Marksizm-Leninizm ışığında Türkiye’de Seçimler

PDF İzle & KaydetYazdır

Kritik bir sürecte, herkesin kendince bir şeyler söylemeye çalıştığı zamanlarındayız. Fakat ne yazık ki Marksist-Leninist geçinen onlarca sözde devrimci-demokratik-ilerici örgüt bu seçimlere bel bağlamış durumdadır. Bakıldığında aralarında herhangi bir fark gözlemlenemeyen bu topluluklar artık birbirleriyle iyice iç içe geçmiş, tükürdüklerini yalar konuma gelmiştir.

Günümüz Türkiye’sinin gerçekliği, onu bu hâle getiren Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ne sürükleyen AKP’giller iktidarından kurtulmaktır. Elbette bu faşizmin yahut Ortaçağcı Gericiliğin tamamen ortadan kalkışı anlamına gelmemektedir. Çünkü hepimiz netçe bilmekteyiz ki seçim pusulasının üzerinde bulunan isimler, bu iktidarın böyle güçlenmesine aynı zamanda sebep olan isimlerdir. Zirâ yerlere göklere sığdırılamayan o sözde ana muhalefet, bugüne kadar işini yapmadığı için Türkiye bugünlere mahkum edilmiştir. Halkımızın değişiyle Türkiye’ye ölüm gösterilip sıtmaya razı edilmiştir. Dolayısıyla bugünün taktiği, AKP’ye karşı bloktaki halkımız ile birlikte davranmaktır.

Bu cümleler, boyun eğmek olarak algılanmamalı. Zira Proletarya Sosyalistleri, Gerçek Devrimciler olarak amacımız hiçbir zaman burjuvazinin meclisinde yer kapmak olmadı. Bütün umudu yalnızca seçimde olanlara karşın bizim amacımız seçim sürecinde özgürce propaganda yaparak halkımızla buluşmak ve daha fazla kişiye kendimizi duyurmaktır. Daima söylediğimiz gibi, derdimiz burjuvazinin seçiminde oy değil, “anlaşılmak”tır. Burjuvazinin iktidarı hangisi olursa olsun, devrimciler mücadeleye devam edecektir. Türkiye’de gelecek iktidarla birlikte devrimci mücadele kolaya erişmeyecektir çünkü iktidar yine burjuvazinin iktidarıdır. Devrimci mücadele her geçen gün daha da şahlanıp, daha da sert vuracaktır. 

Artık tüm umudu YSP’den bir milletvekili koltuğu kapmak olan Sevrci Soytarı Sahte Sol gruplar, senelerce Amerikancı Kürt Burjuva Hareketi’ne destek vermediğimiz için biz Gerçek Devrimcilere “faşist, Kemalist” gibi yaftalamalarda bulundu. Oysa bizler biliyoruz ki gerçek devrimciler, emperyalizmin ordularının eğittiği, emperyalizmin verdiği silahlarla savaşını yürüten örgütleri destekleyemezler. Sosyalizm gibi yüce bir ideolojiyi şovenizmle kirletemezler.

Biz bu topraklarda sosyalizmi Hikmet Kıvılcımlı’dan öğrendik. Kıvılcımlı’nın Türkiye tarihinde eşi benzeri olmayan bir teorisyen olduğunu bilerek onun yolunu takip ettik, onun mücadelesini devam ettirdik. Çünkü Kıvılcımlı’da tıpkı hareketimizi bugüne getiren büyüklerimizin, yoldaşlarımızın gördüğü gibi biz de kurtuluşu gördük. Çünkü her birimiz Marks, Engels, Lenin okuduk, her birimiz sosyalizmi esas kaynaklarından; yaratıcılarından öğrendik. Bununla birlikte Türkiye’de, Türkiye’nin ihtiyacı olan gerçek devrimci yolu bizlere çizen ve gösteren tek kişinin Kıvılcımlı olduğunun bilincindeydik.

