğu Aslanı Beşşar Esad’ın Suriye’siyle ve Meşru Antiemperyalist BAAS Hükümeti’yle ilişkiye geçer. İsrail ve ABD’nin bölgedeki katliamlarını da netçe ortaya koyar. Bölgedeki Arap liderleri eğer ”Şeriatçı terör”ün samimi birer karşıtıysalar, birbirlerine dayanışmaktan daha akılcı bir çözüm var mıdır?
Tabiî yazık ki Sisi de bunu görebilecek ufuk yok. Bakın 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ni kazanmasının ardından Keser Kaçığı Faşist Bunak Trump tarafından nasıl tebrik ediliyor:
”Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada, Trump’ın Sisi ile bir telefonda görüştüğü belirtildi.
Açıklamada, “Başkan Trump, yeniden seçilmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Sisi’yi tebrik etti. İki lider, ABD ile Mısır arasındaki stratejik ortaklığı yeniden vurgulayıp, ortak sorunlarla yüzleşmeyi ve işbirliğini geliştirmeyi sabırsızlıkla beklediklerini kaydettiler” ifadesine yer verildi.
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ’ NOTU
Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Mısır seçimlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Sisi’nin tekrar seçildiğine vurgu yapılan açıklamada, iki ülke arasındaki ilişkilerin devam edeceği kaydedildi.
Açıklamada, “ABD, Mısır ile olan ortaklığına değer veriyor ve bu ülkeyle ortak hedefler üzerinde çalışmaya devam edecektir. Seçimlerle ilgili, ifade özgürlüğü engellemelerinin yapıldığına dair raporları da not ettik. Mısırlılar için daha fazla siyasal katılımın sağlanmasını teşvik etmeye devam edeceğiz ve insan haklarının korunmasının medeni Mısır toplumu için esas olduğunu vurgulayacağız” ifadesine yer verildi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimleri resmi sonuçları açıklanmıştı. Mısır Milli Seçim Kurulu (MSK) tarafından bugün düzenlenen ve devlet televizyonundan yayımlanan basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Abdufettah el Sisi’nin, oyların yüzde 97,08’ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildiği duyurulmuştu.” [2]
Tahrir’de Mısır Halkı’nın gösterdiği yiğit direniş ve Ordu Gençliği’nin tepkisi ortadayken, Politik Devrim’in bu noktaya gelmesi üzücüdür. Mısır’da Politik Devrim sonucu başa gelen iktidar, ABD ve İsrail’le ilişkilerini geliştirmiştir. Ve bir Türkiye, bir Suudi Arabistan kadar olmasa bile emperyalistlerle birlikte hareket etmektedir bölgede.
Halbuki Politik Devrim sonucunda halkçı, antiemperyalist, Nasır’cı bir iktidar başa gelebilirdi. AB-D Emperyalistleri’ne karşıtlık gösterip, Suriye’yle ittifaka girebilirdi. BOP’un yenilmesi için destek verebilirdi. Tabiî Tahrir İsyanı’nın örgütsüz bir ortamda gerçekleştiği düşünülürse bu dediklerimiz hem 2013 yılı için, hem de şimdi için boş hülyalardan öteye gidemiyor.
Son yıllarda, Türkiye’deki iktidarda olduğu gibi, Rusya-Çin yeni emperyalist cephesi ile ortak çalışma eğilimi göstermektedir Mısır iktidarı. Sisi, Suriye Ordusu’na destek verdiğini ve ülkeye askeri müdahaleye karşı olduğunu 2016 yılında dillendirmişti. [3] Nisan ayı ortasında ise İran’a yönelik yaptırım ekibinden çekilme kararı alındı. [4] Ancak Siyonist İsrail ve ABD’yle kurduğu ilişkiler samimiyetsiz olduğunu göstermektedir.
Aydın Direniyor’dan bir yoldaş
[1] Mısır Cumhurbaşkanı Sisi: “Sina Yarımadası’nda İsrail ile yardımlaşıyoruz” – Sputnik Türkiye
[2] Trump’tan Sisi’ye tebrik telefonu – Sputnik Türkiye
[3] Sisi: “Suriye Ordusunu Destekliyoruz” – Hürriyet
[4] Sisi yönetimi, ABD’nin İran karşıtı ittifakından çekildi – Sputnik Türkiye