Ramazan Bayramı münasebetiyle pandemi koşullarında hepimizin bildiği üzere sokağa çıkma yasağı uygulandı. Bu süreçte halkımız buruk bir şekilde ve kendi sorunlarıyla baş başa bırakılmış vaziyette bayramını geçirmeye çalışırken, üstüne birde falakaya çekildi… Evet, dayak yedi maalesef halkımız. Hem de devletin kolluk güçleri tarafından evleri basılarak, yaş baş dinlemeden, kadın ve çocuk ayırmaksızın dövdüler, çoğunluğu emekçi olan halkımızı!
Tüm bu polis şiddeti, devlet şiddeti yaşanmadan önce AKP’gillerin reisi, telekonferans aracılığı ile bağlandığı AKP İstanbul İl Teşkilatı toplantısında “sahaya ineceğiz” demişti, hatırlarsanız. Hep beraber ODATV’nin bu konudaki haberine bakalım…
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, telekonferans yöntemiyle AKP İstanbul İl Teşkilatı Toplantısına katıldı. Erdoğan, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, “Yarından tezi yok, yeni bir gönül seferberliği başlatıyoruz. Sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde telefonla ulaşarak, çarşambadan itibaren de bizzat sahaya inerek, milletimize gidecek kendimizi anlatacak, onun da derdini dinleyeceğiz” diye belirtti. (OdaTV)”
Görüldüğü üzere AKP’gillerin reisi “sahaya ineceğiz” diyor. Milletimizin derdini dinleyeceğiz, kendimizi anlatacağız, diyor. Ancak bizzat kendisi Kaçak ve Haram Saray’ından aşağı inmeden önce ruhlarını çekip aldığı, kafadan gayr-ı müsellah hale sokup halka düşmanlaştırdığı polis teşkilatı mensupları, kendisinden önce halkımıza bir güzel falaka atıyor, kadın ve çocuk demeden eziyet ediyor, çalışmakta olan kurye emekçisine pervasızca hakaretler ve şiddet uygulanıyor.
Hatırlayınız: Soma maden katliamında 301 insanımızı AKP’gillerin bekçiliğini yaptığı parababaları düzenine kurban vermiştik. Ne demişti o zamanlar Tayyip Erdoğan? “Bu işin fıtratında var.” demişti. Yani o derece insanlık ve vicdan yoksunluğu içerisindeydi bunlar. Korumalar eşliğinde, adeta bir ilah gibi korunarak gittiği Soma’da acılı ailelerin protestosuyla karşılaşınca ne yapmıştı? Kaçak ve haram sarayda mukim reis, protestolardan korkarak bir markete sığınmıştı ve kendisine tepki gösteren halkımıza, önce korumalarını saldırttı, sonrada bizzat kendisi halkı tehdit ettiydi. Bununla yetinmeyerek kendisi bir vatandaşa tokat ve yumruklar attıydı hatırlarsanız. Bunun daha halen görüntüleri internet ortamında mevcut. Dilerseniz hatırlamak açısından izleyelim hep beraber o videoyu:
Evet, arkadaşlar bunların halk düşmanlığında birbirleriyle yarıştığı şu günlerde halkımızın payına düşen gözyaşı, acı ve falaka oluyor ne yazık ki! Bunlar tıpkı Nazi katil sürülerinin Gestapo benzeri ve hatta tıpkısının aynısına dönüştürdükleri polis teşkilatlarını halkın üzerine saldırtıyorlar. Korku ve biat kültürünü, can okuma suçunu işiyorlar halka karşı. Bu sebeple bunların dönüştürdüğü, içini boşalttığı tüm kurumlarda zerre olsun halk yararına, halk sağlığına yarar hiçbir icraat güdülmüyor. Zaten halk diye dertleri de yok bunların! Bunların tek derdi kamu malı aşırıcılığı, servetlerine servet katmak ve iktidarda kalabilmek için envai çeşit ahlaksızlığı ve namussuzluğu yapmaktır. Bunların meşrebi budur!