İşte bu yüzden senelerdir yıkılmadık, Türkiye’de sosyalizmin tek gerçek temsilcisi olduk. Ayrıca devrimci mirasımız bizim yıkılmaz kalemizdi. Çünkü bizim Usta’mız faşizmin zindanlarında kan donduran işkencelerde çözülmedi. İşkencede çözülmemeyi en büyük erdem saydı. Onun öğrencileri bizlerin ablaları, ağabeyleri, teyzeleri, amcaları, anne ve babaları olan yoldaşlarımız çektikleri acılara rağmen bir tek yoldaşının adını; örgütümüzün bir tek sırrını o katillere vermedi. Bu yüzden bunu her yerde gururla, alnımız ak bir biçimde haykırıyoruz. Parti üst kadroları işkencelerde çözülmeyen tek devrimci hareket biziz. Oysaki devrimci geçinen o gruplar kendileri ya işkencelerde çözüldükleri yahut yurt dışına kaçtıkları için bizlere “ajan” diyerek iftira attılar, saldırdılar. Sizlere sorumuzdur, peki bu ajanların yıllarca hapishanede ne işi vardı? İşbirlikçiler ellerini kollarını sallayarak gezmiyorlar mıydı? Bizim yoldaşlarımız senelerce faşizmin o kanlı polislerinin zindanlarının ellerinde yüreklerindeki devrimci kavganın umuduyla, haklılığıyla direndiler. Bu saçmalıkları uyduran insanların yaşı kadar, yoldaşlarımızın mücadelede en ön safta savaşmışlığı vardır.

Sevrci Soytarı Sahte Sol’un rezaletine bir kaç örnek verelim:

Amerikancı Kürt Burjuva Hareketi’nin bu kadar rağbet görmesinde emeği olan TİP, kitle partisine dönüşmek uğruna siyasi çizgilerini silmiş, Amerikancı Kürt Burjuva Hareketi’ni meşrulaştırmak adına neredeyse kendilerinden daha fazla çaba harcar hâle gelmiştir.  Genel başkanları Erkan Baş’ın HDP’den istifa ederek TİP’e geçtiği düşünüldüğünde bu durum çok da garip karşılanmamalıdır. Lâkin Şanlı Gezi İsyanı’mız hakkında “Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz.” [1] diyen Selahattin Demirtaş’ın destekçileri mi devrimcidir? Yapılan, karşıdevrimcilikten başka bir şey değildir.

Amerikancı Kürt Hareketi’nin diğer müttefiklerinden ESP, resmi Twitter hesabında “NATO, dünya halklarına karşı örgütlenmiş emperyalist bir terör örgütüdür. Türk burjuva devleti de onun bir üyesidir. NATO’nun genişlemesi ezilenlerin temsilcilerinin dolaylı da olsa onaylayacağı değil, yüksek sesle karşı çıkacağı bir meseledir. Kahrolsun emperyalizm!” [2] tweetini paylaştı. Peki nasıl oluyor da NATO Parlamenterler Asemblesi’ne milletvekili veren şu NATO’cu HDP’yle el ele kol kola NATO karşıtı olunuyor? HDP Diyarbakır milletvekili Ziya Pir değil midir NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Alt Komite Başkan Yardımcılığı’ndan bir sene sonra NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Üst Komite Başkan Yardımcılığı’na seçilen? Yine Amerikancı Kürt Burjuva Hareketi değil midir “Biji Obama” sloganını yaratan? Öyleyse bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Alanlarda “NATO’ya hayır!” bayraklarını açmanın herhangi bir önemi kalıyor mu bir taraftan NATO’yla iç içe durunca? Söze gelince “devrimci, en âlâ sosyalist” olmak çok kolaydır. Amaç AKP’den kurtarmak mıdır yoksa Amerikancı Kürt Burjuva Hareketi’ne emperyalistlerin yaptığı gibi destek mi vermektir? Hiç kuşkusuz ki bu sorulara ESP’yi haklı kılacak cevaplar verilemez.

Bir başka örnek: “24 Nisan 1915’te Ermeni aydınlarının tutuklanmasıyla başlayan süreç yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Ermeni halkının Anadolu’dan sürgün edilip ölüme zorlanmasıyla, soykırımla devam etti. Tekçi, inkarcı, despotik rejim diğer halklar ve inançlara karşı da başka suçlar işlemeye devam etti. Tekçi, inkarcı paradigmaya karşı halkların eşit ve barış içinde yaşayacağı bir ülkeyi kurmak boynumuzun borcudur! Soykırımda katledilen Ermeni halkını saygıyla anıyoruz. #ErmeniSoykırımı” [3] cümleleriyle Emperyalist Ermeni Soykırımı Yalanı’nı kabul eden Toplumsal Özgürlük Partisi, bu şekilde mi devrimci mücadele verecek? TÖP Genel Başkanı Perihan Koca YSP(HDP)’nin Mersin milletvekili adayı olarak mı “toplumsal özgürlüğü” getirecek? BOP destekçiliği ve temsilciliği yapanlar Türkiye halklarına emperyalizmin esaretinden başka hiçbir şey getirmeyeceklerdir. 

Örneklerin saymakla bitmeyeceğini biliyoruz. Son olarak Kaldıraç grubu, seçimleri boykot edeceğini söyleyerek Türkiye gerçekliğinden uzak bir karara varmıştır. Deniz Adalı, Kaldıraç’ın resmi sayfasında “Kılıçdaroğlu’nun arkasında birleşmek, aslında solu, devrimci cepheyi terk etmek demektir. Bunun anlamı budur. Bu “sağda birleşmek”tir.” [4] diye yazmıştır. Bizler bunları, burjuvanın seçimine inandığımız yahut güvendiğimiz için değil, aksine somut bir biçimde karşılarında duruşumuza bütün eleştirilerimize rağmen söylüyoruz. Türkiye gerçekleri bugün çocukça gibi davranmayı kaldıracak vaziyette değildir. Amaç, Türkiye’yi Ortaçağcı Faşist Din Devleti olmaktan kurtarmaktır. İthamları da gerçeklikten uzaktır, bizim kimsenin arkasında birleştiğimiz yoktur zira Amerikancılarla birleşmemiz mümkün değildir. Ayrıca devrimci cephede mücadele vermek, sözde Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’ne destek sunmak mıdır? Bu yalnızca şovenizme hizmettir. Bizler bunları burjuvanın seçimine inandığımız yahut güvendiğimiz için değil, aksine somut bir biçimde karşılarında duruşumuza bütün eleştirilerimize rağmen söylüyoruz. Unutulmasın ki devrimciler sözleriyle değil eylemleriyle devrimcidirler.

Küba Devrimi’nin yiğit devrimci lideri Fidel Castro “Ortadoğu’nun petrol bekçileri” dememiş midir bunlar hakkında? Sözde devamcıları oldukları Denizler, Mahirler, Kıvılcımlılar bu topraklarda Amerikan emperyalizmine ve onun yerli işbirlikçilerine karşı savaş açmamış mıdır? O hâlde bu örgütlerin devrimci olduklarını söylemeye hakları yoktur. Ya sosyalizmi kirletmekten vazgeçin ya da gerçekten sosyalist olun. Biz bu ülkenin tek gerçek devrimci sosyalist hareketi olduğumuzu söylerken bir taraftan da emperyalist seviciliği yapmadık. Ortada bir yanlış varsa devrimciler bunu söylemekle halka gerçekleri aktarmakla yükümlüdürler. Bunu yapmamak, bunu yapmaktan kaçınmak, halkın aklıyla alay etmek devrimci ahlaka aykırıdır. Var olan yanlış, ona “doğru” diyenlerin sayısının çokluğuyla yahut artışıyla doğru olmaz. İnsanları örgütlemek için ilkelerden taviz vermek, hareketi çürütür. Çünkü bu gruplar en temel Bolşevik ilkelerden birisi olan “nitelikten ödün vermeden niceliksel artış” ilkesini çiğnemişlerdir. Bunun için çürümeye mahkumlardır.

İşte yukarıda bahsedilen tüm bu kendini bilmezliklerden, ikiyüzlülüklerden, hayalcilikten bıkmış usanmış; bu örgütlerin iç yüzlerine şahit olmuş, samimiyetsizliklerini, insanları nasıl kolayca harcadıklarını ve yalnızca onları kafa sayısı olarak değerlendirdiklerini görmüş bir parti olarak bütün içtenlikli, devrimci, sosyalist ilerici arkadaşlarımızı örgütlü olmaya çağırıyoruz. Gerek işçilerin partisi HKP’de, gerek yığın örgütlerinde örgütlenmek artık bir zorunluluktur. Bizler Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın “Anarşi Yok, Büyük Derleniş” şiarıyla buradayız. Bu bağlamda temel ilkelerimizden olan anti-şovenizm, anti-emperyalizm ve anti-feodalizm altında birleşebildiğimiz bütün devrimci-demokrat-ilerici güçleri dayanışmaya; devrimci kavgaya çağırıyoruz. Gelin ellerimizle Tam Bağımsız Türkiye’yi kuralım. Hayat paylaştıkça güzeldir, paylaştıkça büyür, paylaştıkça çoğalır. Birlikte üretelim; birlikte umudu, mutluluğu, sosyalizmi, barışı ve kardeşliği örgütleyelim. Sosyalist yarınlara hep birlikte yürüyelim.

Kastamonu’dan Berna

[1] “Ağaçtan Devrim” diyen Demirtaş, Gezi direnişine bakın ne demişti
[2] ESP Twitter
[3] TÖP Twitter 
[4] Seçim süreci, sağda birleşme ya da cepheler netleşiyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir