İşçilerin Bayramı 1 Mayıs’a az bir süre kaldı. Bir defa daha, parababaları düzenine karşı mücadele eden devrimciler olarak 1 Mayıs’ı hakkı ile kutlamak amacıyla çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz.
Yasa dışı olarak iktidarını devam ettiren AKP’nin valileri, çok büyük ihtimal ile 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını yasaklayan kararlarını, yine yasadışı bir biçimde açıklayacaklardır. Bu açıklamanın, geçen senelerde olduğu gibi, proletarya devrimcileri için geçerliliği olmayacaktır. Bu iradeyi gösterenler, son 2 senedir diğer örgütlerden bağımsız direnişlerine devam etmektedir. [1] [2] Parababaları iktidarından icazetli bir biçimde 1 Mayıs’ı Bakırköy’de kutlayanlar ise, sanıyoruz yine Bakırköy Pazar Yeri’nde “dostlar alışverişte görsün” görünüp geçeceklerdir.
2016 ve 2017 1 MAYIS’I KARA LEKEDİR
Son iki seneye özellikle dikkat çektik, çünkü “hormonlu” DİSK tarafından tarihsel görevlerden kaçılmaktadır. DİSK’in bünyesinde barınan, 1 Mayıs’ın önemini kavramış durumdaki sendikalar, bu noktada uyarı görevlerini gerçekleştirdi ve DİSK’in Taksim Meydan’ında 1 Mayıs için ısrarcı olmaya devam etmesi gerektiği belirtildi. [3]
DİSK’in aklı ise başka yerdeydi. DİSK yönetimine liyakatı ile değil, delege pazarlığı ile seçilen Arzu Çerkezoğlu, kendi dar grup çıkarları doğrultusunda sık sık Ankara’da 1 Mayıs yapılmasını öne çıkarıp durdu. Ancak Ankara’ya niyet, Bakırköy’e kısmet. Parababalarının Bakırköy önerisine, altın bulmuş gibi atladılar hep beraber. Sadece DİSK değil, Y-CHP de çeşitli vaatlerle bu durumun sağlanmasında yardımcı oldu. [4]
Bakırköy’de 1 Mayıs kutlaması kararı AKP’ye karşı bir geri adım oldu ve bu kararı alanlar tarihe kara bir leke olarak geçtiler. Bu kadarla kalmadı elbette. 1 Mayıs’ın koordine edilmesi amacıyla eyleme iki hafta kala gerçekleşen toplantıda EMEP, Y-CHP ve KP dışındaki tüm örgütler, Taksim konusunda görüş belirtirken, örgütler kendi görüşlerini çiğneyerek ve dolayısıyla demokrasiyi de çiğneyerek Bakırköy’e kaçışma kararı aldılar.
Bakırköy’de kutlama kararının ardından organize suç örgütü olan AKP iktidarının o zamanki başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “demokratik” sendikalar DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’ye teşekkürü gecikmedi.
“Yılarca 1 Mayıs çatışmanın, kargaşanın malzemesi yapıldı. 1 Mayıs 1977 olaylarını çok iyi hatırlarım, lise sondaydım. Farklı görüşlerde olduğumuz pek çok arkadaşımız o olaylara, kutlamaya katılmıştı. O gün orada yaşananlar dolayısıyla acıyı hepimiz derinden hissetmiştik. Çok acılar yaşadık. Büyük bir coşku ve uzlaşıyla bayram havasında kutlanması gereken 1 Mayıs emek günü maalesef üzücü olaylara, ayrıştırıcı duygulara vesile kılındı. Bizi birleştirmesi gereken günler maalesef yıllar yılı, ayrıştırıcı bir işlev gördü, artık buna bir son vermemiz gerekiyor. Biz, birlik ve beraberlik içinde bugünleri kutladıkça emin olun hiçbir odak bu güzel ülkenin geleceğini gölgeleyemeyecek, karartamayacak”
“Son günlerde diğer ihtilaf alanlarımızda da örnek olacak güzel uzlaşı pratiği ortaya kondu (…) “İşçi ve memur konfederasyonları ile yaptığımız istişareler neticesinde 1 Mayıs’ı gerilim ve çatışma alanı olmaktan çıkarıp, birlik ve kardeşlik günü kılacak güzel bir mutabakat sağlandı. Bunun bir gelenek haline gelmesini, her 1 Mayıs öncesinde bu sofrada buluşup işçi ve emekçi kardeşlerimizin sorunlarını hep beraber istişare etmeyi gönülden arzu ediyorum. Bu uzlaşma neticesinde bu sene meydanlarımız inşallah 1 Mayıs’ı barış içinde kutlayacak”
“DİSK, KESK, Türk Tabipler Birliği Bakırköy’de kutlama kararı aldılar. Bu uzlaşının ortaya çıkmasından büyük memnuniyet duyuyorum” [5]
1 Mayıs’ın mücadele günü olduğunu unutan ve işçilere anlatacakları olduğunu iddia ederek, meşru ve yasal taksim mücadelesini “bir kereliğine” bir kenara koyan pazar 1 Mayısçılarına ne kadar teşekkür edilse azdır!
Tabii ki Türkiye işçi sınıfı bunu asla unutmayacaktır. 2016 yılında alınan karar, TÜSİAD, MÜSİAD ve benzerleri ile el sıkışan siyasi partilere yakın sendika ağaları tarafından alınmış bir karardır. İşçi sınıfının partisi Halkın Kurtuluş Partisi ve işçi sınıfının sendikası DİSK Nakliyat-İş, 2 senedir 1 Mayıs’ta Taksim’de yer almayı kararlaştırarak ve bunun için mücadele ederek, bir arkadaşın deyimi ile, 1 Mayıs’ın namusunu kurtarmıştır.
2016 1 Mayıs’ında Bakırköy’de yapılan miting ise, Barış Bloku adlı uydurma eylem birliğinin eylemlerinin bir parçasına benzedi. BOP projesinde Y-CHP ve HDP’ye adam devşirme amaçlı, dostlar alışverişte görsün mantığı ile yapılan bir eylem olarak, onbeş bin kişinin dahi katılmadığı, sönük bir eylem oldu ve televizyonlarda bile yer almadı. İşçi sınıfı tarafından umursanmayan eylemin bazı katılımcıları, Taksim Meydanı’nda eylemde ısrar eden devrimciler hakkında “Taksim fetişisti” demekten başka bir iş yapmadılar. Halbuki unutuyorlardı, 2013 yılında aynı suçlamayı dilinden düşürmeyen Yeni Sahte Türkiye Komünist Partisi Kadıköy’de kendi eylemini yaptıktan 1 ay sonra, yüzbinlerce insan Taksim’i zapteden Taksim-Gezi direnişini gerçekleştirdi. Yeni Sahte Türkiye Komünist Partisi, o zaman validen teşekkürü kapmıştı. 2016 ve 2017 yılında ise “Davidson’un Komünist Partisi” olmaya terfi ettiler.
BAKIRKÖY’DE 1 MAYIS’I SEÇENLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1- Akıllarında sürekli olarak fiziksel şiddete yönelik kaygılar bulunduğundan, bunu sık sık dillendirdiler. Taksim ısrarı, adının “1 Mayıs Medyanı” olarak değiştirilmesi düşünülen bir medyanda 1 Mayıs kutlama iradesi ve buna yönelik niyeti belirtmektir. Yani devrimcilerin, işçilerin en doğal hakkıdır. Ancak Bakırköy’ü tercih edenler bir sene değil, iki sene, kararlarından dolayı “devletten teşekkür alarak” kutlama yaptılar. Yani kaygılar, en doğal hakkın bizzat örgütlerin eli ile teslim edilmesine sebep oldu. Korkağı gören devlet, Bakırköy’ü bir lütuf gibi sunmuştur 1 Mayıs tertipleyenlere…
2- Taksim Medyanı seçeneği, 2013 yılında yığınların bir daha sormaya gerek kalmaksızın belirttiği bir tercihti. Devrimcileri alan fetişi ile suçlayanların 2013 1 Mayıs’ında gerçekleşen kitlesellikten haberi yoktu. Ancak daha acısı, bu bu kitleselliği kendi gözleri ile görüp, kendi gördüğünden şüpheye düşen örgütler oldu. Taksim-Gezi isyanını örgütleyen bu önemli 2013 1 Mayıs’ı, kendi örgütündeki tepkilerden dolayı Yeni Sahte TKP’ye 5 Mayıs eylemini yaptırtmak zorunda kalmıştı.
Mitinge resmi rakamlara göre 13.000 ile 15.000 kişinin katıldığı belirtildi. Yine burada işçileri bir araya getirme garantisi veren DİSK’e bağlı Genel-İş’e sorduk: nerede üye işçileriniz? Tabii ki cevap gelmedi.
3- Sadece 2016’da değil, 2009’da gerçekleşen 1 Mayıs’ta bile görevinden kaçmak için kaçamaklar yapan DİSK ana yönetimi, o zaman yönetimde bulunan devrimci sendikacılar sayesinde Taksim’den başka seçeneği kabul etmeyeceğini beyan etmek ve dayatmak zorunda kaldı. Taksim’i kazanmanın yolu belliyken, ilk fırsatta bu yoldan kaçmanın yolunu buldular ve bunu gerçekleştirdiler.
Fırsatı yaratan Y-CHP’nin İstanbul İl Başkanı, devletten icazetli 1 Mayıs’a 1 milyon kişinin katılacağını belirtiyordu. Böyle bir “söze” inananlar acaba utanıyor mudur? 2017’de de aynı şartlarda katıldıklarına göre, sanmıyoruz.
