Sosyalist – Sosyalist 20 Ocak 1967
Kapitalizm, Cihan savaşıyla yıktıklarını. savaş sonrası elbirliği ile yapmaya girişmişti. Bu yapıcılıkta para Amerika’dan, emek öteki milletlerdendi.. Yıkılmış Avrupa o sayede onarılıp, gelişiyordu. Bu taşıma suyla değirmen döndürmekti. Memleket ekonomisini Amerikan finans kapitalinin boyunduruğu altına sokmaktı. Ama, hiç bir kapitaliste, Amerikan kapitalisti yabancı düşmüyordu. Maksat milleti soymaksa, ha yerli sermaye, ha yabancı: Uzlaşıp milletlere çaktırmadan soygunu yürütmeliydi. Bu gidiş iyi. gidişti. Yenilgin Almanya, ekonomik zafer “MUCİZE”sini göstermişti. Aman, ne güzel, herkes Amerikan Sermayesinin emrine girsin!
Düne kadar, İleri-Geri bütün kapitalistlerin ortak korosu, bu şarkıyı çağırıyordu. Onarım ve Kalkınma aşaması çarçabuk aşıldı. Şimdi Kapitalizm, bütün o göstermelik “PLÂN” dalgacılıklarına rağmen yeniden ezeli tıkanıklığına, tık nefesliğine girdi. Bu fazla şişmanlıktan kalbi yağ soysuzlaşmasına uğramış zengin hastalığına karşı, Avrupa Finans Kapitalizmi ne yapacağını şaşırmış bulunuyor. Mademki Kapitalizmi gelişme bozuyor: Öyleyse gelişmeyi kısalım! Emperyalist kapitalizmin ilerilik düşmanlığı yeniden kalbur üstüne çıktı.
Expresse’in Ekonomi yazarı Roger Priouret diyor ki: “Ekonomi gelişimini frenlemek isteyen her hükümet, faiz rayicini arttırmakla işe başlar.” (16/10/66) Çünkü, bir ülkede faiz yükseldi mi, para pahalılaşır, kredi azalır, borsa somurtur. Yatırımlar güçleşir.
Fransa 1963 yılı yaptığı ödünçlere %4.5 faiz veriyordu. Bu yıl aldığı 1 milyar ödünce yüzde 6 faiz ödüyor. Şimdi, Özel tasarruf kaynaklarına ödenen faizler Amerika’da %5, Fransa’da %7, Almanya’da %8’dir. Daha geçen baharda Frankfurt %7, Amsterdam %8 faiz veriyordu… Bu hesaplara göre Batı Kapitalizminin Anayurtları derece derece ve toptan ekonomi gelişimlerini her gün biraz daha fazla gemlemektedirler.
Sebep Kapitalizmdir. Yalnız başına Kapitalist Devlet, toplum vücudunu kemiren korkunç bir kanser haline gelmiştir. Tek savunma masrafları Bütçelerin, Fransa’da %25’ini, Almanya, İngiltere ve Amerika’da %26’sını yutuyor. Bu dev devletleri ayakta tutmak için artık vergiden de medet umulamıyor. Bir damla daha fazla vergi, toplumun dolu bardağını taşıracaktır. Bu yüzden, Devletler, tam keçenin dört ibiğini suya daldırıp üzerine taş koyan bizim batakçı ağalar gibi, ödünç verenlere boyun eğmekten başka çıkaryol göremiyorlar. Öylesine bir batakçılık ki, bugün her ülkenin bütçesinde büyük büyük gider bölümleri (milletlerin akar ihtiyaçlarından önce), alınmış ödünçlerin borçlarını ödemeye gidiyor. Frankfurt’ta masrafların yarısı, eskiden alınmış ödünçlerin borç gediğini tıkamakta kullanılıyor.
