Aydemir Güler’in bilgisizliği üzerine

PDF İzle & KaydetYazdır

aydemir2
Aydemir Güler, 8 Şubat 2016 tarihinde Sol Haber Portalı’nda bir yazı kaleme aldı. Yazıda ne hakkında bahsettiğini her zamanki kendisi anladı, yan yana kelimeler dizerek Türkiye’nin emperyalizmin zayıf karnı olduğundan bahsediyordu anladığımız kadarıyla.

Yazının bir noktasında konu Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’ya geldi. Tabii ki yazdıkları arasındaki illiyet bağını kavrayamadığımız için konu nasıl oraya geldi bilemedik.

yazi

Daha önce duyduk, TKP adını alan partide Hikmet Kıvılcımlı okumak isteyen kişilerin partiden kovulduğu şeklinde bir rivayet vardı. Bu düşmanlığın sebebini bilmemekle beraber, Sol Gazetesi’nde zaman zaman yer alan yazıların varlığı sebebiyle bu rivayeti doğru kabul etmemeyi tercih ettik. Sonuçta olayla ilgili tek tarafı dinledik.

Ancak daha iyi bildiğimiz bir nokta var ki, bugün Komünist Parti’ye önderlik eden kişiler, Hikmet Kıvılcımlı’yı kulaktan dolma biliyorlar. Bilseler, Hikmet Kıvılcımlı’nın MDD teorisyeni Mihri Belli’ye yönelik “Devrim Zorlaması, Demokratik Zortlama” adlı kitabının varlığını bilirlerdi. Ayrıca MDD ile Hikmet Kıvılcımlı’nın Türkiye orjinalliğine göre ortaya koyduğu Demokratik Halk Devrimi teorileri arasındaki farkları da bilirlerdi. Belki de biliyorlar ama hipnoz ettikleri gençleri kandırmak için böyle bir yalana başvuruyorlar. Ancak biz Aydemir Güler’ee anlatır gibi anlatalım.

Demokratik Halk Devrimi, burjuva (milli) devrim sürecini tamamlamış, ancak antika zümre ve tabakaların ortadan kalkmadığı ülkelerde işçi sınıfı öncülüğünde gerçekleşmesi öngörülen bir devrim aşamasıdır ve kesintisiz devrim sürecinin bir parçasıdır.

Milli Demokratik Devrim ise milli devrim sürecini tamamlayamamış ülkelerde antika zümre ve tabakalara karşı burjuva zümre ve tabakaların gerçekleştirmesi öngörülen ve günümüzde artık geçerliliğini yitiren (burjuvanın devrimci niteliğini kaybetmesinden dolayı) bir devrim aşamasıdır.

Bu iki kavramı birbirine karıştırıp çorba etmek, Aydemir Güler’in tam da birilerini itham ettiği (kim olduğunu da söylese, kenar mahalle dedikoducusu gibi konuşmasa keşke) kahvehane, hatta onlara yakışan şekli ile meyhane köşesinde teori üretmecidir.

Yazıda dikkat çeken başka bir nokta ise, Hikmet Kıvılcımlı’nın asgari program yönteminin laikliğe karşı konumlandığıdır. Bu düpedüz soytarılıktır. Vatan Partisi, CHP’nin ve DP’nin inkar etmek için yarışa girdiği laikliği programında ve pratiğinde savunmayı işkencelere rağmen savunan tek partidir. Laiklik, bu meyhane devrimcilerinin sandığı gibi dinden bahsetmemek değildir, dini insanların vicdanında hapsetmektir. Bugün bu bayrağı Halkın Kurtuluş Partisi, laikliğin adının geçmesi için çırpınarak taşımaktadır.

Aydemir Güler’i bu bilgisizliğinden dolayı teşhir ediyoruz, bir ara Nazım Hikmet Kültür Merkezi konforundan feragat edip hayata bakmasını öneriyoruz.

,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir