2023’te gerçekleşmesi beklenen seçimler için çeşitli “sol” partilerin pazarlıkları ve ittifak girişimleri devam ediyor.
Bu ittifaklardan ikisi olan Sosyalist Güç Birliği (SGB) – Bizim Gazete * çevresi, Sol Parti, TKH ve Devrim Hareketi – ile Emek ve Özgürlük İttifakı (EÖİ) – HDP, SMF, TÖP, EHP, EMEP, TİP – arasında pazarlıklar “ateşli bir şekilde” devam etmekte. Pazarlığın durumuna göre iki taraftan grupların birbiri arasında, hatta aynı ittifakta olanlar arasında “horoz dövüşü” görmekteyiz.
SGB bileşenlerinin EÖİ’den Anti-Emperyalizm ve Laiklik konularında uzlaşmadığını belirterek (şu anlık) ayrı durması, EÖİ’nin gerçekleştirdiği buluşmada, EMEP tarafından anlamı karnında sözlerle karşılık buldu. [1] Söz kalabalığının ardından, örgütler arası görüşmelerin devam edeceğini ve “randevulaşacaklarını” beyan etti EMEP’liler. [2] Halkımızın deyişi ile, hem ağlarım hem giderim diyerek, pazarlıklara devam edecekler anlaşılan.
Pazarlıkların seyrini değiştirecek başka bir gelişme ise, 27 Eylül’de Mersin’de gerçekleşen yıldırma saldırısı ile birlikte gerçekleşti. Gruplar üst üste açıklamalarda bulundular ve 2015 yılında yaşanan katliamlar silsilesi hatırlatılarak, taraflara “uyarıda” bulunuldu. Bu açıklamalarda, saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen PKK’nın adını anmadıklarından dolayı bazı gruplar tepki görürken (EMEP, Sol Parti ve TİP’in açıklamaları), HDP içine ilhak olan gruplardan biri ESP ise, itidal çağrısına tepki gösterdi. Tüm bu olayların ardından, PKK’nın kolu olan HPG’nin saldırıyı üstlendiği duyuruldu.
Tüm bu horoz dövüşlerinin arasında, aklımıza tek bir söz gelmekte: Durun siz kardeşsiniz!
Pazarlıklar sırasında dilden düşürülmeyen ilkeler, bir koltuk uğruna bir günde unutulabilmekte. Pazarlıklar çıkmaza mı düştü? Oradan getir soslu Anti-Emperyalizm, yoğurtlu Laiklik, mangaldan yeni çıkmış Halkların Kardeşliği…
Halkın bu dövüşten kazanacağı en ufak şey yok. Bizi de ilgilendiren bu kavgadan çok, kardeşlerden biri ardında saf tutma derdinde olanlardır. Bu sebeple hafızaları tazelemek şart. Özellikle SGB bileşenleri, HDP’den ayrı tuttuğu için meşru gösteriliyor, takdir topluyor. Oysa bugünkü kavganın da temelinde, geçmişteki ilişkiler yatmakta.
Üzerinde ısrarla durulan bu birliktelik, ne zaman ortaya atıldı? 21 Mart 2021 tarihinde, HDP safında yer alan Ömer Faruk Gergerlioğlu adındaki siyasetçi, usül sorunlu bir şekilde milletvekilliğinden azledildi. Bu usül sorunu sonucunda Anayasa Mahkemesi, hak ihlali kararı verdi. Diğer yandan, Gergerlioğlu bir suçlu mudur? Türk ve Kürt halklarına ihanet içinde olan bir Ortaçağcı Gerici midir? Hiç kuşkusuz ki öyledir. Diğer taraftan, suç örgütü AKP’nin hukuk bürolarının adaletli bir ceza infazı yapması da, doğru bir beklenti olmayacaktır.
Gergerlioğlu’nun yaşadığı olay ardından, bu ittifaklar içinde yer alan partilerin büyük kısmı, AKP iktidarını kınayan bildiriler yayınladılar. Burada EÖİ içinde olan grupların açıklaması ilginç değildi, ancak SGB içinden üç hareket, Bizim Gazete çevresi [3], Sol Parti [4] ve TKH [5] Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesini ve HDP’ye açılan kapatılma davasını bir eşik olarak ortaya koyan değerlendirmeler gerçekleştirdiler. Şöyle düşünün, Türkiye büyük bir pandemi geçirmiş, insanlar mağdur olmuş, halk tepkisi yükselmiş, ancak bu örgütleri tek ses eden şey; AKP ve HDP arası hesaplaşmadaki bir olay olmuştu. Daha da kötüsü, laikliği bir amentü olarak ortaya koyan partiler, bir Ortaçağcı Gericinin usül olarak hatalı yargılanması üzerine ağız birliği etmişti.
Bu yakınlaşma, 2 Haziran 2021’de SGB ve EÖİ partilerinin büyük kısmının “ortak zeminlerini genişleteceği” bir bildiri ile devam etti. [6] Birbirleri ile büyük bir gürültü ile ayrışan TİP (eski HTKP) ve Bizim Gazete Çevresi (eski KP) aynı bildiriye imza atarken, Rıza Türmen’in çağrısı ile birlikte 24 Haziran 2021’de gerçekleşen “Demokrasi Konferansı” başlıklı konferans ile yakınlaşma devam etti. Pazarlık masasında bir başka gözlemci olan Y-CHP ve SODEV’den Bizim Gazete çevresine kadar, herkes mutlu ve mesuttu. [7] TKP, EMEP ve Sol Parti, bu ittifaka ısındırma anlamında bir köprü gibi kullanılan, 2010 yılındaki “Cepheleşme” girişimine benzer bir girişimi hayata geçirdiler.
Bu tabloyu ilk bozan TKH oldu. [8] 27 Eylül 2021’de yayınladıkları bir metin ile, HDP’nin Kürt sorunu hakkında muhatap olmadığını belirttiler. Diğer gruplar ise görüşmelerine devam ettiler. 18 Ocak 2022 tarihinde gerçekleşen ortak toplantı ile birlikte “nazik davetlere” icabet devam etti. [9] Anti-emperyalizmdir, laikliktir… bunlar kubbede hoş bir sada idi o zamana kadar. Sol Parti, o sadayı hatırlayarak davete icabet etmeyeceğini ilan etti. [10] 23 Şubat’ta ise Bizim Gazete çevresi, yine başına taş düşmüş gibi HDP’nin “Geniş Demokrasi İttifakı”na katılmayacaklarını açıkladı. [11] Bu hareketlerden farklı olarak Devrim Hareketi, 4 Temmuz 2021’de yayınladığı bildiride tekrar belirttikleri gibi [12] CHP ya da HDP dışında seçenek olunması gerektiğini belirten bir konumda yer almaktaydı.
Tüm bu anlaşmazlığa rağmen, grupların pazarlığı sona ermedi. 18 Ocak’taki mutabakatın bir ürünü olarak NATO protestosu, 4 Nisan 2022’de Adana’da gerçekleşti. NATO PA’sına iki milletvekilini veren, Rojava’daki ABD işgalini bir “devrim” olarak niteleyen HDP’nin Adana İl Örgütü ile birlikte, NATO protestosu yapıldı. [13] “Dostlar alışverişte görsün” diyebileceğimiz bu sıradan eylem, HDP’nin NATO’ya biat etmiş kadroları tarafından tepkiyle karşılandı. Eylemi gerçekleştiren HDP Adana İl Yönetimi, derhal “cezalandırıldı.” İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri için bu ülkelerde yaşayan Kürt mültecileri iade etmeyi gündem etmesine karşı bir misilleme olan bu eylem bile, “aman başımıza birşey gelmesin” denilerek halı altına süpürüldü. İşte Bizim Gazete çevresi, bırakın HDP’ye karşı durmayı, ondan “Anti-Emperyalist” çıkarmaya çalışıyordu. Tabii tutmadı.
Tüm bu olayların sonunda, 20 Ağustos 2022 tarihinde SGB ilan edildi. [14] Yine yukarıda belirttiğimiz gibi, HDP’ye karşı ya da HDP’ye rağmen kurulan bir ittifak olarak sunuldu. Tek tek bakarsak, ittifak içinde bulunan Devrim Hareketi, TİP’ten kopuşunu HDP ile kurulan çarpık ilişkiye dayandırıyordu. SİP kökenli partilere tepkili, hatta o külliyattan kurtulma iddiasında bir gruptu. Sonuç olarak “Birleşik Haziran Hareketi – 2” de yer aldılar. TKH ise 22 Mart 2022’de yayınladığı bildiri ile, Bizim Gazete, Sol Parti ve EMEP üçlüsünün de dahil olduğu ve kendilerinin ilişkide bulunduğu gruplara bir ittifak çağrısı gerçekleştirmişti. Dolayısıyla bu iki hareketin (TKH ve Devrim Hareketi), HDP ile ilişkide bulunmayı sorunlu görmeyen iki örgütü bir bakıma ikna ederek ve onların “tecrit” halinden yararlanarak ittifakı kurduğunu tespit edebiliriz.
Neden böyle diyoruz? Sol Parti, 1 Eylül Dünya Barış Günü eylemlerini HDP ile birlikte kutladı. [15] Tekrar soralım, NATO’cu HDP ile bir barışın olanağı var mıdır? Kesinlikle hayır. Yine o güne kadar eklektik bir göçmen meselesi değerlendirmesi gerçekleştiren (HDP ile bu noktada uzlaşan) ve kesinlikle anti-emperyalist olmayan bir biçimi savunan Bizim Gazete çevresi, ittifakın kurulduğu gün ile birlikte bu görüşlerini (en azından resmi yoldan) sunmaya son verdi. Bununla birlikte, bir taraftan Fatih Yaşlı gibi Birikim Dergisi döküntüleri, hala Finans-Kapitalin çizdiği çerçevede solculuk satmaya devam etmekte. Diğer yandan, Novarusya halklarının kendi kaderini tayin hakkına hala “işgal” denilme utanmazlığı yapılmakta ve AB-D Emperyalizmi ile aynı dil konuşulmaktadır. [16] Yani HDP ile ortak yön sahibi bu iki hareketin, HDP’ye karşı kurulduğu düşüncesi, maalesef ki bir beklentiyi dile getirmektedir ve gerçeklikle alaka taşımamaktadır. Hatta görünen o ki, bu kaygan zemin, seçime kadar HDP ve EMEP tarafından sürekli olarak gözlenecek ve buna göre sözler edilecek.
Bu arada, tespit edebildiğimiz kadarıyla, ittifaka eleştirel destek veren iki grubu da analım. Bunlardan biri Trotkist DİP grubu [17], özellikle sosyalist bir cumhurbaşkanı adayı gerektiğini savunmakta (konuya değineceğiz). Diğer grup ise sahte Vatan Partisi’nden kopan SCP. [18] Bu grup da ittifakın seçime katılamayan ve SGB’nin perspektifi ile ortak gruplarında katılmasını öneren bir şekle bürünmesini öneriyor.
Yine bu ittifaktan başka bir beklenti ise, Türkiye’de ses getirecek ortak eylemler yapması ve bu işsizlik, pahalılık cehenneminde üst üste eylemler yaparak, politikanın zeminini işçi sınıfı siyasetine çekmesi idi. Oysa, bu kaygıyı güden ve yaz boyunca basın açıklamaları, bildiri dağıtımları ve iktidar teşhirleri yapan ittifak, SGB değildi (kim olduğunu sitemiz takipçileri hemen tahmin edecektir). Neden böyle? Gerek partiler arası uyumsuzluk, gerek grupların içindeki sorunlar, gerek pazarlıkların sürmesi dolayısıyla bu ittifakın eylem yapmaya güdülenmesi kolay olmayacak.
İttifaka yönelik bir başka eleştiri de, hiç kuşkusuz 2014’teki ayrılmalara dayanarak “neden birleştiniz” sorusu ile birlikte gelmekte. Sadece (o zamanki adı ile) Gelenek çevresi değil, (o zamanki adı ile) ÖDP’nin başını çektiği BHH’de de anlaşmazlık baş göstermiş ve Taksim-Gezi isyanı istismar edilerek kurulan birlik, kısa sürede dağılmıştı. Bu ittifaktan umut edenlerin bu soruyu sorması da meşru gözükmekle beraber, bizce başta bahsettiğimiz pazarlıklardan başka sebep taşımamaktadır.
Son olarak, ittifaktan bir başka beklenti ise sosyalist cumhurbaşkanı adayı… Bu noktada belirsizliğin sebebi, yine Sol Parti ve Bizim Gazete çevresinin, CHP ve HDP ile olan beklentilerinden kaynaklı… AKP Suç Örgütüne karşı çıkacak adayın kazanma ihtimaline etki edebilecek bir güçlü aday çıkarmak, EÖİ’ye olacağı kadar SGB’ye de tepkileri arttıracaktır. Bizim Gazete çevresi, 2021 yılında bunu “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidarın ve Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmeme” formülü ile açıklamıştı. Bir de işin maddi boyutu var. Cumhurbaşkanı adayı olmak için ödenecek harçlar çok yüksek ve bu pahalılık cehenneminde Parababaları devletine bu parayı hibe etmek de olumsuz karşılanabilir.
Belirttiğimiz gibi, beklentileri çok, bununla birlikte beklentileri karşılaması pek mümkün gözükmeyen bu ittifak, yeni parçalanmalara yol açarsa şaşırmamak gerek. Bu satırları okuyup, bize kızacak arkadaşlar da bunu pratikte göreceklerdir.
Not:
- Bizim Gazete: TKP adını hukuk yolu ile gaspeden siyasi çevrenin yeni yayını. Bundan sonra sitemizde bu isimle anılacaklardır (tabii başka bir yayın ile parçalanmazlarsa).
İstanbul Direniyor’dan Özgür