O zaman, dengesiz ve anarşik Kapitalist düzenin mirasyedice müsrif bezirgân çelişkileri gözler önüne seriliyor. Bir yandan, işçinin ağzına bir parmak bal vermek için,sözde ücret arttırmaları yapılırken, ötede makine ve mal fiyatlarına ondan aşırı ZAM yapılıyor. Bir yanda yeni yeni apartmanlar gökleri tırmalarken, ötede “Otomobil mezarlıkları” şehirleri dolduruyor. Amerika’nın en ileri bölgesi Los Angeles’e bakıyoruz: Bir yanda muhteşem oto yolları gözleri kamaştırıyor, ötede gökleri kaplamış süprüntü yakanların kara dumanları gözleri yaşartıyor… Bütün bunlar, yatalak kapitalizmnin iç ufunetlerinden, yüzeye vurmuş fistüller ve irinlerdir.
BİRBİRLERİNİ YİYEN KAPİTALİST CANAVARLAR
Büyük Emperyalist Devletlerin Faiz rayiçlerini gösteren rakkamlar bize neyi anlatıyor?
Herşeyden önce, artık, büyük emperyalistler dediğimiz Batılı Kapitalist Devletler arasında, şimdiye dek sinsi sinsi birikmiş bulunan derin farklılaşma ve zıtlaşmaları açık seçik patlak vermiştir. Diplomasilerin kadife eldivenleri içinde güçlükle gizlenmiş “Demirel”ler yumruklaşıyor. Amerika %5, Almanya %8 faiz ödüyor ne demektir? Şu demektir. Amerika, bütün dünya (Bu arada Batılı Emperyalistler) zararına kendi gelişimini sağlıyor. bugüne değin “MUCİZE” lâkırdısı ile göklere çıkarılmış Alman gelişimi, birdenbire, Amerika’nın 2 katına yakın faiz ödemekle, Amerikan gelişiminin hemen hemen yarısı kertesine düşmüş bulunuyor.
Amerikan üstünlüğüne Türkiye hayran olabilir: Batı kapitalistleri kolay kolay katlanamazlar. Amerika-Almanya faiz rayiçlerinin iki kutbu arasında, Emperyalistler-arası zıtlık yatıyor. Bu zıtlığın, geçen yıldan beri masa başlarında gizli gizli.tartışılan en keskin bir mekanizması da Para Fonu üzerine Amerikayla Avrupalı omuzdaşları arasında çıkmış, sürüp giden çekişmedir.
Amerikan emperyalizmi deyince yalnız şu iki üç dolar harcanımını göz önüne getirmek yeter: 1) Amerika yılda 50 küsur milyar dolar harp bütçesi harcıyor. Amerikan finans kapitalinin dünyada sağladığı çapulları bu milyarlar garanti edebiliyor. 2) Amerika haydutları her yıl resmi istatistiklere göre 50 milyar haraç kesiyorlar. Amerikan Finans-Kapitali, kendi yurdundaki egemenliğini (gerekirse Kennedy gibi bir Cumhurbaşkanını bile “fâili meçhul” cinayetlerle kim vurduya getirme, hürriyetini seçişini) harp bütçesi kadar para ödediği gangsterleri ve Lobi adını verdiği parayla adam (Hâkimden Milletvekiline dek, Senatörden Cumhurbaşkanına dek hep “Büyük Adam”) satın alması ile garanti altına alıyor.
Yurtta 50 milyar, Cihanda 50 milyar her yıl dolar olarak bulunacak. Amerika kendi yurttaşlarını ve cihan milletlerini ya satın alma, ya bombayla korkutma politikası için en azından bu paraya muhtaç. Onu kimler ödeyecek? Gene Amerikan yurttaşları ile bütün dünya milletleri. Nasıl? Kumar muazzamdır. Amerika kendi yurttaşlarını, daha yüksek bir yaşama standardının yemi ile oltasına takmıştır. İki büyük Cihan Savaşında, başka milletler kan dökmüş,, Amerika parsayı toplamış olmakla bu standardı yükseltmiştir. Amerika başka milletleri cömertçe “Amerikan yardımı” denilen yemle oltasına takmıştır. O da gene, İki Büyük Cihan Savaşında her millet birbirini kırarken, Amerikanın para kırmış bulunmasından ileri gelmiştir. Kapitalizmin, gider ayak son cilvesi, böylece “AMERİKAN MUCIZESİ” oldu.
Amerikan mucizesiyle çarpılan Dünya içinde: İngiltere; Fransa, Almanya ve ilh. gibi, birbirini yemiş eski Dünya Emperyalistleri de var. Şimdi ikinci safa itilmiş eski kurtlar(Avrupa Emperyalistçikleri), savaş sersemliğinden yeni yeni ayıldılar. Emperyalizm avına çıkmış iken, kendilerinin av edildiklerini acıyla duyuyorlar. Amerika’nın her yıl artan SERMAYE İHRACATI (Türkiye’deki sahte adıyla: “Amerikan yardımı”) denilen hileli yoldan kendi anayurtlarında sömürülüp soyulduklarını gittikçe daha iyi anlıyorlar. Dayanamıyorlar buna…
İri ufaklı Emperyalist canavarların geri kalmış ülkeler gibi, birbirlerini de nasıl dalayıp yediklerini, ayrıntılı çeşitleriyle sırası geldikçe açacağız. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Günlük gazetelere dek patlak veren rakamlar ilginçtir. Amerika’nın yabancı ülkelere yatırdığı sermaye 1950 yılı 11.8 milyar iken, 1965 yılı 49.2 milyar dolar oluyor. Her yıl %27 ölçüsünde hızla Amerikan sermayesi yeryüzünü kaplıyor! 1966 yılı Amerikanın yalnız “Özel Sermaye sektöründen ve yalnız DOLAYSIZ olarak denizaşırı ülkelere yaptığı SERMAYE YATIRIMI 50 milyar dolardır. (500 ilâ 750 milyar Türk lirası). Türkiye’nin 50 yılda milletten toplayabildiği bütün bütçelerinin tutarı kadar para, her yıl Amerika’ya yağlı kârlar sağlamak üzere, başka milletlerin boğazlarına oturmuştur. Amerika’nın başka ülkeleri sermayeyle istilâsı, ortalama yılda %6 sayılıyor.1965 yılı %11 bulunuyor. Biz 15 yıl için %27 bulduk.
Bu “Hayasızca akın”, Türkiye’ce değilse bile, büyücek Emperyalistlerce durdurulmak isteniyor. Çünkü Amerika Sermaye İhraç ettiği (yahut: “Amerikan Yardımı” yaptığı) ülkelerin rızkmı çalmakla, toprağını üs, halkını soysuz köle yapmakla kalmıyor. O ülkelerdeki Kapitalist sınıflarının da ekonomi politikalarına, siyasetlerine ve her türlü “içişlerine” de el koyuyor. İşte buna, sömürgeliğe alışmamış Avrupalı Emperyalistler gelemiyorlar. De Gaulle’ün kalkık burnu altında Alman krizi çatlayınca, yeryüzünün en centilmen canavarı İngiliz Emperyalizmi bile. İşçi Partisi lideri Wilson’un ağzından şu baklayı çıkarmadan edemiyor:
“Amerikalı dostlarımız, dostlarımız oldukları için şu söyleyeceklerimizi herhalde anlayacaklardır: İngiltere’ye veya Avrupa’nın başka ülkelerine yapılacak yeni sermaye yatırımlarını memnuniyetle karşılarız. Fakat, Manş denizinin iki yanında da, Sermaye yatırımlarının bir hegemonya kurma veya müdahale aracı olarak kullanılınalarını, hiç kimse kabul edemez” (Dış haberler servisi, 27/12/1966).
İngiliz İşçi Partisi diyor ki: Bre Amerika, öteki ülkeleri sömürge et, onu biz de yaparız. Ama, biz yüzyıllık sömürgecilere de mi “LO.. LO.. LO..!”