“Halkımızı dinleyeceğiz” diyor AKP’gillerin reisi. Ne dinlemesi? Senin bu halka karşı tahammülün yok, halk diye hiçbir derdin yok. Başından beridir bu halka düşmanlık içerisindesin. Sana derdini anlatmak niyetinde olan çiftçiye “ananı da al git lan!” diyen sen değil misin? Sensin! Sen, ne anlarsın halkın sorunlarını dinlemekten? Halkın gerçeklikleri ve sorunları karşısında verecek cevabın olmadığında da ruhlarını çekip aldığın Gestapo benzeri şiddet aygıtını saldırtıyorsun halka karşı. Hem de hiç çekinmeden, utanmadan yapıyorsun bunları kameralar karşısında.
Memleketin her yerinde meşrulaştırdığın, halkımıza karşı uygulattığın “düşman hukuku” kapsamında halkımızı dövdürtüyor, onlara hakaretler ettiriyorsun. Emekçi halkımıza şiddet uygulayan polisler, “Kanun benim yavşak” diyor. Kurye emekçisinin maruz kaldığı şiddetin görüntülerine hep beraber bakalım, arkadaşlar:
Senin kafadan gayrı müsellah hale sokup, meczuplaştırdığın polisler yapıyor bunları. Ortada tüm bu yaşananlar. Artık mızrak çuvala sığmıyor! İşte senin anlayışın, işte senin halka olan nefretin budur. Dönüştürdüğün, altına dinamitler döşeyerek enkaza çevirdiğin Laik Cumhuriyetin yerine koyduğun anlayış budur. Sende iki dudağının arasından çıkan sözleri “kanun” sayıyorsun. Suç işliyorsunuz!
Birde Çorlu’da yaşanan polis şiddeti var. Şu bayram günlerinde halkımıza yaşattığınız kötülüklerin ardı arkası kesilmedi be hafız! Nereye kafamızı çevirsek falakaya yatırılmış halkımız. Çorluda yaşanan şiddetin görüntülerine bakalım birde dilerseniz:
Görüldüğü üzere Çorlu’da aile evinin bahçesinde otururken adeta mahalleye baskın edasıyla gelen polis ekipleri halkımıza saldırıyor. Kadın ve çocukların korkusu, çığlıklarına dehşet verici şekilde tanık oluyoruz. Mahalleli tepki gösterince ve tüm bu eziyete tepki gösterenlere de düşman hukukunu uyguluyorlar. Onlarda tehdit ediliyor, hakarete maruz kalıyor.
İşte senin memleketimizi içine düşürdüğün durum budur! Ortaçağın karanlık dehlizlerine çektin halkımızı ve memleketimizi. Orada boğdurdun ve yok etmek istiyorsun tüm insani değerleri, ahlakı. Tıpkı Filistin’i işgal eden Siyonist İsrail katillerinin Müslüman kadınlara, çocuklara yaptıkları eziyetlere benziyor tüm bu yapılanlar. Aslında hiçbir farkınız yok onlardan! Zaten seni keşfeden, projelendirip iktidara taşıyanda AB-D Emperyalistleridir. Sende saklamıyorsun proje olduğunu zaten ve kendi ağzınla söyledin “Ben, BOP Projesi Eş Başkanıyım” diye… Sen, fiilen halka inmesen de senden önce, senin anlayışın ve iktidardaki düşüncelerin, çürümüşlüğün halkın etrafını sarmış ve kemirmektedir.
Neyse fazla uzatmayalım.
Tüm bu işledikleriniz suçların hesabını vereceksiniz. Halkımıza ettiğiniz kötülüklerin, zulümlerin hesabını bağımsız mahkemeler karşısında vereceksiniz, bugünkü yasalar çerçevesinde yargılanacaksınız. Kaçışınız yok!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
Adana Direniyor’dan Fatih