Almanya’da bilinen ancak ülkemizde belki pek çok kişinin bilmediği, duymadığı bir Türk çetesine değineceğiz. 36 Boys çetesi hakkında tarihsel, politik bir analiz sunacağız. Aynı zamanda da Almanya’ya göç eden Türk işçi sınıfımızın maruz kaldığı bin bir türlü katliamları sizlerle paylaşacağız.
Almanya 2. Dünya Savaşı sonrasında büyük ve sancılı bir sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorun büyük iş gücü sorunudur. Almanya uzun yıllar boyunca savaş sonrası doğal olarak nüfus dengesizliği ve sarsılması yaşadığından bu sorunu çözemeyince 1961’de Türkiye ile arasında “Süreli iş gücü” anlaşması imzalamıştır.
Anlaşma sonrası verilere göre Türkiye’den 600 bin kadar Türk proleteri anlaşmada bahsedildiği üzere “600 bin misafir işçi” Almanya`ya göç etmiştir. 1973’te işçi alımı durdurulmuş ve Almanya`da ki Türk İşçi sınıfı ve aileleri 1 milyonu geçmiştir.
Üç sene öncesinin resmi verilerine göre Almanya`da 2 milyon 700 bin Türk Halkı yaşamaktadır. Belki de güncel ve yakın zamana baktığımız da bu rakam daha fazla olabilir. Nitekim öyledir de. Yani Almanya Nüfusunun %4-6’sını oluşturan bir ulustan, halktan bahsediyoruz. Ve bu halkın sosyal sınıfsal konumu işçidir. Almanya`ya iş gücü sorununu çözmek için gönderilmiş “Misafir işçiler”dir. Yani Türkiye tarafından kiralığa çıkarılan Türk işçi sınıfı, Almanya`nın savaş sonrası iş gücü sorununa çözüm olması için her iki ülke arasında imzalanan anlaşma sonucunda Almanya tarafından satın alınan Türk işçi sınıfıdır.
Almanya’ya gelen Türk işçi sınıfı, Almanya`nın durumunu şu şekilde özetlemektedir; “Biz, buraya(Almanya’ya) geldiğimiz de sokaklarda halen infilak etmiş tanklar ve yıkılmış, harap olmuş yerleşim alanları duruyordu. Biz, bu şartlarda güzel düşüncelerle para kazanmak adına bir umutla buralara geldik.” demektedirler.
Haliyle doğal olarak Almanya’ya göç eden Türk halkı Almanya’ya insanın sosyal bir canlı olmasının getirdiği sebep-sonuç diyalektiğince kültürünü, düşüncesini ve adetlerini de götürmüştür. Nitekim Almanya`ya zenginlik katmışlardır. Mesela Almanya’nın yerli halkı baklava, gözleme, ayran gibi bir çok Türk mutfağına özgü yiyeceklerle tanışmıştır. Türk Halkı geçinmek adına kendi kültürel özellik ve yörelerinin lezzetlerine göre ufak ve derme çatma dükkanlar açmaya başlamış ve Almanya’nın bir parçası haline gelmişlerdir. Demokratik ve insancıl Alman halkı bu durumdan rahatsız değil bizzat keyiflidir ve hatta Alman halkı bu durum için “Baklava ayağımıza geldi, gerçekten müthiş bir lezzet” gibi iyimser sözcükler kurmaktadırlar. Tek rahatsız olan Neo-Nazilerdir.
Almanya, kiraladığı Türk işçi sınıfıyla belli bir süre iş gücü sorununa çözüm getirmiş ve bu zaman diliminde de yerli nüfusunu toparlamış, düzenlemiş ve Türk işçi sınıfının iş gücüne muhtaç olmayacak hale gelmiştir. Büyük hayellerle sadece çalışmak ve güzel bir ekonomik refah sağlamak için Almanya`ya giden ve geri muhakkak dönmeyi düşünen ama bir takım sebeplerden ve yaşanmışlıklar sonucunda evine dönemeyen Türk işçi sınıfı için asıl sorun bundan sonra başlamıştır.
Artık Türk işçi sınıfına ihtiyaç duymayan Almanya, yerli nüfusundan yana tavır koymuş ve bu sebeple de Neo-Naziler tarafından ölümle sonuçlanan şiddet ve ırkçı eylemlere maruz kalan “Misafir” Türk işçi sınıfının hakkını savunmamış ve Almanya Burjuva siyaseti, bu ırkçı-Şoven girişimlere ses çıkarmamıştır. Ne yazık ki Alman Burjuvazisi, “Misafir” olarak Almanya`ya sorunu çözmek için gönderilen Türk Halkının misafirperverlik kültüründen ders alamamıştır.
Devam edecek…
Hazırlayan: Adana Direniyor’dan Fatih