Hikmet Kıvılcımlı – CHP’nin yolundan çıkan C.H.P. Büyük Burjuva Partiliğinden, Küçük Burjuva Partliğine

PDF İzle & KaydetYazdır

melk4Sosyalist – 20 Ocak 1967

CHP, ötedenberi Birinci Kuvayımilliyecilik zaferinin ekmeğini yemekle geçiniyordu. Ekmek, DP Hacıağa-Bezirgânları tekelinde AP’nin eline geçti. Artık her dört yılda bir öne sürülen adayları seçtirip Mecliste rahatça istenilen kanunları çıkartmakla geçinilip gidilemiyor.

Eski CHP bir parti değil, bir Babil Kulesiydi. Kule bir tapınaktı. Tapınakta bir Tanrı, bir Baş rahip vardı. Tanrı, Mustafa Kemâl’di, Başrahip de İsmet Inönü. Tanrıyı Tapınaktan çaldılar. Şimdi yalnız CHP değil, her parti Atatürkçü. CHP de bir Başrahip kaldı: İnönü Paşa.

Tanrısı elinden gitmiş CHP Tapınağı, herkesin ayrı dil konuştuğu bir yerdi. Ecevit şöyle anlatıyor:

“CHP içinde her yönden insan vardı. Köy Enstitülerini kuran Yücel de, onları kaldıran Sirer de.. Liberal Ticaret Bakanı Behçet Uz da, Sosyalist Cemil Sait Barlas’da, Petrol konusunda zıt tutumu olan F. Çelikbaş da, İ. Topaloğlu da. Atatürkçü, devrimci, altıoklu, CHP’liydi. Biz oklarımızı, kimimiz sağa, kimimiz sola, kimimiz de havaya atardık. Bazılarımız ise bunları tirkeşinde paslandırırdı.” (Ege söylevi.)

CHP – Babil Kulesinin hazinelerini aşıran iri Tefeci-Bezirgânlar, yüklerini DP-AP’ye aktarınca, Tapınağa sadık Başrahip İnönü ile derdimend irili ufaklı Müritler, başlarının çaresine düştüler. Madem ki Allahları göğe uçmuştu, şu kara yerdeki kullarla anlaşmalıydılar. Kullar; Tefeci-Bezirgân karması Finans Kapitalin işletip sömürdüğü küçük üretmenler ile, dayandıkları Devletçilik duvarının Amerikan markalı füzelere üs yapıldıkça sallandığını duyan, “Nüfus-u Devlet” dedikleri memur Kapıkulları idi. Kapıkulları; Devletçiliği, Sosyalizm yönünde yorumlara doğru kayıyorlardı. Onlar da elden giderse, Tanrısını yitiren CHP, kulsuz da kalacaktı.

Tehlikeyi gene sınangalı Başrahip sezdi. Müritler kongrede Ortanın Soluna inandılar. Eski çarık-kaval-eşek yerine Ecevit; Üretmenden 15 kuruşa alınıp Tüketmene 85 kuruşa satılan PATETES’i, Oral; Kıbrısı bombalamaya gidecek uçaklara yabancı Petrol şirketinin, 2 milyon lira tazminatı da göze alarak, vermediği JET BENZİNİ’ni, Boğazları Panama Kanalı gibi kullanmak isteyen Amerikan PRATT atom gemisini ve hiçe sayılmış MİLLİ EGEMENLİĞİMİZİ ve BARAJI, Yurdoğlu-çiftleştirilecek İNEKLERİ, Erten; “Topaloğlu Piyasası”ında köylüyü yakan TÜTÜNÜ ele aldılar.

Ekipler doğuya, Güneye gitmek üzere Ege’den başladılar. II. İlçe, bucak, köy bırakmacasına “anlamak isteyenlerin ayaklarına kadar gittiler”. Nikâh salonlarında, memurlar, yargıçlar, subaylar, generaller, iş adamları, ev kadınları hıncahınç iken, “CHP’nin (Şimdiyedek boş düşürdüğü) halkla nikâhlanması” törenini yaptılar. “Parola yepyeni ve şaşırtıcı coşkunluk yaratmıştı” “İnanılmaz bir hararetle alkışlandılar.” deniliyor. Mehmed Ali Bey ekibi, İşçiye-Köylüye inelim diyenlere karşı nutuk atıp 100 temiz işçi partili delege içinde, esnafça kulis “zafer”leri mayalarken, kırk yıllık yani, kâni oluyor. CHP Kapıkulları, küçük üretmenle kaynaşıyor.

Bu ne hareketidir? Ecevit şöyle söylüyor: “Komünist olduğumuzu yazıyorlardı sağımızdakiler, aşırı solda bulunanlar ise bize’Sağcılar’, Burjuva Partisi” “Kapitalistler” diye hücum ediyorlardı. Biz aşın sol değiliz, biz sağda değiliz. Ne komünistiz, ne Burjuva ne Kapitalist. Ortanın Solundaki Parti, halkın, sade vatandaşın, toplumun yararını ve çıkarını bir sınıfın veya bir zümrenin yararından, çıkarından üstün tutan siyasî teşekküldür.

Burada söyleyene değil, söyletene bakmak gerek. Söyleten, 1954 yılındanberi bayrağını açmış olan İKİNCİ Kuvayımilliyecilik’tir. Kapitalist sınıfı inkâr edip Komünist olmayan kişilere bilim dilinde KÜÇÜK BURJUVA denir. Bütün dileğimiz, CHP’nin sonunadek Küçükburjuva ve Kurtuluşu davasında samimî kalması, CHP’de Meclis Gurubu gibi, kilit noktalarında pusuya yatmış Büyük Burjuvaların, ilk fırsatta Başrahip Paşayı, yeniden sağa, “sade vatandaşlardan” uzağa sürükleyememeleridir.

 “TEHLİKE ÇANLARI” KİMİN İÇİN ÇALIYOR? 

DP’nin Yoluna Giren AP

Kasım ayı kuzey havasıyla geldi. Tombul başbakan AP İzmir kongresinde lokum yer gibi, “Silâhlandırılmış Hür Teşebbüs Sahipleri”ni Haçlılar Seferi’ne çağırdı. Çağrı hemen iki yankı verdi:

1. TMTF’nin (AP emrinde olmıyan gençliğin) Adapazarı kongresi basıldı. Basanlar, “AP Gençlik Kolları”dır. AP Kolları Ankara Güneş sinemasında kavgalı bir kongre yaptı. “Burada işimizi bitirdikten sonra Adapazarına, Federasyon Kongresine gideceğiz” dendi. Bu “Hür Teşebbüs”çüler, bindirilmiş silâhlı ekipler halinde, pazartesi sabahı TMTF Kongresini bastı. Basanların başında, evvelce TMTF’nin İstanbul merkezini basan ve çantasında Hitlerin “Kavgam” eseri çıkan Atillâ Kılıçoğlu vardı. Ne var ki, aığır yaralılar çoğalınca polis suçluları karakola götürmek zorunda kaldı. AP Kolları bu yol karakolu bastılar, cam çerçeve komayıp kırdılar. AP G. Kolları Genel Başkanı Atillâ Akman komisere saldırırken şöyle bağırdı:

“-Beni ne hakla burada tutuyorsunuz? Ben milliyetçi ve AP’liyim!” ve polisten telefonu İçişleri Bakanı F. Sükan’a bağlamasını istedi.

Gerçi, suçluların adını soranlara polis Müdürü Ş. Balcı:

“-Kimse kimseden davacı değil ki, isim verelim!“ diye örtbas etti. Ama bu Başbakandan ilham almış danışıklı doğüş, AP’nin bindiği dalı, polisi basmak olmamış mıydı?

2. TEKNİKERLER; AP’nin sağ kolu MTTB ile işbirliği yapıyordu. Sokağa çıkardığı pankartta, “Süleyman bacanak: Halimiz nolacak? yazılıydı. Tophanede “Bacanağın” polisiyle meydan savaşı oldu. Teknikum Talebe Cemiyeti Başkanı Faik Akdil Şunları okudu:

“Bir memlekette emperyalistlerin uşaklığını yapan bir iktidar”… “Örgütlenmiş Burjuva sınıfı” olan mühendisler… “İktidar sahipleri hiç şaşırmasınlar! Zira bu gidişin akıbeti ancak tarihteki örnekler gibi olabilir.”

Söyleten AP. Ama söyleyene bak? Ve en yakın tarih, 27 Mayıs değil mi?

Bu manzara karşısında CHP dergisi şunu yazıyor: “İşler zıvanasından çıktığı gün, biri kalkar, Demirel Hükûmetine dokunur. Bu dokunuş olunca da “Özel Sektörün kuvvetleri “Demirel Hükûmetini kurtaramaz. Kurtarmak için küçük parmağını kaldırmaz.”

DP için 27 Mayısta da öyle olmuştu.

Onun için B. Demirel’in ağzından -Mehmetali Aybar Beyin kullandığı- “TEHLİKE” sözcüğü düşmüyor: “Tehlike çanları… Tehlike rüzgârları” gibi… tıpkı TİP kongresi gibi AP kongresine de koyu Kulis oyunlarından başka hiçbir yeni düşünce sokulmuyor. Bir tek fark var: TİP uleması, hayalhanelerinde, “Modern din adamları yetiştirecek kurslar” açarken, AP’nin eski Farmason Demirelci Bakanları, “Genel İdare Kurulundan hacıları hocaları temizliyeceğiz” diyebiliyorlardı. Kongre de bu dediğini yaptı. Bu hal, Bezirgân partilerin nasıl gizli bir tek merkezden güdüldüklerini bir kez daha ispatlıyor.

,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir