Sosyalist – 20 Ocak 1967/7 Şubat 1967
ÇAĞRI:
Bütün Türkiye’nin gerçek halkçıları birleşiniz!
Bugün Türkiye’de bir çok “sosyalist” akımları var. Bunları sınıf ve zümreleri dışında toptan iki bölüme ayırabiliriz:
1- Bilimsel sosyalizm iddialı sosyalistler,
2 – Bilimsel sosyalizm iddiası bulunmıyan sosyalistler.
Bilimsel sosyalizm iddialı sosyalistler başlıca 3 grupta toplanabilirler:
1- TİP Sosyalistleri,
2 – YÖN Sosyalistleri,
3 – “ESKİ” Sosyalistler.
Bilimsel sosyalizm iddialı olmıyan sosyalistler 4 üncü kategori olarak sayılamıyacak kez çok ve çeşitlidirler. Sırasıyla ilk akla gelenleri şöyle sayabiliriz:
a) 27 Mayıs sosyalistleri,
b) Sosyalist öğrenci klüpleri,
c) Sosyalist kültür dernekleri,
d) Sosyal-demokrat parti teşebbüsleri,
e) Ortanın solları,
f) Sosyal mukaddesatçılar ve ilh. ve ilh…
Sonuncular, kendilerinin sosyalist olduklarını açıklıyamamakla birlikte, objektif durumları gereği ve samimî davrandıkları ölçüde, sosyalizmden başka çıkar yol bulamıyanlardır. Milliyetçiliklerini yabancı sermayeye maske yapmak istemediler mi, konkret konularda sosyalistlerle yol arkadaşlığı etmek zorundadırlar. İlk üç kategori sosyalistler, dördüncü kategori sosyalistlerle belirli bağ kurmazlarsa, Türk milletinin “İkinci Kurtuluş Savaşı’nda” kendi kendilerini tecrit etmiş olurlar. Çünkü, Türk milletinin 1000 kişide 999’u için, sosyalizm 40 yıldır hasreti çekilen peynir ekmek kadar önemli her günkü akar ihtiyaçtır. Yukarıda adları geçen ve geçmiyen, açık veya üstü kapalı sosyalist akımlardan hepsi, milletin 999 kişisinden bir bölüğü için bilerek bilmiyerek çırpınıyor.
Türkiye’de olsa olsa en çok 1000 kişide 1 kişi gerçekten EMPERYALİZM ve KAPİTALİZM çıkarlariyle kendi çıkarlarını paralel sayabilir. CİA ve ENTELİCENS SERVİS’lerden BARIŞ GÖNÜLLÜLERİNE ve YEHOVANIN ŞAHİTLERİNE dek emperyalizmin seferber ettiği bütün bilinçli ve bilinçsiz güçler, hep yukarıda sayılan 4 kategori sosyalistler arasına fit sokmakla başarı kazanıyorlar. Millet oylarının bugünkü feci dağılışları ve mihraklaşmaları dahi, yalnız emperyalizmin sinsî ve sistemli ustaca oyunlarıyle yöneltiliyor. Türkiye’nin en az 40 yıllık yanılgısı ve yenilgisi MİLLİYETÇİLİK sözcüğünün SOSYALİZM’den başka hiç bir anlama gelemiyeceğinin bir türlü kavranılmak istenilmeyişinden doğmuştur. Bu denklemi tersine çevirince, aynı sonucu buluruz.
SOSYALİSTLERİN BİRLEŞME PRENSİPLERİ…
Yukarıki basit DOĞRU’ya, 4 kategori sosyalistin birleşmesi için, birinci basamak, ilk 3 kategorinin birleşmesiyle çıkılır. Her 3 yönden de kopacak allerjileri bile bile söyliyelim ki, pratikte hemen yapılabilecek tek şey: (TİB+YÖN+ESKİLER) adlı sosyalistlerin, kaçınılmaz küçükburjuva alışkanlıklarından “fedâkârlık” ederek tek HALKÇILIK CEPHESİ kurmalarıdır. Eğer bu ilk üç bilimsel sosyalist görünen kategori, birleşme değilse bile işbirliği yapma mucizesini gösterebilirlerse, genişliği hergün artan büyük dördüncü kategori sosyalistlerinin kazınılmaları hayli kolaylaşacaktır.
