Venezuela’dan gelen meşhur(!) hayır videosu üzerine sakin bir şekilde birkaç cümle etmek gerekiyor. Ancak öfkelenmemek mümkün değil.
Güney Amerika’daki çift iktidarlı ülkeler döneminde başı çeken Venezuela’nın “doğumu” yani devrimi geciktirmesi üzerine çektiği sıkıntılar herkesin malumu. Karşı-devrimin bu derece kasırgalarla saldırdığı bir dönemde, devrim rüzgarını estirme cesaretinin olmaması, sosyalistlerimizin bazılarına hakim olan “çifte iktidar” merakı, bugünkü sonuçlara yol açtı. Yani tekelci parababaları karşı-devrimin elini güçlendirmek için elinde avucunda ne varsa saklamaya, sabotaj gerçekleştirmeye başladı.
Venezuela, berbat bir kriz ile karşı karşıya kaldı bu sürecin ardından. Krizin sebebi, Küba’ya uygulanan ambargonun daha beterinin bu ülkede uygulanması ve ayrıca bu ülkede mevcut parababalarının sabotajlarıdır.
Venezuela iktidarının niteliğine bakınca, ilerici, laik, yoksulların yoksulluktan kurtulması için çabalayan, Güney Amerika’daki Bolivarcı devrimci geleneği sahiplenen bir ekip. Karşısındaki ekipler ise açıktan emperyalizmden fon desteği alan, bir avuç parababasının güttüğü güruhlardan oluşuyor.
Dolayısıyla ABD tarafından kurulan AKP ile ABD tarafından fonlanan Venezuela’daki burjuva hükümeti arasında kardeşlik mevcuttur.
Lakin bizim ülkemiz yalancı yatağı… Yılmaz Özdil adlı sözde yurtsever, özde ABD’ci Baykal’ın sadık kalemi, Venezuela’ya kara çalan bir yazı kaleme aldı. Venezuela’nın reddedilen anayasasını, tefeci-bezirgan Kaçak Saraylı’nın anayasası ile bir tuttu. Ancak bu yazı çok ses getirmedi. Yoğun gündem içinde unutulup gitti.
Konu, meşhur videonun yayınlanması ile tekrardan gündeme geldi. Venezuela’da Türkiye siyasetini “dört gözle” takip eden biri, Türkiye’nin Venezuela gibi olmaması için “hayır” oyu verilmesini tembihliyordu.
Bu çağrının kimlerin “hayır”ı olduğunu hemen söyleyelim; İkinci Cumhuriyetçiler, Yetmez Ama Evetçiler, Liberaller ve tabii ki cemaatçiler… Bu ekiplerin 2010’da evetçi olduğu ve o zamanlar “önder” olarak gördükleri Kaçak Saraylı’yı o zamanlar nasıl demokrat, reformcu, ilerici olarak gördükleri ve evet verdikleri hatırlanır. İşte bugün Venezuela’da bize “hayır” vermemizi tembihleyen, akıl veren ekip de ABD yandaşı “muhlefeti” demokrasi aşığı diye pazarlıyordu Güney Amerika’da.
Örneğin iyi kötü işleyen bir demokrasilerinin olduğundan bahsediyorlar. Halbuki Venezuela sağ darbelerin yarıştığı bir ülke halindeydi. Üst üste gelen darbelerden bunalan yoksul halk tabakalarının, “ben kendi askerime kurşun sıkmam” diyen Hugo Chavez’i tanıdığında onu desteklemesi, ona umut bağlaması şaşırtıcı değildir.
Peki demokrasi aşığı muhalefet ne yaptı? 2002’de Chavez’e karşı bir darbe girişimini destekledi. Bugün o darbenin CIA tarafından tezgahlandığı, yapılan yargılamalarda açıkça ortaya konuldu (C.Rice bunu itiraf etti bir konuşmasında). Halbuki bizim çok demokrat “hayırcılarımız” bu tecrübeden hiç bahsetmiyorlar nedense. Demokratlar(!) Küba Büyükelçiliği’ni yakıp, keskin nişancılarla halkın üzerine ateş açınca tabii ki demokrasi için bunlar önemsiz hareketler oluyor.
Peki Chavez o darbe girişiminden nasıl kurtuldu? Ona sahip çıkan yoksulların sokağa dökülmesi ile… Halk sokağa dökülünce muhalefet ne yaptı? Tıpkı Gezi’de olduğu gibi “belgesel” ve “çizgi film” yayınladı. Ancak Dünya nedense her zaman Bolivarcı (siz ona Mustafa Kemalci diyin) hükümete karşı protestoları gördü. 2 gün boyunca cumhurbaşkanlığı makamını kim işgal etti dersiniz?
Venezuela’nın ABD’de örgütlenmiş ticaret orası başkanı “kısa Pedro”… Bu işbirlikçinin lakabı da, halk tarafından dalga geçmek amacıyla kaldığı 2 güncüğü belirtmek için kullanılır. Ama çok bilmiş Yılmaz Özdil bu eğlenceden bahsetmez.
Chavez ile AKP’li gerici güruhu bir tutmak isteyenler olabilir. UNESCO’ya göre, 2005 yılında Venezuela’da okuma-yazma bilmeyen insan bulunmamaktadır. Bu oran, Küba ile birlikte en yüksek oranlardandır.
Yine tıp alanında dar imkanlarına rağmen dünyaya örnek olan Küba’nın desteği ile doğumda ölüm oranları, tıp yetkinliği yüksek seviyeye ulaşmıştır Venezuela’da.
Bunlar sadece 6-7 sene içinde kazanılmış kazanımlardır ve krize rağmen bu kazanımlar sürmektedir. Yani halk dar da olsa, eksik de olsa bu olanaklara ulaşmaktadır. Kaybettiği ise Chavez’in sağladığı çeşitli sübvasyonlardır. Maalesef kriz dolayısıyla bu sağlanamamaktadır.
İşte böyle bir iktidara karşı bir karalama kampanyası yapılırken, maalesef kendine Mustafa Kemalci diyen bazı kişiler de evetçileri bu video ile ikna edeceklerini düşünerek, çeşitli parababası gazetelerinden bu videoyu sosyal medyada paylaştılar. Bu hareket, Mustafa Kemal’den, tam bağımsızlıktan, anti-emperyalizmden vazgeçip, sadece kendini düşünerek Bharara’ya ya da Trump’a sarılmaktır. Yurtseverlerin böyle ilkesizliklerle donandığı, bilinçsizleştiği zaman, Kenan Evren gibi soytarıların Mustafa Kemal’i kullanarak iktidarda tutunması şaşırtıcı gelir mi?
AKP tabanının siyasi birikimsizliği ve basiretsizliği üzerine söz ederken, AKP muhalifi, politikayı “kendi yaşam alanını korumak için” yapan kişilerin aynı birikimsizliği ve basiretsizliği göstermesi de yapacak ne kadar çok işimiz olduğunu gösteriyor.
Referandumdan, daha doğrusu BOP anayasası tehlikesini def ettikten sonra, bilinçli yurtsever kitlelerimiz ile emperyalizmi ülkemizden def etmek gibi bir görevimiz beklemektedir.
Venezuela’da evet, Türkiye’de hayırdır!
İstanbul Direniyor’dan Özgür