Işıtan Önder… 18 yaşında bir genç. Okulunda başarılı, istediği üniversiteye gidebilecek kadar derslerine hakim, okulunu birincilikle bitirmiş. Türkiye’deki sınav yarışında en iyi üniversitelerde eğitim görerek, üniversitesindeki başarıları ile istediği meslekte başarı yakalayabilir ve hayatını rahatlıkla devam ettirebilecek durumda bir genç.
Ancak onun diğerlerinden bir farkı var. Memnun değil bazı olgulardan, rahatsız. Başarılı bir öğrenciyken, bir gece sokak arasında esnaflar ve polisler tarafından dövülmek istemiyor. Bir eylem sırasında ekmek almaya giderken başından gaz kapsülü ile vurulmak istemiyor. Hiçbir olayla alakası yokken, başına atılan ses bombası nedeniyle bedeninin parça parça olmasını istemiyor.
Sadece kendi olanaklarının kendine yetmesini değil, herkesin olanaklarının yeterli olmasını istiyor Işıtan. İşte o sebeple okulunun mezuniyet gününde, İzmit’in Gazi Anadolu Lisesi’nde okul birinci olduğu için bir konuşma hazırlaması istendi. Bir konuşma hazırladı, okudu. Konuşmasının sadece teşekkürlerle dolu, sıradan bir konuşma olması, içine sinmemişti. Bazı yanlışlara değinmek istiyordu, Ali İsmail Korkmaz’ın, Berkin Elvan’ın ölümüne dikkat çekiyor ve onların yaşama ve eğitim haklarının elinden alındığını haykırıyordu törene katılanlara. Suçluların hala yakalanmadığını belirtiyordu Işıtan. Törene katılanların çoğunluğu onu alkışlarken, bazıları protesto ediyordu bu sırada. Herşey bu olaydan sonra başladı. Işıtan, fizik öğretmeni tarafından tehdit edildi ve disipline sevk edildi. Bazı öğretmenleri ise konuşmasını desteklediğini belirtiyorlar. Sonuç olarak Işıtan “kınanıyor”, okul birinciliği “kağıt üstünde” elinden alınıyor. Ona bu cezayı veren okul müdürü ise kararın alındığı toplantı sırasında istifasını veriyor. Olay sonrasında annesi ve babası, oğullarının haklı olduğunu, bu cezanın onu hiçbir şekilde etkilemediğini belirtiyor.
Işıtan, soyadı gibi “önderlik” ediyor aslında kendisi gibi başarılı tüm öğrencilere… Tabii ki daha öğreneceği, kavraması gereken çok şey olabilir, yine de kolay değil tüm rütbelerini bir kenara bırakıp atmak. Onlara okuldaki başarının sonucunun bol sıfırlı maaşlar ve rezidanslardaki rahat bir yaşam için değil, insanlığın insan olma mücadelesi için bir yetenek olduğunu gösteriyor. Haksızlığa karşı susmadığı için aldığı ceza, aslında haksızlığın tarafını tutanları da teşhir etmiş oluyor. Kim bilir onu tehdit edenler, protesto edenler, o haksızlık karşısında neler yapmışlardı? Zaman bunları gösterecektir ancak Işıtan şimdiden insanlığın kurtuluş mücadelesinde güzel bir imza atmıştır. Ağzına sağlık. Senin gibi bizler de pişman değiliz.