2017’nin en efsanevi düşüşü, hiç kuşkusuz Irak’a bağlı özerk yapısından bağımsızlığa adım atmak isteyen Kürt Ulusal Hareketi’nin müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılarak geri çekilişi oldu.
Yıllardır sömürge konumunda yaşayan Kürt halkının başında bir ur haline gelen bu yapı, Büyük Ortadoğu Projesi dolayısıyla gerçekleştirdiği görevleri en sadık biçimde yerine getiren Barzani ve yol arkadaşlarından oluşmakta. Mangalda kül bırakmayan, çevredeki tüm devletleri “caydıran”, hatta içinde yer aldığı Irak’ı sık sık tehdit eden bir konumdaydı. Tabii ki bunları yaparken en büyük güvencesi, onun şaşmaz müttefiki ABD…
Bununla birlikte, ABD’nin takviminde BOP’un gerçekleşme zamanı gecikmiş durumda. Hiç kuşkusuz ki, bu noktada Suriye halkının direnişi ve genç emperyalist ülkeler Rusya ve Çin’in tecrübelerinden faydalanması bu durumu sağlamış durumda. Dolayısıyla, ABD artık kendi yetiştirdiği, hatta kurduğu iki hareketi, KDP ve AKP’yi yeniden BOP doğrultusunda dizayn etmek için “kızağa çekmeye” hazırlanıyor.
ABD bunu yaparken, BOP’u hızlandıracak yeni yöntemler de arıyor. Suriye’de üs kuruyor, Bu üslere “koruyuculuk” yapan YPG’yi silahla donatıyor ve onun politik karizmasına övgüler yağdırıyor…du. “Kızağa çekme” süreci ile beraber yeni yöntemin Türkiye ve Rojava’nın çatıştığı, Kürt ve Türklerin karşı karşıya geldiği bir boğazlama hazırlığına girişiyor ABD.
Yıllar yılı müttefik olduğu ABD’nin kazığını yiyen Kürt ulus hareketi, hem Suriye’de, hem Irak’ta yeni bir müttefik arıyor. O müttefik ise Rusya olarak gözüküyor, Suriye’de müttefikinin gücünü arttırmaya çalışan Rusya, YPG’nin ABD ile küsmesini, tüm eski ABD müttefikleri ile yaptığı gibi, kullanmaya çalışıyor. Bu arayış, bir yanda ABD’yi protesto eden göstericilerin diğer yanda Rusya büyükelçiliği önünde destek istemesi gibi komik görüntülere yol açıyor.
“Kürt vatandaşlar, ABD’nin Erbil Konsolosluğu önünde, ABD’nin Irak ve Heşdi Şabi güçlerinin Kürtleri hedef almasına sessiz kalmasını kınandı.
Irak ve Heşdi Şabi güçlerinin Kürtleri hedef alması karşısında sessiz kalan ABD’nin Erbil Konsolosluğu önünde, bugün çok sayıda vatandaşın katılmıyla gösteri düzenleniyor.
Aralarında gönüllü peşmergelerin, kadın ve çocukların bulunduğu büyük bir kalabalık, ABD’yi kınadı.
Rûdaw’a konuşan vatandaşlar dünyanın, meşru haklarını talep eden Kürtlere karşı yapılan zulme sessiz kaldığını belirtti.
Irak ve Heşdi Şabi güçleri İran’ın desteğiyle Kerkük’ün de içinde bulunduğu tartışmalı bölgelerde Kürtleri ve Kürtlere destek veren Sünnilere saldırarak sivillerin mal ve mülklerine el koydu.
Protestoların ön tarafından bulunan Kerküklüler, Kerkük’te ve diğer Kürt bölgelerinde insanlık dramının yaşandığını dile getirdi.” [1]
Oysa bu durumdan önce Kürt Ulusal Hareketi için herşey yolundaydı. Hileli referandumla bağımsızlık ilan ettiği sırada, hak ilan edemeyeceği topraklarda dahi genişlemeye çalışan genç Kürdistan emperyalizmi, Irak’da işin silahlara kalması ile birlikte yerini suskunluğa bıraktı. Aynı şekilde Türkiye’deki Sevrci Sahte Soytarı Sol (HDP ve ibrikçileri) de yıllarca yarım destek verdikleri Barzani’yi elleri patlayıncaya kadar alkışlarken, Irak’ın müdahalesi sonrası suskunluğa büründüler.
Tıpkı Türkiye gibi, acemi bir yarı sömürge + emperyalist karması ülke olma adaylığından önce, bazı tecrübeleri yaşamak gerekti, yaşandı da. Benzer bir biçimde, yine o yılların güçlü yarı-sömürge + emperyalisti Osmanlı İmparatorluğu da, 19. yüzyılda batı emperyalizminden kaçarken, biricik düşmanı Rusya’ya sarılmıştı (bildik hikaye, kimin hikayesine benziyor acaba).
Kürt Ulus Hareketi’nin uluslararası karizması, boyalı AB-D emperyalizmi medyası tarafından cilalanmıştı. Bütün medya, IŞİD’e karşı mücadele eden, her türden “yeni sol” yapının sempatisini kazanan ve Türkiye iktidarı ile dost KDP’yi konuşuyordu. Ancak sonuçta ABD tarafından ordusu parçalanmış, talan edilmiş Irak, KDP’yi çok emek istemeyen bir mücadele ile “uslandırdı”.
Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?
Şöyle. Sömürge + emperyalist bir özerk yapı, yarın gerçekleştireceği yayılma hakkını korumak adına, o günkü hamisinin ayaklarına kapanıp “aman” diler. Kürdistan Özerk Yönetimi için de aynen böyle gerçekleşti mesele.
Tüm bu haller ve durumlar içinde, acılar yaşamaya devam eden Kürt halkının öğrenme ve devrimcileşme olanağı mevcut. Hem İran’da yoksulluk dolayısı ile gerçekleşen isyan girişiminde, hem Irak’taki “uslandırma” sürecinde, hem de gelecek günlerde Rojava’ya gerçekleşecek operasyonlarda, ABD’nin ya da Rusya’nın nasıl halkı düşünmeden çıkarları peşinde yürüyeceği görülecektir. Ancak, bu görüşün daha net anlaşılabilmesi ve kavranması için, bir önderlik ihtiyacı hala mevcuttur.
Anti-emperyalist Kürtler, bu önderliği gelecekte sağlayacak ve kendi çıkarları peşinde koşan PKK ve KDP’nin sahte maskelerini düşürecektir. Kürt halkının geleceğindeki tek aydınlık, emperyalizme karşı diğer halklarla el ele verilecek bir mücadeleden geçmektir.
Türkiye devrimcilerine düşen görev ise, “kendini diğer uluslardan üstün görme” takıntısına sahip savaş yanlılarına karşı, Kürt halkının içinde bulunduğu durumu daha iyi kavrayıp, onları anti-emperyalist hatta kararlıca çağırmak, çağırmak ve çağırmaktır. Araba yarışı terimi ile belirtirsek, farklı bir arabanın durağa girdiği anda, bu avantaj ile öne geçmek için bir fırsat mümkündür. Çünkü arabanın tamircileri, yavaş çalışmaktadır (yine de çalışmaktadır).
İstanbul Direniyor’dan Özgür
[1] Rudaw Türkçe