Sokakta Ehl-i Sünnet TV adına röportaj yapan bir tefeci-bezirgan sınıfının mensubu, Ortaçağcı Gerici şahıs insanlara “Sosyal Deney” kamuflajıyla bir takım propagandalar yapıyor.
Sorulan sorular “Namaz kaç rekattır ?” “İslam’ın şartı kaçtır ?” gibi görünüşte masum-basit gibi duran ancak Sosyal deney kamuflajıyla kişiye yöneltilen bu sorular kişi tarafından bilinmeyince kişinin yüzüne “Sen kafirsin” denilecek kadar ayrımcı, gayri etik ve saygıdan yoksun ithamlar içeren halkı provokatöre eden din üzerinden yargılayan ve ayıran bir nevi kişinin inanmama özgürlüğüne etik olmayan ve hakaret seviyesinde ki ithamlarla nitelendirilen sözcükler kullanılmaktadır.
Bu röportaj tarikat mensupları bir takım cemaatler tarafından gerçekleştiriliyor. Zaman zaman bu şahıslara halk toplu tepki gösterip bi fiil tartışma içine girerek sözlü isyan etmektedir. Röportajı yapan şahıs bu denli tepki ile karşılaşınca “Ben burada muhabirlik yapabilirim bu benim özgürlüğümdür.” diyerek yanıt vermektedir. Tabi orada ki halk kendisine uygulanan provokatörlüğün çemberine girdiği için şuur kaybı yaşıyor ve bilinç körelmesi yaşıyordur. Bu yüzden kişiye “Hangi basına mensupsun? Basın kartını gösterir misin?” gibi sorular yöneltmek aklına gelmiyor.
Olay ortada… Ortaçağ’dan kalma şahısların yapmış olduğu şey bilinçlice bir takım beyinlerin sokağa “Tefeci bezirgan muhabir ordusu” yönlendirerek halk arasında cereyan-sürtüşme ve etki-tepki yaratma sinsiliği ve planıdır.
Bu yapılan kamu düzenini bozmakla birlikte halkı kışkırtma ve nifak sokma, halkın huzur ve refahına yönelik tahrip edici çalışmalar yapma ve saire suçlar teşkil etmektedir. Anayasal anlamda suç teşkil ettiği gibi etik kurallar çerçevesinde hoş durumlar değildir.
Halkımız bu tür algı operasyonunun bilinçli beyinlerce sokağa salınan başı boş “Tefeci bezirgan muhabir ordusuna” itimat etmemeli, prim vermemelidir. Sistematik şekilde tepki koyulmalı ve örgütlü bir biçimde mücadele edilmelidir. Onların örgütlü provokatörlüğünün karşısına bireysel çıkmak onların işine gelmektedir. Unutmayınız ki; Örgütsüz Halk Köle Halktır! Örgütlü Halk Yenilmez!
Düşmanı analiz edip, cephesini deşifre etmeli ve ona göre strateji ile savaşmalısınız. Kısacası size Ortaçağcı erkek egemenliğinin, kadınlar üzerindeki kıyafet ambargosu olan çarşafı soyut özgürlük kavramı ile “Çarşaf şereftir” şeklinde savunan örgütlü provokatöre karşı nitelikli ve örgütlü bir güç ile karşı koymalı ve bilinçlice hareket etmeliyiz. Kısacası tefeci-bezirgan erkek unsurunun “Çarşaf şereftir” çıkışına “Öyleyse buraya çarşaf giyin de gel” diyerek ters akıl cevaplarla nitelikli karşı çıkışlar sunabilen ajitatörler ile mücadele zemini oluşturmalıyız.
Adana Direniyor’dan Fatih