Gündem çok çabuk değişiyor. Değişen gündemde hatırlatıcı olmak daha da önemli hale gelmekte.
17 Kasım 2016 tarihini tekrardan hatırlatmak istiyorum. AKP’li 6 milletvekili, cinsel istismara uğrayan kadınların istismarcı ile evlenmesinin önünü açan bir yasa tasarısını meclise getirdiler.
Tasarının anayasa komisyonuna gönderilmesi bile, AKP’nin gericilik rüzgarını nasıl ara vermeden estirdiğinin göstergesiydi. Ancak bu tasarı, AKP’nin elindeki tüm güce rağmen, gelen tepkilerden çekinilerek geri çekildi. Çünkü tasarıyı AKP’nin paralı siber suç ekiplerinden başka savunan kimse yoktu.
Bu yenilgi ardından AKP, her zamanki gibi nabız yoklayan davranışını sergileyemedi. BOP çerçevesinde dünya haritasını değiştirmeyi kafasına koymuş ABD’de, Ortadoğu üzerine çizdikleri program ile “henüz” uyuşmayan Donald Trump başkanlığa geçmesi, yarı-sömürge Türkiye’nin valisinin değişebileceği ihtimalini doğurdu. 15 Temmuz hesaplaşması ile CIA tarafından “uslandırılan” AKP, şimdi şeriatçı karşıtı bir ruh hastası ile ortaklık yapmak zorundaydı.
AKP’nin bu süreci yönetemeyeceğinin ve elinin ayağına dolaştığının göstergesi olan ilk hamle, 6 milletvekilinin verdiği yasa tasarısının “geldiği gibi gitmesi” oldu. AKP’yi has adamı olarak gören “sıcak paracı”, “foncu”, “betoncu” sermaye için bu güzel günlerin sonuydu.
Bu süreçte aslında AKP, parababalarını hayal kırıklığına uğratmayan bir başlangıç yapmış, ilk etapta Trump ile anlaşabileceğini duyurmuştu. Bile bile uçağını düşürdüğü Rusya ile dahi anlaşmak için yalvaran AKP hükümetinin, onları yaratan ABD’ye karşı çıkması söz konusu bile olamazdı zaten.
“Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da ABD seçimleriyle ilgili açıklama yaptı. Bozdağ, ‘Amerikan halkının kararıdır. Kimi seçerlerse Türkiye onunla çalışmaya devam eder’ dedi.”
1 hafta sonra, AKP 14 yılın ilk geri çekilişini gerçekleştirdi. Taktiksel bir ricat değildi bu, Taksim-Gezi isyanında bile ricat anlamına gelebilecek söylemlerde bulunan AKP, gerici dalgayı estirme konusunda üstadları Fethullah Gülen’in söylemi ile “erken davranmışlardı”. Bu geri çekilişi art arda gelen geri çekilişler takip etti. Parababaları, artık AKP’nin iktidarına güvenmeyi sona erdirdiler. Türk lirasının neredeyse tüm dünya paralarına karşı değer kaybetmesinin sebebi, bu güven kaybıdır, AKP’nin kendisi de bunun farkındadır.
Sadece Türkiye’de değil, Suriye’de desteklediği cihatçı çetelerle de kaybediyor. Halep şehri, meşru Suriye hükümeti tarafından kurtarıldıktan sonra AKP’nin moral bozukluğu iki katına çıktı. AKP’nin güttüğü sanal suç çeteleri, bu kayıptan sonra nelerin olabileceğinin farkında. Bu yenilgilerin karşısında yılların kontrgerilla partisi MHP’nin başkanlık desteği, başkanlık konusundaki anlaşma ve çok yakın zamanda referanduma gidilmesi bile AKP’nin moralini düzeltebilmiş değil. Çünkü AKP ve MHP’ye bugün ekonomik çıkarı gereği oy veren kitleler bile artık bu durumu sorgulama noktasında.
Bu yenilgi aylarında AKP’nin iktidarda tutunabileceği tek bir olay gerçekleşti. Irkçı TAK örgütü, Beşiktaş İnönü Stadyumu arkasında canlı bomba patlatarak 44 kişinin ölümüne sebep oldu. Dikkat edilirse, AKP milletvekilleri, bakanları, bilinçaltında bu olayın yarattığı hisleri saklayamıyorlar. Polis memurları ile konuşurken “inşallah siz de şehit olursunuz” demeleri, iktidarın ne kadar darda kaldığının göstergesidir. Bu “şehit edebiyatına” sarılmalarına rağmen, Oslo‘da ve Dolmabahçe‘de gerçekleşen ihanet anlaşmalarını unutmayan milyonlarca insana” bizi sorumlu tutamazsınız, biz teröre karşı savaşıyoruz” demogojisini kullanamıyorlar bu defa.
Tek yapabildikleri, göz boyamak amaçlı birkaç kişiyi gözaltına almak ve AKP’nin organize suç örgütü olan siber çetesinin gazını almak…
AKP yeniliyor yenilmesine de, neden yıkılmıyor? Çünkü onun yerine gelebilecek güçler dağınık, düzensiz. Hatta bu güçlerden gözüken muhalefet partisi CHP ve HDP, AKP ile belli noktalarda anlaşmaya hazır. Geri kalan güçlerin bir arada bulunacağı devrimci bir halk cephesinin toplanması, moral bulması için olanaklara sahip aylardayız. AKP’yi yıkacak tek güç, halkın örgütlü, bilinçli birliği olacaktır (Bunun sağlanmasına yönelik gereklilikler de başka bir yazının konusu olsun).
İstanbul Direniyor’dan Özgür