Ordu Gençliği: Sınıfsal Çelişkilerin Ortasında İlerici Bir Güç

PDF İzle & KaydetYazdır

Ordu Gençliği, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Türkiye’nin devrimci hareketlerinin öncüsü olmuş ve bu geleneği günümüze kadar taşıyan bir güç olmuştur. Genç Subaylar tarafından başlatılan her ilerici hareket, Ordu Gençliği’nin cesareti ve kararlılığıyla şekillenmiştir. Bununla birlikte, bu devrimci hareketler toplumsal değişim için her zaman en tutarlı sınıfsal çözümleri sunmamıştır. Oysa Kuvâ-yi Milliye Hareketi gibi önemli devrimler genç ve dinamik subayların öncülüğünde gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin devrimler tarihine bakıldığında Ordu Gençliği’nin rolü göz ardı edilemez. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana süregelen bu miras, toplumsal değişim ve dönüşüm arayışının bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Ordu Gençliği denince akla gelen sadece askerî bir gücün parçası olmak değil, aynı zamanda sosyal adalet arayışıdır.

Gerek Tanzimat Dönemi, gerek Meşrutiyet, gerekse Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı, Ordu Gençliği’nin halktan yana ve ilerici bir tutum sergileyerek toplumsal değişimin öncüsü olduğunu gösteren önemli dönemlerdir. Ordu Gençliği her zaman devrimci hareketlerin ön saflarında yer almış ve toplumun ilerlemesine katkıda bulunmuştur. Bu durum, gençlerin politik bilincinin ve sosyal sorumluluk duygusunun gelişmesiyle yakından ilgilidir. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki ulusal kurtuluş mücadelesi sadece ulusal bağımsızlık açısından değil, sosyal adaletin sağlanması açısından da büyük önem taşımıştır. Bu bağlamda Türk halkının bağımsızlık mücadelesinin simgesi hâline gelen Ordu Gençliği, sadece emperyalizme karşı çıkmakla kalmamış, aynı zamanda sosyalist ideallerle bütünleşmek için de çaba göstermiştir. Dolayısıyla bu dönemler, Ordu Gençliği’nin tarihsel rolünü pekiştiren devrimci bir mirasın da taşıyıcısıdır. Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın “Ordu Devrime de gider, Faşizme de gider. Biz onun devrime
giden yanını değerlendirmek, tutmak ve elimizden gelirse kazanmak zorundayız
.” [1] sözü, bu
mirasın korunması ve geleceğe taşınması gerekliliğini vurgulamaktadır. Ayrıca Lenin’in “Biz
kararsız askerî birlikler için hükûmetin giriştiği ve kazandığı böyle saldırgan, verimli, cesur ve
aktif bir çarpışmada emrimize amade güçlerden faydalanmayı başaramadık. Ordu içinde
çalışmalar yaptık ve gelecekte bu çalışmaları, askerî birlikleri ideolojik olarak ‘tarafımıza
kazanmak’ için iki misline çıkartacağız. Fakat ayaklanma sırasında, askerî birlikler için maddî
bir mücadelenin zorunluluğunu unutacak olursak, sefil bilgiçler durumuna düşeriz
.” [2] sözü, Ordu
Gençliği’nin hem ideolojik hem de pratik mücadelede sahip olduğu sorumluluğu ve tarihsel
görevini yerine getirme kararlılığını ortaya koymaktadır.

27 Mayıs Devrimi, hem Ordu Gençliği’nin hem de sivil gençliğin ortaklaşa yürüttüğü bir süreç
olarak Türkiye’de sınırlı da olsa bir demokrasi ve hürriyet ortamı yaratmıştır. Toplumun sosyal
yapısını dönüştürme potansiyeli taşıyan bu devrim, aynı zamanda işçi sınıfına sendikalaşma ve
toplu sözleşme hakkı tanımış, insan haklarına saygıyı gündeme getirmiştir. Hikmet
Kıvılcımlı’nın “politik bir devrim” olarak nitelendirdiği bu hareket, sosyalist fikirlerin halk
arasında hızla yayılmasını da sağlamıştır. Ne var ki, sosyalist hareketin yetersiz örgütlenmesi ve
örgütsüzlüğü bu potansiyelin hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engeldi. Oysa sosyalist
bir hareket sağlıklı bir şekilde yönlendirildiği takdirde iktidarı ele geçirme şansına bile sahipti.
Dolayısıyla 27 Mayıs Devrimi’nin getirdiği kazanımlar, ilerici bir toplumun inşası için önemli bir
fırsattı.

Osmanlı’dan günümüze ulaşan devrimci gelenek, Ordu ile Sivil Gençlik arasında güçlü bir bağ
oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Oğuzların Kayı Boyu’nun emektar savaşçıları,
kişisel çıkarların ötesinde toplumun refahını düşünen bir anlayışla hareket etmiştir. Bu geleneğin
devamı olan Ordu Gençliği, ülkede herhangi bir tehlike hissedildiğinde öne çıkarak toplumun
çıkarlarını savunma görevini üstlenmiştir. Dolayısıyla bu tarihsel miras, Ordu Gençliği’nin ve
sivil gençliğin devrimci ruhunu besleyen önemli bir kaynak olmuştur. Bugün bu gelenek,
devrimci mücadelelerde bir alt yapı oluşturmakta, ilerici ve toplumsal hedeflere yönelik bir
aidiyet duygusu aşılamaktadır. Ordu Gençliği ve Sivil Gençlik arasındaki bu dayanışma,
gelecekteki toplumsal ve siyasal hareketlerin oluşumunda hayatî bir rol oynamaya devam
edecektir.

Mustafa Kemal önderliğindeki hareket bir burjuva devrimi olarak tanımlanabilir. Ordu Gençliği,
o anki mücadeleyi yürüten sınıf yönünde eğilim gösterir. Bugün karşı karşıya olduğumuz durum,
toplumsal mücadelenin hangi tarafta yer alacağı konusunda net bir çizgi çizmemizi zorunlu
kılmaktadır. Finans-Kapital güdümlü sermayedarların yanında durmak toplumun en dezavantajlı
kesimlerini görmezden gelmek anlamına gelirken, işçi sınıfının yanında durmak halkın gerçek
çıkarlarını savunmak anlamına gelmektedir. İşçi sınıfı, bilimsel anlamıyla “proletarya” olarak
tanımlandığında, toplumları özgürleştirecek tek güç olarak öne çıkmaktadır. Bu noktada Ordu
Gençliği’nin tarihi sadece askerî başarılarla değil, toplumsal değişim mücadelesinin
dinamikleriyle de şekillenmiştir. Sonuç olarak, işçi sınıfının yanında olmak sadece duygusal bir
desteği değil, somut bir mücadelenin örgütlenmesini de gerektirmektedir.

Ordu, askerî bir güç olmanın ötesinde, işçi sınıfının yedek gücü olarak devrimlerin ilerici
kanadında yerini alma potansiyeline sahiptir. Ordu Gençliği, tarihsel olarak birçok kez toplumsal
hareketlerin öncüsü olmuştur. İşçi sınıfı ile kurulan bu dayanışma, devrimci potansiyelin
artmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu noktada Ordu’yu sadece askerî bir güç olarak değil,
aynı zamanda toplumsal değişim talep eden bir unsur olarak değerlendirmek önemlidir. Ordu
Gençliği’nin devrimci kimliği, toplumsal mücadelenin çeşitli yönleriyle birleşerek halkın
yanında yer almasını mümkün kılmaktadır. Böylece Ordu’nun yedek güç işlevi, devrimci
mücadelenin dinamiklerini zenginleştirmekte ve ilerlemesine katkı sağlamaktadır.

Sonuç olarak, Ordu Gençliği devrimci bir kimlikle donanmış ve toplumun ilerlemesi için büyük
çabalar sarf etmiştir. Geçmişten gelen bu geleneği sürdürmek ve bugüne taşımak ilerici bir
toplum için elzemdir. Bugün de Ordu Gençliği’nin tarihsel mirasını yaşatmak ve işçi sınıfı ile
birleşerek sosyal adaleti sağlamak için mücadele etmek gerekmektedir. Devrimci ruhun
sürekliliği, ilerici hareketlerin güçlenmesi için önemli bir koşuldur. Dolayısıyla Ordu
Gençliği’nin tarih boyunca sergilediği duruş, gelecekte de toplumsal değişimin en önemli itici
güçlerinden biri olmaya devam edecektir.

Bursa’dan Hilal

[1] Devrimci Derleniş, 24 Mart 1978, sayı: 9, s. 15.
[2] Lenin, Kitle İçinde Parti Çalışması, Bölüm: V – Moskova Ayaklanmasının Dersleri, Ekim
Yayınları, s. 43.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir