AKP iktidarı tarafından “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” TBMM’ne sunulmuş ve 10 Ağustos gecesi (15 Temmuz hesaplaşmasından 26 gün sonra) meclisten geçmişti. Bu yasaya göre;
- 1972 yılından sonra doğan, yani 45 yaş altı tüm çalışanlar sisteme girmek zorunda kalacak.
- İsterlerse hiçbir hak kaybı olmadan 2 ay sonra sistemden ayrılabilecek.
- Çalışanın katkı payı, prime esas kazancının yüzde 3’ü olacak.
- Tutar işveren tarafından BES şirketine aktarılacak.
- Bu tutarı iki katı arttırmaya veya yüzde 1’e kadar düşürmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
- Sisteme girişte, bir defaya mahsus olmak üzere “cayma hakkının kullanılmaması” halinde bin TL ilave devlet katkısı verilecek.
- Yüzde 25’lik devlet katkısı sürecek.
Bu özelliklerin yanında, zorunlu BES aslında nedir?
1- Zorunlu BES uygulaması, sosyal güvenlik uygulamalarının tasfiyesi doğrultusunda, parababalarının çıkarları doğrultusunda “uydurulan” bir bireysel tasarruf sistemidir. Bankaların mevduat tabanlarının gelişmesi, sigorta şirketlerinin nakit ihtiyaçları doğrultusunda uydurulmuştur.
2- BES ile bugünkü emeklilik sisteminin en önemli farkı, SGK’ya ödediğiniz primlerin garanti altında olması ve herhangi bir yatırım aracı ile oynanamamasıdır. Şirketler, BES sisteminde kendi çıkarı doğrultusunda yatırılan ücreti istediği yatırım aracına yatırır.
3- Dolayısıyla BES sistemi, çalışanların elinin mahkum olduğu, hakemin parababasından taraf olduğu bir oyun alanından başka bir şey değildir. Üstüne devletin buraya bizden aldığı ile vergi ile katkı yaptığı düşünülünce, söz konusu oyunun ne kadar hileli olduğu anlaşılabilir. Eğer ki bir sigorta şirketi, BES’ten dolayı zarar ederse, bunu primlerinizi arttırarak ya da ödediğiniz ücreti keserek telafi eder ve bunun önünde yasal olarak hiçbir engel bulunmaz. Ayrıca, bu toplanan fonların devlet güvencesinde olmadığını da söylemeyi eklemeliyiz.
4- Biriken tasarruflarla ne kadar para birikirse biriksin, bu para enflasyon karşısında eriyecektir. Devletin yaptığı katkı ve üstüne verdiği paralara rağmen, yıllar sonrasında paranın hiçbir kıymeti kalmayacaktır.
İşçi sınıfı sendikacılığı konusunda önemli tecrübelere sahip DİSK Nakliyat-İş sendikası, yaptığı açıklamada BES konusunda bu olguyu şöyle açıklamakta.
“Zorunlu BES Anayasaya Aykırıdır
Sosyal güvenlik hakkı en temel insan haklarından biridir. Emekçilerin mücadelelerle, büyük bedeller ödeyerek kazanmış oldukları bu hak Anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasamızın 60. Maddesinde; “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devlet bu güvenliği sağlayıp gerekli teşkilatı kurmakla yükümlüdür.” der. Sosyal sigortalar bu sistemin en temel bölümüdür. Hükümetin özel sigortaları teşvik etmek amacıyla gündeme getirmeyi planladığı bu uygulama, sosyal sigortaların adım adım özelleştirilmesi anlamına gelmektedir. Sosyal devletin önde gelen sorumluluğu vatandaşlarının yaşamları boyunca güvence altına alacak bir sistemi kurması ve desteklemektir. Oysa zorunlu BES’le yapılmak istenen çalışanları özel emeklilik sistemine yönlendirmek, emekçilerin parasını ve devletin kaynaklarını özel sigorta şirketlerine aktararak, bu şirketlerin servetlerine servet katmalarını sağlamaktır. Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıttır.
BES ile başta İşçi Sınıfımız olmak üzere tüm emekçilerden sermaye sınıfına, yerli-yabancı parababalarına, finans kapitalistlere kaynak aktarılması amaçlanmaktadır. Şu an ülkemizde kamu yada kamu ortaklığı ile özel bankalara ait Anadolu Hayat, Yapı Kredi Emeklilik, Vakıf Emeklilik, Ziraat Emeklilik ve Koç Grubuna ait Garanti Emeklilik olmak üzere beş tane yerli şirket, diğer 10’uda yabancı finans kapitalistlerin şirketleri AEGON Emeklilik, Allianz Hayat ve Emeklilik, Avivasa, Aksa, PNP Paribas Cardif, Deniz Emeklilik, Ergo Emeklilik, Finans Emeklilik, Groupoma Emeklilik, İNG emeklilik. Evet görüldüğü gibi İşçi Sınıfımızın ve emekçilerimizin alın teri kimlere peşkeş çekildiği ortadadır.
BES, işçi emekçi düşmanı bir düzenlemedir. Parababaları zenginliklerine zenginlik katmak istemektedir. Ülkemiz dünyada gelir dağılımı en adaletsiz olduğu ülkelerdendir. En zengin % 20’lik kesim ülke gelirinin yarısına sahiptir. Vergilerin % 70’ni İşçi ve emekçiler ödemektedir. Türkiye’de vergi adaleti de yoktur. Kamuda Sosyal Güvenlikte açıktan söz eden siyasi iktidar, sosyal güvenliğin özelleştirilmesini amaçlayan BES’e % 25 oranında yine işçilerden-emekçilerden kesilen vergilerden katkı vermektedir. Bu adaletsiz, haksız sosyal devleti ortadan kaldıran bir işçi-emekçi düşmanı bu yasaya karşı mücadele edeceğiz.”
Tasarruf değil, bankalarda zorunlu olarak kumar oynatılması anlamına gelen Zorunlu BES uygulamasından cayması için tüm işçi ve emekçilere çağrıda bulunuyoruz.
Türkiye Direniyor