Yıl 2003, Türkiye’nin kamuya ait en büyük şirketi olan TÜPRAŞ rafinelerinin özelleştirme ile satılması gündemde…
Şimdi ufkumuzdan çekilip giden Kemal Unakıtan bas bas bağırıyor: “Babalar gibi satarım”, “Devlet Koç’tan daha mı iyi yönetecek sanki…” diye…
O zamanlar AKP cephesinde, kendisine liberal diyen Finans-Kapitalin paralı kalemleri satışlardan memnun. Elleri patlayana kadar AKP’yi alkışlıyorlar.
Özelleştirme, 2005 yılında Koç-Shell ortaklığına satılarak gerçekleşiyor. Yüksek kaza riskine rağmen, en az kazanın görüldüğü işyerlerinden olan TÜPRAŞ’ta, üst üste iş cinayeti girişimleri ve iş cinayetleri meydana geliyor. İşçi yaşamını hiçe sayan, kâr elde etmeyi yaşamdan üstün gören parababalarının yüzünden, özelleştirmeden bu yana 2 işçi yaşamını yitirdi. Çeşitli kazalarda onlarca işçi yaralandı.
Tabii bu kadarı yetmiyor AKP’ye… Türk-İş konfederasyonundaki Petrol-İş’in başına da kendine yakın odakları getirerek, işçilerin hak arama mücadelesini dahi bastırmak için el ele veriyor işveren ile.
11 Ekim 2017 günü, işte böylesine aç gözlüce kurulan sömürü çarklarının arasında, dört işçinin yaşamı sona erdi.
Çalışan işçiler, eskiden olması imkansız bir uygulamaya, yani taşeron uygulamasına maruz kalan işçilerdi. Taşeron demek, maliyetten kısmak, işçi güvenliğinden kısmak, haklardan kısmak demekti. TÜPRAŞ’ta da farklı olmadı. İlk belirlemelere göre, işçi güvenliğini riske atan bir tankın bakımı sırasında, patlama yaşandı.
İş cinayetinin sorumluları, işçilerin güvenliğinden kısan Koç-Shell ortaklığı ve “babalar gibi satan” ve tek bir kamu malı bırakmayan AKP iktidarı… Suç ortaklığı şu cümleler ile itiraf ediliyordu AKP’nin bakanı tarafından.
“Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Cenazelere de katılacağım. Milletimizin başı sağ olsun. Rafineri şu anda çalışıyor. Hiçbir aksama yok, işçiler iş başında.”
Dört işçinin katledildiği bir cinayet ardından, gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı kontrol edilmeden, rafinerinin hala çalışması ile övünüyor bakan… Yüzlerce, binlerce insan yaşamını yitirse bile çalıştırmaya hazır olan parababalarına “arkanızdayız” mesajı vermiş oluyor böylece. Böyle bir bakan olduktan sonra, parababaları ne yapmaz ki daha fazla kar için?
İktidar bu işin birinci dereceden ortağı, ya diğer parababaları partileri? Sadece birkaç süslü söz etmek dışında, işçi cinayetlerine karşı nasıl bir tavır almaktalar? İşçilerin katledildiği Soma, Torunlar, Ermenek madeni cinayetlerinde nasıl davrandılar? Finans-Kapital ile dost olan, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı ile dost olan meclisteki dört AB-D’ci parti de cinayete göz yummaktadır.
Bu katliamlara karşı bir teşhir gerçekleşmelidir oysa. Katliamın ortağı olan parababaları örgütlerinin işçi düşmanlığı, işçi güvenliği düşmanlığı dört bir yanda duyurulmalı. Ancak bir görürüz ki, bizim solcu geçinen partilerimiz onlarla el ele sıkışmaya hazır…
İşçilerin güvenliğine yönelik ilgi alaka bu kadar olunca, maalesef ki işçi cinayetleri devam edecektir. İşçi cinayetlerinin sona ereceği, en aza indirgeneceği tek düzen, önce insan diyen sosyalizm düzenidir.