7 Temmuz 2014 tarihinde Ankara Adliyesi’nde Ethem Sarısülük’ün katledilmesi ile ilgili 5. duruşma yapıldı. Mahkemeye İstanbul Direniyor ve Ankara Direniyor ekibimizden arkadaşlarımız da katıldı. İstanbul Direniyor ekibi üyesi Özgür’ün gözünden, kulağından Ethem Sarısülük’ün katilinin tutuklandığı davayı sizlere aktarmayı uygun bulduk. İşte duruşma günü yaşananlar:
“İstanbul’dan otobüs kaldırıyordu Taksim Dayanışması… Daha önce tüm duruşmalara istisnasız araç kaldırdı Taksim Dayanışması. Ancak davaya böyle bir organizasyonun olduğunu bilmeyen ve hafta içi olmasına rağmen okullar kapalı olduğu için katılabilecekken katılamayan kişi sayısı çok. Buna bağlı olarak 2 araç, toplamda 40 kişilik bir grupla Ankara’ya doğru yola çıktık.
Sabah Ankara’ya vardık. Herkes görev yerlerini aldı, kimisi avukat olduğu için adliyeye yöneldi, kimisi örgütlerine katıldı. Saat 10:00 civarında buluşmak için sözleşildi.
Mahkeme önüne geldiğimizde, dışarıda bekleyen kişi sayısı azdı. Davalara katılım, bir yılın içinde gittikçe düşmüştü. Her ne kadar hafta içi olduğunu düşünerek bir çok kişinin katılamadığını düşünsek de, yine yaz ayından dolayı bir çok kişinin Ankara’da duramadığını düşünsek de, davalara az olan katılım hep sorgulandı katılanlar tarafından.
Dava başladı, içeriden haberler geliyor. Daha önceki davalarda bir karar, bir gelişme okunduğunda sürekli yuhalamaya alışıktık. Gerek mahkeme başkanları, gerek savcılar Taksim-Gezi şehitlerimiz için öyle ithamlarda bulunuyor ve katilleri savunmaya öyle bir özen gösteriyorlardı ki, öfkeli olmamak garip olurdu zaten. Ancak ilk defa alkış sesleri duyuldu adliye önünde. Çünkü katil Ahmet Şahbaz, kendisinin videoda 3 el ateş eden kişi olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı. İncelemeler, tanık söylemleri, kanıtlar, her türlü “karartma” çalışmasına rağmen her şey katilin aleyhineydi.
Bekleyiş bir süre daha sürdü. Başka bir haber daha geldi. Savcı, Ahmet Şahbaz’ın tutuklu yargılanmasını talep etti ve kasıtlı olarak ateş ettiğini belirterek, meşru müdafa durumunun olmadığını belirtti. Bunun üzerine mahkeme heyetinin görüşme yaptığını ve karar vereceği açıklandı.
Bir kaç dakika sonra o karar geldi. Ahmet Şahbaz tutuklanmıştı. Savcının isteği doğrultusunda 33 yıl hapis cezası ile yargılanacaktı. O anda sloganlar daha da gürleşerek atılmaya başlandı. Herkesin yüzü gülüyordu, adaletin söke söke alındığı o dakikalarda herkes ilk adımı kazanmanın haklı sevincini yaşıyordu.
Duruşmanın bitişi ile birlikte mahkemede olay çıkmış, jandarma avukatları iterek mahkeme salonu dışarısına çıkarmaya çalışmıştı. Direnen diğer katılımcılara da biber gazı ile müdahale edilmişti. Bu sırada katil Ahmet Şahbaz salondan kaçmaya çalışmış, ancak bir süre sonra yakalanmıştı. Bu kargaşanın yatışmasının ardından sonra Sarısülük ailesi göründü kapıda. Onların önünden yüzlerce insan, davayı takip etmek için girmiş adliye içine. Bir anda adliyenin önü kalabalıklaştı. Seyfi anne çıktı önce oğlu ile birlikte. Açıklama yapmadan önce sigara içmek istiyordu. Bir kenara dayandılar, sigaralarını içiyorlar, bir yandan da etrafındaki basından müsade istiyorlardı. Yorgun, ama mutluydular. Seyfi anne “çocuğum artık benimle” diyordu. Sevinçliydi.
Basın açıklaması yapıldı sonrasında… Avukatlar, Sarısülük ailesi açıklama yaptılar, ilk adımın kazanıldığını belirttiler. Sonra da tebrikleri kabul ettiler tek tek, herkes Seyfi annenin elini öpmek, ona sarılmak için bekliyordu. Kimisi ise ağlıyordu kendini tutamayıp, Seyfi anne onları teselli ediyordu bu defa. Çünkü biliyorlardı ki bu gün, göz yaşı dökme günü değildi. Çünkü adaleti elleri ile alanların ilk adımıydı ve daha gidilecek çok yol vardı.
Mücadele sürüyordu Seyfi annenin Ethem’inin fotoğrafına her dokunduğunda…”