Devrimler sadece modern medeniyette olan sosyal devrimden mi ibarettir? Kuşkusuz ki hayır… Antika Tarihte de devrimler vardır fakat bunlar sosyal devrim değil, TARİHSEL devrimlerdir. Hemen bunların ne anlama geldiklerini açıklayalım.
Sosyal Devrim: Devrimci sınıf eski çürümüş üretim ilişkilerini ve onun temsilcisi gerici sınıfın altyapısal ve üstyapısal hakimiyetini yıkıp yerine toplumun gelişmesini ilerletecek üretim ilişkilerini kurup kendi sınıf hakimiyetini kurar ve bu TOPLUM içinde kendi TOPLUM insanları tarafından meydana getirilir. Adı üstünde sosyal (toplumsal) devrimdir (Milli Kurtuluş Savaşları da Sosyal Devrimdir).
Tarihsel Devrim: Sosyal Devrimlerde olduğu gibi bir medeniyet içindeki insanlar tarafından devrim gerçekleşmez çünkü devrimci sınıf yoktur. Devrimci sınıf yoksa o zaman ne olur? Lenin Usta şöyle diyor; “Ne ezilen sınıflara uygulanan baskılar, ne de ezen sınıfların bunalımları, başlı başına devrim yaratabilir; ülkede, pasif baskıya katlanma durumunu aktif ayaklanma durumuna dönüştürecek bir devrimci sınıf olmadığı takdirde, bunlar sadece çöküntü yaratır.” İşte o yüzden üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişki medeniyeti batırmıştır. “Tarihte kaybolmuş medeniyetlerin örnekleri böyledir.” Peki o zaman toplumun gelişmesine engel olan çürümüş üretim ilişkilerini hangi güç parçalayacak? Antika Medeniyetlerde devrimci sınıf olmadığından bunu yapacak güç dışarıdan gelen İLKEL SOSYALİST GELENEKLİ (Tarih Üretici Gücü) Barbarın KOLEKTİF AKSİYONU’DUR (İnsan Üretici Gücü). Ya Barbarlar yıktıkları medeniyetin yerine orijinal bir medeniyet kurarlar ya da rönesans’a uğratırlar. Eğer Yukarı Barbarlık Konağına ulaşmış yani tarımı keşfetmiş ve kent kurabilmiş bir Barbar Toplumuysa Tarihsel Devrimle yıktığı medeniyetin yerine ORİJİNAL bir Medeniyet kurar. Fakat eğer Orta Barbarlıktan yukarı çıkmamışsa yani çobanlıktan ve göçebe toplumdan çıkmamış bir Barbar toplumu ise Medeniyete karşı yaptığı Tarihsel Devrimle orijinal bir Medeniyet kuramaz fakat RÖNESANS’A, dirilişe uğratır. Kıvılcımlı Usta’dan alıntı yapalım:
“A- BİRİNCİ ÇEŞİT TARİHSEL DEVRİM
Tarihsel Devrimi yapan Barbarlar:
- Yeni Coğrafya ve Teknik üretici güçlerine gebe bir ülkede yaşayan;
- Yukarı Barbarlık Konağı seviyesine değin yükselmiş KENT (Cité)’den çıkan Barbarlar ise: eski yıkılmış medeniyetin yerine yepyeni bir orijinal medeniyet kurarlar. Çünkü içinden çıktıkları ülke maddî üretici güçlere (Coğrafya ve Teknik üretici güçlerine) gelişim sağlar. İçinden çıktıkları Kent ise: hem Tarım (Ziraat) ölçüsünde yüksek teknikli ve işbölümlü bir ekonomi temeli sağlamıştır; hem de yeni bir kültür ve üstyapı için gereken zenginlikte kurum ve kurallar kazandırmıştır. Yıktıkları eski medeniyetin temellerinde: eski üretim ilişkilerinin boğduğu, duralattığı, gerilettiği üretici güçleri kolaylıkla serbest bıraktıkları gibi, kendi geldikleri Coğrafyanın üretici güçlerini de eskilerine aşılayarak daha ileri Teknik üretici güçlerin doğmasına kapı açarlar. Çöken medeniyetin üstyapı kurum ve kurallarını kendi Kentlerinin kurum ve kurallarından aşağı buldukları için, onları hiçe sayar veya alt duruma sokarlar.
Yukarı Barbarlar: yıktıkları medeniyetinkinden daha ileri üretim ilişkileri kurabildikleri için ve yıktıkları medeniyetin kurum ve kuralları yerine kendi Kentlerinin kurum ve kurallarını dayatacak güçte bulundukları için, hem çöken Medeniyetten daha ileri hem de bambaşka çeşitten orijinal yeni bir medeniyet yaratmış olurlar.
B- İKİNCİ ÇEŞİT TARİHSEL DEVRİM
Tarihsel Devrimi yapan Barbarlar:
- Yeni Coğrafya ve Teknik üretici güçlerine gebe olmayan bir ülkede yaşayan,
- Orta Barbarlık Konağı seviyesinden yukarı çıkamamış Sürücü Çoban Barbarlarsa, yıktıkları medeniyetin yerine orijinal bir medeniyet kuramazlar. Çünkü, içinden çıktıkları ülke, yeni üretici güçler (Coğrafya ve Teknik üretici güçler) sağlayamaz. İçinden geldikleri Toplum, her Antika Medeniyetin üretim temeli olan Tarım ekonomisine ulaşamamıştır. Kendi göçebe kurum ve kuralları da, yüksek teknikli ve işbölümlü medenî ekonomi temeli üzerinde gelişkin üstyapı ilişkilerine çekidüzen verebilecek yeterlikte değildirler. Ne yeni bir Coğrafya, ne yeni bir Teknik üretici gücü sentezleştirecek durumda değillerdir. Bütün becerileri: göçebe gidiş gelişlerine en uygun ideal Ticaret kervancılığıdır. Ama Ticaret yapabilmek için gerekli bol ürün veren yüksek üretim kendilerinde yoktur.
O yüzden, ister istemez içine girdikleri çökkün medeniyetin, gerek ekonomi temelini, gerekse üstyapı kurum ve kurallarını oldukları gibi benimsemek zorunda kalırlar. Onun diniyle dinlenirler. Yalnız, üstüne çıktıkları, egemen oldukları çökkün medeniyetin ilk doğuş zamanlarındaki ilişkilerini (kendi Tarihöncesi Toplumlarının Gelenek-Göreneklerine ve Kollektif Aksiyonlarına daha yakın buldukları için) diriltmiş olurlar. Eskimiş üretim ilişkilerinin boğduğu, gerilettiği üretici güçleri, ilk medeniyet doğuşu sıralarındaki serbestliğe kavuştururlar. İhtiyarlıktan çökmüş eski medeniyet canlanır, ölümden sonra dirilime uğrar. Daha ileri ve orijinal bir medeniyet doğmazsa da, eski orijinal medeniyet bir RÖNESANSa uğramış olur.” (Tarih Devrim Sosyalizm)
Tarihsel Devrimle orijinal bir medeniyet kuran Barbarlara örnek verirsek çürümüş ilk orijinal medeniyet olan Sümerleri yıkıp yerine orijinal bir Medeniyet kuran yani Akkad Medeniyetini kuran Semit ırklı Barbarlar, Hicaz ırklı Arap Barbarların Acem Medeniyetini yıkıp yerine İslam Medeniyetini kurmaları gibi tarihte örnekler vardır. Rönesansa uğratan Barbar toplumlarına örnek olarak Türk ve Moğolların İslam Medeniyetini diriltmeleri gibi, Cermen ve Macarların Roma Medeniyetini diriltmeleri gibi tarihte örnekler vardır.
“Gerçekte, can çekişen uygarlık yüzünden acı çeken bir dünyayı gençleştirmeye, yalnızca barbarlar yeteneklidir.” (Friedrich Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni)
SOSYAL DEVRİM VE TARİHSEL DEVRİMLERDE BASKIN OLAN ÜRETİCİ GÜÇLER
Sosyal Devrim açısından baktığımızda Teknik ve İnsan (Kolektif Aksiyon) üretici güçleri gözönünde bulundurmak yeterli görünebilir. Bugün kapitalizmde teknik üretici güç nerdeyse tek başına baskın güç olarak görülebilir fakat tekniğe can ve hareket veren şey insan üretici gücünün kendisidir. Fakat öyleyse zamanında Teknik ve Coğrafya üretici güçleri bakımından çok geri olan İngiltere’de nasıl olurda ilk sosyal devrim orada olur? Çünkü İngiltere’de İlkel Sosyalist Toplumdan gelme gelenekler ve İnsan üretici gücünün Kolektif Aksiyonu hala taze ve canlılığını koruyordu Doğu Medeniyetlerindeki gibi sınıflı toplum ve tefeci-bezirgânlıkla insanlar dejenere olmamıştı. “İşte o yüzden İlk Kapitalist Burjuva Devrimi 14’üncü Yüzyıl’ın sonlarında başlayıp 15’inci Yüzyıl süresince İngiltere’de gerçekleşti. Oradan Avrupa’ya yayıldı.” Ve böylece Tarihsel Devrim çağından, Sosyal Devrim Çağına geçilmiş bulundu.
Antika Tarihte teknik üretici gücün aksine coğrafya, tarih (gelenek-görenek), insan (kolektif aksiyon) üretici güçleri baskındır fakat bu tekniği hiçe saymak anlamına gelmez teknikte ciddi bir öneme sahiptir fakat son derece durgundur ve göze batmaz. Antika Tarihte Tarih ve İnsan üretici güçlerinin rolü daha ön plandadır.
İNSAN KOLEKTİF AKSİYONUNDA DEĞİŞİKLİKLER
Biliyoruz, Antika Tarihte devrimci bir sınıf yoktur bu yüzden toplum içinde çürümüş üretim ilişkilerini yıkacak bir kolektif aksiyon gücü yoktur bu yüzden barbarların kolektif aksiyonuna ihtiyaç vardır. Fakat üretici güçlerin dev gelişimi toplumda yeni sosyal sınıflar, devrimci sınıflar yaratmıştır ve üretici güçlerin gelişimine engel olan eskimiş üretim ilişkilerini yıkacak kolektif aksiyon sağlamıştır. Günümüzde bu kolektif aksiyona sahip olan, devrimci sınıf PROLETARYA yani İŞÇİ SINIFIDIR.
BUGÜN TARİHSEL DEVRİM OLABİLİR Mİ?
Öncelikle Tarihsel Devrimi yapan Barbarlardır. Sosyal Sınıflar değil. Peki günümüzde hiç Barbar yığınları kaldı mı? Tabii ki de hayır! Sorunun yanıtı direkt buradadır. Artık ne insanlığın fethedeceği herhangi bir ülke ne de yeni üretici güçler sağlayacak coğrafya bölgesi kaldı. Ayrıca Barbarın yerine Toplum içinde çürümüş üretim ilişkilerini parçalayıp yerine üretici güçlerin gelişimini ilerleten sosyal sınıflar doğmuştur.
“Tarihsel Devrimler, modern çağla birlikte sona erer. Çünkü:
1) Modern çağda, her şeyden önce: Tarihsel Devrim imkânsızlaşmıştı. Yeryüzünde ne insanlığın fethetmediği belli başlı bir ülke, yeni üretici güçler sağlayacak coğrafya bölgesi kalmıştır; ne de o yeni maddî üretici güçleri kendi manevî üretici güçleriyle (Gelenek-Görenek ve Kollektif Aksiyonlu sosyal üretici güçleriyle) geliştirebilecek Barbar yığınları kalmıştır.
2) Ona karşılık, teknik üretici güçlerin gelişimi (büyük coğrafya keşiflerinin sömürge çapulları ve uzak dış ticaretin büyük sermaye birikimi yollarından) öylesine muazzam sıçrayışlar yaptı ki, yalnız başına Teknik güçlerin gelişimi Toplum içinde: hem (Coğrafya+Tarih+Barbar Kollektif Aksiyonu) üretici güçlerinin yerini tutabilecek maddî gelişimi sağladı; hem, medeniyeti ve insanlığı Tarihsel Devrim uçurumuna yuvarlanma kaçınılmazlığından kurtaracak Sosyal Devrimci modern sosyal sınıflar yetiştirebildi.”
Bursa’dan Ulaş