4- 2016 1 Mayıs’ı öncesinde, iktidarın laiklikten korktuğu, geri çekilişini sürdürdüğü ve kitlelerin bir patlama noktası aradığı bir süreç mevcuttu. Böylesine isyana açık bir dönemde, HDP ve Y-CHP yöneticileri kendi sahip olduğu fobilerin kitlelerde de var olduğu yalanına kendilerini inandırdılar. Bu onların fobisiydi. Taksim-Gezi direnişinde en ön saflarda yer alan insanlar, üretim ilişkilerindeki rollerinden fedakarlık ettiğinde arkalarında durabilecek bir yapı arıyor. Bu güvencenin gösterileceği alan, eylem alanıydı. İki parti ve güttükleri bu yığın örgütleri, kısaca söylemek gerekirse mücadeleden kaçtılar.
Kürsüde içeriği bomboş konuşmalar ve alanda bulunan Burjuva Kürdistan’ı bayraklarının bulunması da alanın kısa zamanda boşalmasına sebep oldu. 2017’de de durum farklı değildi.
5- Burjuva basını, her iki sene de eylemlerin “buruk” geçtiğini söylemişler kibarlık ederek. Daha net biçimde söyleyelim, Bakırköy’de 1 Mayıs kutlamaya ikna olan örgütlü kişi sayısı, KP ve EMEP gibi tekkeler haricinde, 1 elin parmaklarını geçmezdi. Bu ikna olmama, kendisini 2016 ve 2017’de Gayrettepe civarında gerçekleşen eylemler ile gösterdi. Bu tablo, Bakırköy’de utanç ve sefaletin olduğunun kanıtıydı.
KAYBEDENLER VE KAZANANLAR
2016 1 Mayıs’ındaki geri çekiliş, çok açık ki 15 Temmuz hesaplaşmasındaki patavatsızlıkların (OHAL başta gelmek üzere) da yolunu açtı. O süreçte köşeye sıkışan iktidara bir “fırsat” olarak ortaya çıkan süreç, 2017 1 Mayıs’ında daha da geriye gidişe yol açtı. Oslo hükümeti, Yetmez ama Evet koalisyonu, “Gezi’de darbeyi gördük” mutabakatı sonrasında 2016 1 Mayıs’ını açık biçimde baltalayan HDP-YCHP ikilisi, AKP’ye bir defa daha destek olmuş oldular.
Her zaman belirttiğimiz gibi, konu “beyaz terör” oldu mu, “güleryüzlü faşizm”e hizmet etmek oldu mu meclisteki ABD’ci dört partinin de düşmanı işçi sınıfı ve onun partileridir. Birisi organize suç örgütü olarak yolsuzluk yapar ve savaş suçları işler, öbürü BOP dahilinde Libya’ya emperyalistlerin saldırmasına onay verir, başkası NATO tarafından kurulmuş olup onun dediği doğrultusunda Peşmergelere geçiş izni verilmesine destek olur, bir başka türlüsü de Ankara ortasında insanlarımızı katleden katilin cenazesine gider.
Kaybedenin işçi sınıfımızın kendisi olduğunu söylemek, herhalde hatalı olmayacaktır. Taksim’deki eylem birliği ortadan kalkmış, sarı sendikaların işçileri hurafelerle doldurduğu etkinlikler ile gerçek anlamından kopuk, birlikten kopuk eylemler türemiştir.
Her 2 senede de Taksim’de ısrar ettiğini ortaya koyan iki kurum, Halkın Kurtuluş Partisi ve DİSK’e bağlı Nakliyat-İş sendikası ise 1 Mayıs’ın gerçek kazananları oldular. HKP’nin yüzlerce üyesi, Beşiktaş’ta gerçekleştirdiği eylem girişimlerinde gözaltına alındı. Polis tarafından Saraçhane’de durdurulan Nakliyat-İş sendikası ise DİSK’in Bakırköy’deki 1 Mayıs’ına kattığına yakın sayıda işçi ile eylemlerini gerçekleştirdi. Hem de işçilere saldırı olasılığının olmasına rağmen.
Gayrettepe’de eylem birliğinde bulunan gruplar ise sadece kendi militanlarının dahil olduğu, polis saldırısının olduğu ve çok da ısrarlı gözükmeyen silik gösterileri ile 2 seneyi geçirdiler. Onların akıllarında Bakırköy var mı? Bunu gelecek ay göreceğiz. Ancak sayıya bakmadan, yılmadan, usanmadan Taksim meydanında 1 Mayıs’a ısrar edenlerin kazananlar olacağı, bugünden bellidir.
[1] Halkın Kurtuluş Partisi’nin 1 Mayıs 2016’da Taksim’de kutlamaya yapacağını açıkladığı bildiri
[2] Halkın Kurtuluş Partisi’nin 1 Mayıs 2017’de Taksim’de kutlamaya yapacağını açıkladığı bildiri
[3] Nakliyat-İş sendikasının DİSK’e yönelik çağırısı
[4] Y-CHP’nin açıklaması
[5] Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması
İstanbul Direniyor’dan Özgür