İşbirlikçiliğin keskin kokusu

PDF İzle & KaydetYazdır

Sanal ortamda bir balon dolaşıyor: Yeni TİP Balonu… Sosyal medyanın sabun köpüğü misali uçup giden gündeminin ufak bir alanında, sanal övgülerle karşılanan TİP, yine bir partinin kapısından girmemiş ya da programını okumamış “kullanıcılar” tarafından göklerde uçurulmakta.

Çok mu lazım bu balonu söndürmek? Aslına bakarsanız, kağıt üstündeki üye evraklarının artışı ile huşu içinde yüzde 3 hülyaları görenler, madalyonun öteki yüzünde e-devletten küfrederek istifasını basanları görmemekte, hatta umursamamakta. Yani su akıp yolunu bulmakta.

Biz yine de zihin tembelliğine düşmeden, arşivdeki kayıtlarımıza yenilerini ekleyelim.

Yazının başlığında, o zamanlar eski TİP’in yayın organı Emek Dergisi çevresi ile polemiğe giren Mahir Çayan’ın makalesinin başlığına atıfta bulunduk. Bununla birlikte Yeni TİP’in bugünkü durumunu revizyonizmle tanımlamak çok hafif kalacaktır. Bu sebeple o başlığa bir katkı da biz sunmak istedik.

4 yıl önce, TİP’in HDP’nin kanatları altında meclise girmesi sonrasında, sitemizde Erkan Baş, Barış Atay ve Ahmet Şık “Sol Tabelalı Şark Ekspresi”nin Yeni Yolcuları yazısını kolektif bir iş olarak kaleme aldık. [1] Burada yazdıklarımızdan sonra, 2021 yılında Y-CHP’nin milletvekili Sera Kadıgil, TİP’e transfer oldu.

Dolayısıyla başlıkta kullandığımız “İşbirlikçi” kavramını bilince çıkarmak için, algısı en dar olan insanımızın bile kavrayacağı biçimde TİP milletvekillerinin ve önderlerinin kim olduğunu hatırlatacağız.

Önce Sera Kadıgil’den başlayalım. Almanya istihbaratı güdümlü, anti-komünist grup olan Ebert Vakfı’nın Türkiye ayağı SODEV’in kontak isimlerinden biridir kendisi. [2] Bilinenin aksine, TİP’e katılırken yalnız başına katılmamıştır. Kendi açıklaması ile “Tertemiz bir ideolojik ayrılıkla karşınızdayım” diyerek ayrıldığı Y-CHP ile pek de ideolojik olarak ayrışmadığını, solcular arasında “Gladyoiçe” olarak anılan Meral Akşener’e övgüleri ile göstermiştir. [3] Yine kendisi AKP’lilerle kafa kol ilişkisi içine giren Ahmet Koç’un avukatlığını üstlenmekte ve çok değerli sanatçıları mesnetsizce itham edecek kadar ileri gidebilecek bir karakterdir kendisi. [4]

Sera Kadıgil’i örgütlemek gibi müthiş bir kafa-kol ilişkisinde başarılı olan Erkan Baş’a gelelim. Acaba gerçekten o mu bu başarının sahibi, yoksa o başarı kendisine armağan mı edildi? Bilmiyoruz. Kendisi Y-CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu kurtarma operasyonu olan Adalet Yürüyüşleri’nin favori ismiydi. Kendisinin yediği, içtiği ayrı gitmezdi Kılıçdaroğlu ile. [5] Sadece milletvekili transfer etmedi kendisi, müthiş örgütlenme yetenekleri ile Türkiye’de ne kadar dar kalmış, fiilen karşılığı olmayan Trotkist grup varsa “Gel Kardeşim” demiştir kendileri.

Ahmet Şık ise düpedüz bir liberal olarak “kandırılırken”, beklenmedik bir şekilde TİP’li oldu. Kendisi liberalliği pek bırakmış değil, çünkü hala Sezgin Baran Korkmaz gibi parababalarını övüyor (Sera Kadıgil’in de Sezgin Baran Korkmaz’ın avukatı ile dost olması tesadüf mü?) [6] Ayrıca kendisi Almanya istihbaratı tarafından güdülen Heinrich Böll Vakfının kontağıdır. [7] Eşinin de yönetim kurulunda olduğu bu vakıfta hala ilişkisinin olması beklenebilir.

Tabii ki aranızda herhangi bir vakfın kontağı olmayı, oradan maddi-manevi güç elde etmeyi meşru gören “Nil Karaibrahimgil”lerimiz olabilir. Devrimci bir partinin bu konuda nasıl tavır takınması gerektiğini şöyle paylaşalım. [8]

Son günlerin parlatılan vitrin süsü Barış Atay ise tarikat ve cemaatlere karşı sert söylemlerde bulunan, bununla birlikte geçmişte dinci gerici (Seyid Rıza) sevgisini saklamakta beis görmeyen bir başka milletvekili. [9] Babala TV’deki programında, Atay sık sık PKK’yı reddeden, hatta eylemlerini terör eylemi olarak ifade eden bir dil kullandı. Oysa Gelenek grubu ile ayrışan HTKP, bütün benliği ile Amerikancı Kürt Hareketi ve onun bir seksiyonu olan YPG’ye yedeklendi, hatta henüz “yatakları ayırdıkları” Komünist Parti ile aynı bildiriye imza attılar bu konuda. [10] [11] Hatta HTKP’nin de dahil olduğu çeşitli gruplar, Kobane için sokağa inme çağrısında bulunmuştur (ki birkaç ildeki cılız eylemler dışında bu çağrı karşılık bulmamıştır) [12]. Neyse ki (!) bu çağrıya kontrgerilla partisi MHP sessiz kalmamış ve Peşmergelere yol açmıştır.

Burada TİP’lilerin gözlere serptikleri kül, YPG ile PKK’nın ayrı örgütler olması, ya da IŞİD’e karşı Kürt ulusundan kişilerin, örgütsüz, anonim güçler olarak savaştığı şeklindeydi. Bugün artık bu kandırmaca kimseyi ikna etmez sanıyoruz.

Yine bu noktada HTKP’nin adını değiştirerek TİP olmasının sırasında hafızalarımızda en net yer alan bilgi hangisi? FKF’nin TİP’ten ayrılması süreci… FKF’nin eleştirilerinde netçe yer aldığı gibi, TİP Amerikancı Kürt Hareketi’nin uydusu haline gelmişti. Amerikancı Kürt Hareketi övgüleri, grubun her üyesinin iliğine kadar işlemişti. FKF, bu bağımlı siyasetle birlikte parti yönetiminin (T)KP ile ayrılma siyasetindeki bazı eylemleri eleştirerek, ayrıldığını ilan etti. [13]

Kısacası, hafızası taze olan herkes bilir ki TİP Amerikancı Kürt Hareketi’nin hiç kuşku olmaksızın uydusudur ve her dönemde bu şekilde hareket etmiştir. Devrimciliğe sempati duyan gençleri, iki yaka arasında gidip gelen siyasi dili ile avlama aracı olmak dışında bir işlevi olmamıştır. Dolayısıyla Barış Atay, bu konuda riyakar davranmaktadır.

TİP’in beyni diyebileceğimiz, yakın zamanda yaşamını yitiren Metin Çulhaoğlu’na da değinmeden geçmeyelim. Teorik babası Yalçın Küçük gibi sistematik, konu bütünlüklü bir bilgi aktarımı yapmayan, yazdığı kitaplarda “yüksek teori kesen” Emek Dergisi eski yazarı da, son olarak Biden ile aynı gemiye bindi en son. [14]

Kısacası böylesine Bilimsel Sosyalizmle ilgisi kalmayan, Uluslararası Finans-Kapital’in politikaları ile uyum sağlayan (gerek sığınmacılar konusunda, gerek Rusya’nın operasyonu konusunda, gerek post-modernizme batmak konusunda) işbirlikçilerin önderlik ettiği bu partinin balonu da elbette sönecektir. Gerçekleştirdikleri riyakarlıkların da mumu, yatsıya kadar yanacaktır.

İstanbul Direniyor’dan Özgür

,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir