V.I.Lenin – İki Ütopya

PDF İzle & KaydetYazdır

V.I. Lenin’in 18 Ekim 1912’de kaleme aldığı bu yazı, 1924’te yayınlandı.

ÜTOPYA, “değil” anlamına gelen ou ve “bir yer” anlamına gelen topos sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Yunanca bir sözcüktür. Varolmayan bir yer, bir hayal, icat ya da peri masalı anlamına gelir.

Siyasette ütopya, ne bugün, ne de yarın gerçekleşemeyecek olan bir istek, toplumsal güçlere dayanmayan ve siyasal, sınıfsal güçlerin büyümesi ve gelişmesiyle desteklenmeyen bir istektir.

Bir ülkede özgürlük ne kadar kıt, açık sınıf mücadelesinin belirtileri ne kadar az ve yığınların eğitim düzeyi ne kadar düşük ise, siyasal ütopyaların doğuşu o kadar kolaylaşır ve bunlar o kadar uzun süre yaşar.

Çağdaş Rusya’da, iki çeşit siyasal ütopya en uzun ömürlü olmuştur ve bunlar çekiciliklerinden dolayı yığınlar üzerinde belirli bir etkinliğe sahiptir. Bunlar, liberal ütopya ve narodnik ütopyadır.”

Liberal ütopya, Rusya’da, siyasal özgürlük anlamında ve Rusya’nın emekçi halk yığınının durumunda, barış ve uyum içinde, kimsenin duygularını incitmeksizin, Purişkeviç’leri ortadan kaldırmaksızın, sonuna kadar yürütülen bir sınıf mücadelesi olmaksızın elle tutulur iyileştirmeler yapılabileceğini ileri sürer. Bu, özgür bir Rusya ile Purişkeviç’ler arasında barış ütopyasıdır.

Narodnik ütopyası, toprağın yeni ve âdil bir paylaşımının, sermayenin iktidarını ve egemenliğini ve ücretli köleliliği ortadan kaldırabileceğini, ya da toprağın “âdil”, “eşit” bir paylaşımının sermayenin egemenliği altında, paranın egemenliği altında, meta üretimi koşulları altında korunabileceğini hayal eden narodnik entelektüellerin ve Trudovik köylülerin rüyasıdır.

Bu ütopyaları doğuran nedir? Bugünkü Rusya’da neden oldukça güçlü bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar?

Bu ütopyalar, eski düzene, serfliğe, haklardan yoksunluğa karşı, tek bir sözcükle “Purişkeviç’lere karşı” mücadele veren, ve bu mücadelede bağımsız bir yer tutmayan sınıfların çıkarları tarafından beslenmektedir. Ütopya ya da hayalcilik, bu zaafınbu bağımsızlığın ürünüdür. Hayalcilik zayıfların payına düşen şeydir.

Genel olarak liberal burjuvazi ve özel olarak liberal burjuva aydınları, özgürlük ve meşruiyet için mücadele ederler; çünkü bunlar olmaksızın burjuvazinin egemenliği tam, bütün ve güvenilir değildir. Ama burjuvazi gericilikten çok, yığınların hareketinden korkmaktadır. Liberallerin siyaset alanındaki çarpıcı, şaşırtıcı zayıflığı, mutlak iktidarsızlığı bu yüzdendir. Yığınların desteğini kazanabilmek için demokrasiye oynamak zorunda olan, ama aynı zamanda derinliğine anti-demokratik, yığınların hareketine, yığınların inisiyatifine, geçen yüzyılda Avrupa’da yer alan yığın hareketlerinden birini anlatırken Marx’ın söylediği gibi “yeri göğü sarsmalarına” [1] derinliğine düşman olan liberallerin bütün siyasetine egemen olan bitip tükenmez dalavereler, iki yüzlülük, yalan ve korkakça kaçamaklar bu yüzdendir.

Liberalizmin ütopyası, Rusya’nın siyasal özgürlüğe kavuşması sorunu bakımından güçsüz bir ütopya, Purişkeviç’lerle “barış içinde” ayrıcalıkları paylaşmak ve bu soylu isteklerini Rus demokrasisinin “barışçı” zaferi teorisi diye yutturmak isteyen çıkarcı parababalarının ütopyasıdır. Liberal ütopya, Purişkeviç’leri tam olarak yenmeksizin alt etmenin nasıl olacağı, onlara zarar vermeksizin onların nasıl kırılabileceği konusunda hayal kurmak demektir. Açıktır ki, bu ütopya, sadece bir ütopya olduğu için değil, yığınların demokratik bilincini yozlaştırdığı İçin de zararlıdır. Eğer yığınlar bu ütopyaya inanacak olurlarsa, asla özgürlük kazanamayacaklardır. Bu takdirde onlar özgürlüğe lâyık değillerdir; Purişkeviç’ler tarafından horlanmayı hak ederler.

Narodniklerin ve trudoviklerin ütopyası, kapitalist ile ücretli işçi arasında yer alan küçük mülk sahibinin, sınıf mücadelesi olmaksızın ücretli köleliğe son vermekle ilgili hayalidir. Siyasal özgürlük sorununun bugün olduğu gibi, iktisadî özgürlük sorununun yakın, ivedi ve hayatî bir durum gösterdiği gün, narodniklerin ütopyası, liberallerin ütopyasından daha az zararlı olmayacaktır.

Ama, Rusya, hâlâ proleter değil, burjuva dönüşümü dönemindedir. Tam olarak olgunlaşmış olan, proletaryanın iktisadî kurtuluşu sorunu değil, siyasal özgürlük sorunu, yani tam burjuva özgürlüğü sorunudur.

Ve bu ikinci sorunda narodnik ütopyası özel bir tarihsel rol oynar. Bir yandan toprağın yeni bir paylaşımının vereceği (ve vermek zorunda olduğu) iktisadî sonuçlar bakımından bir ütopya iken, öte yandan da köylü yığınlarının, yani burjuva-feodal çağdaş Rusya’da nüfusun çoğunluğunu oluşturan yığınların büyük, yığınsal demokratik hareketinin bir parçası ve simgesidir (Tamamen burjuva bir Avrupa’da olduğu gibi, tamamen burjuva bir Rusya’da da, köylüler, nüfusun çoğunluğunu oluşturmayacaktır).

Liberal ütopya, yığınların demokratik bilincini yozlaştırır. Yığınların sosyalist bilincini yozlaştıran narodnik ütopya, onların demokratik hareketinin bir parçası, bir simgesi ve hatta kısmen bir ifadesidir.

Tarihin diyalektiği öyledir ki, narodnikler ve trudovikler, anti-kapitalist bir önlem olarak, Rusya’daki toprak sorunuyla ilgili olarak yüksek düzeyde tutarlı ye derinliğine kapitalist bir önlemin alınmasını öğütlüyorlar ve kolaylaştırıyorlar. Toprağın yeniden “eşit” olarak paylaşımı, bir ütopyadır. Ama yine de, toprak sahibinin olsun, köylünün ya da “devletin” olsun bütün eski toprak mülkiyeti sisteminden tam bir kopuş, yeniden paylaşım için kaçınılmaz bir kopuştur. Burjuva demokrasisine doğru en zorunlu, iktisadî bakımdan ilerici ve, Rusya gibi bir devlet için, en ivedi önlemdir, Engels’in ünlü sözünü anımsayalım:

“Biçim yönünden iktisadî olarak yanlış olan, dünya tarihi bakış açısından doğru olabilir.” [2]

Engels, bu derin anlamlı tezi, ütopik sosyalizme ilişkin olarak ortaya attı: ütopik sosyalizm, biçimsel olarak iktisadî anlamda “hatalı” idi. Ütopik sosyalizm, değişim yasaları açısından, artı-değeri haksızlık olarak ilân ettiği zaman “yanılıyordu”. Burjuva ekonomi politiğinin teorisyenleri, biçimsel olarak iktisadî anlamda ütopik sosyalizmin iddiasına karşı çıktıkları zaman haklıydılar. Çünkü artı-değer, değişim yasalarından oldukça “doğal” ve “haklı” bir biçimde doğmaktadır.

Ama ütopik sosyalizm dünya tarihi açısından haklıydıÇünkü, kapitalizmden doğan ve şimdi, 20. yüzyılın başında, kapitalizme son verecek bir yığın gücü haline gelen ve hedefine doğru ilerleyen sınıfın bir belirtisi, bir ifadesi, bir habercisiydi.

Engels’in derin anlamı olan bu tezi, bugünkü Rusya’da görülen, belki de sadece Rusya’da değil 20. yüzyılda burjuva devrimlerini yaşayan birkaç Asya ülkesinde de görülen narodnik ve trudovik ütopyayı değerlendirirken akılda tutulmalıdır.

Narodnik demokrasisi biçimsel olarak iktisadî açıdan yanlışken, tarihsel açıdan doğrudur.

Bu demokrasi, bir sosyalist ütopya olarak yanlışken, burjuva dönüşümünün ayrılmaz bir unsuru ve tam bir zafere ulaşması için zorunlu bir koşulu olan köylü yığınlarının özel, tarihsel olarak belirlenmiş demokratik mücadelesi açısından doğrudur.

Liberal ütopya köylü yığınlarının mücadele cesaretini kırar. Narodnik ütopya ise onların mücadele isteğini ifade eder ve, bu mücadele gerçekte onlara yalnızca yüz tane nimet kazandıracakken, onlara zafer halinde milyonlarca nimet vaadeder. Çağlar boyunca işitilmemiş bilisizlik, yoksunluk, yoksulluk, sefalet, yalnızlık ve ezilmişlik içinde yaşayan, şimdi savaşa doğru yürüyen milyonların, gelecekteki zaferin meyvelerini gözlerinde on defa daha büyütmeleri doğal değil midir?

Liberal ütopya, yeni sömürücülerin, eski sömürgecilerin ayrıcalıklarını paylaşmak için çıkarcı isteklerini gizleyen bir örtüdür. Narodnik ütopya, milyonlarca küçük-burjuva emekçinin, eski, feodal sömürücülere toptan bir sön verme isteğinin bir ifadesidir. Ama aynı zamanda, yeni kapitalist sömürücülerin onlarla birlikte ortadan kaldırılabileceğine dair bir yanılsamayı ifade eder.

AÇIKTIR Kİ, bütün ütopyalara ve ütopyaların herbirine düşman olan marksistler, burjuvaziyi feodal ağaların yarı-gönüllü muhalifi ve çoğu zaman müttefiki yapan mülkiyetle biraz olsun ilgisi olmadığı için feodalizme karşı en derin bir bağlılıkla savaşabilecek olan sınıfın bağımsızlığım savunmalıdırlar. Köylüler küçük meta üretimiyle ilgilidirler; ‘uygun tarihsel koşullarda, feodalizmin tam olarak ortadan kaldırılmasını gerçekleştirebilirlerama onlar her zaman —raslansal olarak değil, kaçınılmaz olarak— burjuvazi ile proletarya arasında, liberalizm ile marksizm arasında belirli bir ölçüde bocalayacaklardır.

Açıktır ki, marksistler, dikkatle, narodnik ütopyalar kabuğu altından, köylü yığınlarının içten kârarlı, militan demokrasisinin sağlıklı ve değerli özünü çıkarmalıdırlar.

1880’lerin marksist yazınında, bu değerli demokratik özü çıkarmaya yönelen sistematik çabalar keşfedilebilir. Bir gün tarihçiler bu çabaları sistemli olarak inceleyecek ve 20. yüzyılın ilk on yılı içinde “bolşevizm” adını alan şeyle olan ilişkisini ortaya çıkaracaklardır.

      5 (18) Ekim 1912’de yazılmış,
      1924’te yayınlanmıştır


[1] Bu ifade Marx’ın Paris Komünü ile ilgili olarak L. Kugelmann’a yazdığı 12 Nisan 1871 tarihli mektuptan alınmıştır. (Marx, Engels, Selected Works, Vol. II.) -Ed.

[2] Bkz: Kari Marx, Felsefenin Sefaleti. Friedrich Engels, “Birinci Almanca Baskıya Önsöz”, Sol Yayınları, Ankara 1975, s. 12. —Ed. 

,
One comment to “V.I.Lenin – İki Ütopya”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir