2011 seçimlerinde milletvekili olduğunda, oy verilebilecek kişiler arasında değerlendirildi. Cemaatçilerin namussuzca, onursuzca bir biçimde kendisine saldırışı karşısında, tepki gösterdik. Bu sebeple kendisinin seçilmesi, ABD yapımı cemaat-AKP koalisyonuna karşı bir tepki olacaktır dedik.
Taksim-Gezi isyanında, umutların azaldığı bir günde yoldaşlarımızla muhabbete katıldığı zaman gördüm kendisini ilk defa. Aynı partide değildik ama benzer düşünüyorduk o günlerde de, mücadeleye ne olursa olsun devam etmeliydik.
Bazı soytarılar kendisini Kürt Burjuva Hareketi’ne yamanmak ile itham ettiler, karşı çıktık. Kaldı ki o zamanın BDP’si, İlhan Cihaner’e kurulan kumpas için “sonuna kadar gidilsin” demekteydi. 2016’nın Mart ayında söylediği bir söz, kendisine yapılan karalamayı da boşa düşürmekteydi aslında.
“NATO’ya karşı olmak, namus işidir”
Kesinlikle doğru bir sözdü. Y-CHP içinde NATO’ya, İMF’ye, sivil örümceklere el açmayan kalmamıştı.
İlhan Cihaner, bataklıkta açan bir çiçekti, eksiği ile fazlası ile…
Şimdi bakıyoruz, kendisine danışmanlık eden kişilerin yönlendirmesiyle olmaması gereken ilişkiler kuruyor. Kimler olduğunu biliyoruz, onlar da kendilerini biliyor. İlhan Cihaner’i gerçek CHP’nin ilkelerini savunan bir milletvekilinden kendi Finans-Kapital çağı sosyal demokrat bakış açısı ile zehirlediler.
Selin Sayek Böke gibi bir IMF solcusu ile ortak bildiri yazdılar, kurultaydaki şekilsel değişiklikler üzerine. Halbuki bir Finans-Kapital partisinde çarşaf liste olsa ne olur, parti meclisi üyelerinin sayısı artsa ne olur? Nerede NATO’dan çıkılmalı diyen İlhan Cihaner? Nerede ABD emperyalizmini adı ile çağırmayan, Finans-Kapital solu jargonu kullanan bildirinin altına imza atan İlhan Cihaner?
İlhan Cihaner, son olarak Y-CHP tarafından tekrardan milletvekili olarak gösterilmedi, liste dışı bırakıldı. Kendisi ile dayanışma bağı bulunanlar, “solcu” tasfiyesi olarak değerlendiriyorlar kendisinin milletvekili olarak gösterilmemesini. Solcu İlhan Cihaner “sizlere ömür”. Kendisi çoktan Finans-Kapital’in ABD-AB yandaşı partisi tarafından öldürüldü ve şimdi mumyası kendisini ölüme götüren “dostları” tarafından kutsanmakta.
Sayın Cihaner, olmasaydı sonunuz böyle. Fakat sakalımız (nicelik bakımından gücümüz) yok ki sözümüz dinlensin… Mustafa Kemal’in partisi, TR 705 kodlu ABD’nin adamlarına kaldı, yazık.
Çıkacak sonuç şu… Seçimler yaklaşıyor. ABD’ci beşli çeteden birine oy atmak zorunda bırakıldı halkımız… Zaman zaman soruluyor “seçimlere alınmamanız karşısında devrimciler olarak ne yapacaksınız” diyerek… Yine çeşitli milletvekili adaylarına oy verip vermeyeceğimiz sorulmakta…
Maalesef sonu böyle oluyor. Tutarlı bir devrimci hatta sahip olamayanlar kirletiliyor ve sönüyor bir süre sonra. Dolayısıyla sorun belirli bir kişinin TBMM’de görev alması değil, örgütsüzlüktür. Halkımız örgütlenmedikçe, meclise kim girerse girsin, derdimize merhem olmayacaktır.
İstanbul Direniyor’dan Özgür