İlk 3 kategori sosyalistlerin ortak teorik ve pratik plâtformları daha bugünden vardır gibi geliyor. TİP te, YÖN de, Eskiler de teorik bakımdan BİLİMSEL SOSYALİZME, pratik bakımdan İKİNCİ KUVAYI MİLLİYECİLİĞE ve ANTİ-EMPERYALİZME eğgin görünüyorlar. Hiç değilse, bu 3 kategori sosyalistler arasından kimse kalkıp ta bilimsel sosyalizme düşmanım ve emperyalizme dostum diyemiyor. Böylesine sağlam temel prensip ortaklığı ciddiye alındıktan sonra, geriye kalan her türlü geleneksel küçük kompleksler, yenilmiyecek güçlükler çıkaramaz, yahut çıkaramamalıdır.
SOSYALİSTLER KONFERANSI İÇİN ŞART
Yapılacak ilk iş TİP’çiler, YÖN’cüler ve ESKİ’ler arasında “Kişisel ve bencil” sayılan (gerçekte gene sosyal kökleri bulunan eğilimleri bir yana bırakma yiğitliğini sineye çekmek, yalnız bilimsel sosyalizm ışığında antiemperyalizm ve geriliğımiz gibi pratik meseleleri konkretçe ele almak, ilkin sosyalist arkadaş ruhu ile tartışmak, sonra o tartışmayı ve organik sonuçlama perspektivlerini dördüncü kategori sosyalistlere açmak olmalıdır. Onun için, en kısa zamanda, 1967 başlarında TÜM TÜRKİYE ölçüsünde bir SOSYALİSTLER ARASI KONFERANS toplanmalıdır. Konferansa egemen olacak ruh ve madde: Kategorilerden ve bölümlerinden hiç birisinin, şimdi Bay Çetin Altan’ca yerilen, şu en az ilk üç dekadan, küçükburjuva rezaletini yanlarına uğratmamaları, ruhu ve maddesi olmalıdır:
1- Kimse dalga ve hayâl geçmiyecek,
2 – Kimse kendini övmiyecek,
3 – Kimse kendisinde büyük liderlik vehmetmiyecek.
Bu üç ana davranış TİP’çe, YÖN’ce, ESKİ SOSYALİSTLER’ce içtenlikle ve açık seçik benimsenirse, Bay Çetin’in korktuğıı: “Üç kişiyle yeri göğü oynatmak” ve “İki karmaşık yazıyla meseleleri çözümledik sanmak” kendiliğinden imkânsız kalacaktır. Üç dört kategori sosyalistin, ülke ölçüsünde bir araya gelmeleri “üç kişinin üç şey konuşması” olmaktan çıkacaktır. Her şey, derli toplu modern metodlu bir SOSYALIST KONFERANSININ kararlarına bağlanacağı için, “İki karmaşık yazıyla meseleleri çözümleme” hastalığımız kökünden kuruyacaktır. Bir anda, kişi sürtüşmeleri, Eski-Yeni suçlamaları, İşçi sınıfı – Antiemperyalizm çelişkileri, bugünkü boyutlarını olsun yitirecektir.
Birinci aşama olarak, (TİP -YÖN – ESKİI.ER) derlenişinde en büyük feragat, iyi dilek ve anlayış örneği, başta TİP’çiler gelmek üzere YÖN’cülerden beklenecektir. Daha doğrusu TİP ve YÖN bu işi ciddiyetle ele alırsa, en güç adım atılmış sayılabilir. Yeter ki, TIP’çiler de, YÖN’cüler de, -Allah rızası için, diyelim – Bay Çetin Altanın öne sürdüğü: Dalgacı hayalciliği, kendini övmeyi, büyük liderlik taslamayı sonuna dek şeytan taşlarca üzerlerinden ve çevrelerinden kovalamayı bilsinler. Tabiî, Eski Sosyalistler’in o üç başlı rezaletten zemzemle yıkanmadıklarını, kendilerini terleterek, hatta derilerini törpüleye, kazıya o gibi kirlerden arınmaya çalışmaları gerektiğini unutmuyoruz.
PRENSİP SAVAŞI ve SOSYALİST KARDEŞLİK
Sosyalistler arası HALKÇILIK CEPHESİ kurmak: Prensip savaşlarını durduracak değildir. Tam tersine, sosyalistler arası dağınıklık, her türlü tartışmayı prensip çığırından çıkartıp yozlaştırıyor. Küçükburjuva çevresi, kompleksler cephaneliğidir. Tartışacak prensipten yoksun kaldığı ölçüde, olmayacak sigara izmaritiyle en büyük atom pilini yaratır. Ayn elemanlardan derleşik olsa da bu pil, düşünce ve davranış eleştirisinden en verimli ve sürekli sosyalizm akımını sağlar. Namık Kemal’den beri söylenen: “Doğrunun yıldırımı, düşüncelerin çarpışmasından doğar” sözü, yüzyıl sonra olsun bu toprağın hiç değilse sosyalistleri arasında gerçekleşir.
TİP ve YÖN gibi yeni güçler yanında ESKİ Sosyalistlerin “Kaç tümeni var?” demiyelım. Eski adsız birikimin mirasyediliğine düşeriz. Fincancı katırlarını ürkütme bahanesi de çağını yitirdi. Nitekim şimdi başka bahane uyduruluyor: Eskilerin kırgınlıkları ile yeni kuşakların kulak tozları, hatta ödleri patlatılmak isteniyor. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık diye tükürülmediğinden cüretlenilmesin. Hikmet Kıvılcımlı: Nâzım Hikmet’e ve Kerim Sadi’ye ağır saldırmış… Kerim Sadi: Hikmet’e ve Nâzım’a verip veriştirmedik şey bırakmamış. Nâzım, daha “şâirane” sözü gümüş sayıp, davranış altınlarıyla onlara taş çıkartmış.. Bu, madalyanın bilinen bir yüzüdür.
Kimsenin bilmediği, bilenlerinse, yeni kuşaklardan sakladıkları madalyanın inanılmaz öbür yüzü vardır: O “üç silâhşör” Eski sosyalist, birbirlerinin yaraladıkları ölçüde sevmeyi öğrenmişlerdir. Teoride ve pratikte birbirlerinin yanlışlarını yalın kılınç delik deşik etmekte gözlerini kırpmayan bu üç insan, ilk buluşmalarında, çocuksu şen kahkahalarla kucaklaşmaktan bir gün geri kalmamışlardır. Özellikle Eski Sosyalistler bu bakımdan, yeni sosyalistlerarası bağlılıklarda maya rolünü oynıyabilirler. Yeni kuşaklara, kişisel deve kinleri ve sülâle kan dâvaları yerine bu eski sosyalist kardeşlik mayası aktarılabilir.
BİRİNCİ KUVAYI MİLLİYECİLİKTEN ALACAĞIMIZ DERS
Birinci Cumhuriyet Türkiyesinde SOSYALİZM, Birinci Kuvayımilliyeciliğin “HALKÇILIK PROGRAMI” ile doğdu. Tek parti-Çok parti oyalamaları gerçek HALKÇILIĞI yozlaştırdığı için, halkımız kendi sosyalizmine DEMİRKIRATLIK adını koydu. Halkımızı iyi anlamalıyız… Birinci Millî Kurtuluş sırası kişisel gibi görünen BURJUVA etkileri altında ESKİLER kırıldı. Yüzeysel başarılarla kişiler tanrılaştırıldı. Siyasetimizde DEMOKRASİ yokedildiği için, gerçekte Sosyalizm demek olan HALKÇILIK gömüldü. Sonucunda, Türkiye bugünkü geriliğine sürüklendi.
İkinci Cumhuriyet Türkiyesinde, İkinci Millî KURTULUŞ hareketinin “Halkçılık Programı” üstü kapalı geçilemiyen SOSYALİZM oldu. Gene dorukta bir kaç kişi veya zümre ESKİLERİ kötülemekte başarı kazandıklarına inanır görünüyorlar. Onları da güden İŞÇİ cilâlı, küçük burjuva başlıklı burjuva füzesi gizli güçtür. Bunda kimse sonuna dek aldatılamaz. Sosyalistim diyen kişi ve zümrelerin en geniş yüzeysel başariları, Millî Zafer’le kıyaslanamıyacak kertede küçük oyunlar olduğu için, ESKİLERİ antidemokratik yoldan kesin olarak yoketmek hayâldir. Kapalı Tarikat kerametleriyle evliyalaşmak, tanrılaşmak -ne denli geri ülkede oluşumuza güvenilirse güvenilsin- boştur, en beklenmedik yaman tepkiler yaratır.
Türkiye halkı horoz dövüşünü tutmuyor. Millî Mücadele’nin çete harbinden geçip, muntazam orduyla kazanıldığını biliyor. Sosyalistler ordulaşınız. Millî birlikten korkmayımz.
Bütün Türkiye’nin gerçek HALKÇILARI birleşiniz!