3 Mart 1992…
Saat 19. 45…
Zonguldak’ın Kozlu ilçesindeki maden ocağında peş peşe grizu patlamaları meydana geliyor, “Burada yangın söndürülemiyor” denilerek ocak işçilerin üzerine kapatılıyor, 263 maden işçisi hayatını kaybediyor…
Olaydan sonra TMMOB Maden Mühendisleri Odası’nın hazırladığı raporda yazılanlar, bugün Soma, Ermenek “katliamlarını” yaşayan bizler için hiç de yabancı değil:
“1-Genel olarak; ocak tasarımı ve planlaması, yatay ve dikey konsantrasyona ve bağımsız havalandırma ilkesinin hayata geçirilmesine uygun değildir.
2-Pano güvenlik topukları yetersizdir.
3-Patlamaların oluşumunun önlenmesine yönelik önlemler vardır. Ancak, özellikle toz patlamalarının gelişme ve yayılmasının engellenmesine karşı önlemler bulunmamaktadır.
4-Patlama merkezi ve özellikle patlamanın oluştuğu hava devresi dışında kalan işçiler için önemli bir kurtarma umudu yaratabilecek kişisel maskeler bulunmamaktadır…” (TMMOB Maden Mühendisleri Odası / Madencilik Bülteni Sayı:17 / 1992)
Maden çok sonraları açıldığında, işçiler tarafından bırakılmış bir not bulunuyor: “Bizi ölüme terkettiniz.”
İşte böyle…
23 yıl sonra, aradaki farkı merak ediyorsanız, boşuna etmeyin. Çünkü fark yok. 23 yıl önce de parababaları için insan hayatının değeri yoktu, bugün de yok.
Nasıl mı?
Kozlu katliamından tam 23 yıl sonra…
3 Mart 2015…
28 Ekim 2014 tarihinde Karaman’ın Ermenek ilçesinde kömür madeninde 18 işçinin su altında kalarak hayatını kaybettiği katliamla ilgili verilen bir soru önergesine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı cevap veriyor.
Ne diyor?
Kazadan önce 19-20 Haziran 2014 tarihinde yapılan son teftişte toplam 8 mevzuata aykırılık tespit edildiğini söylüyor. Herhangi bir patlama barajı olmadığını, meydana gelebilecek acil durumlar hususunda güvenlik tatbikatı yapılmadığını söylüyor. Teftiş raporunda facia uyarısı yapıldığını, ancak ocağın kapatılmaması sonucu kaza(!) meydana geldiğini söylüyor.
Yani, 23 yıl öncekinden farksız olarak, göz göre göre ölüme terkedilen, rant uğruna hayatları ellerinden alınan işçiler… Belki bir fark, geride bir not bırakacak zamanları olmaması…
23 yıl önceki katliamın yıldönümüne denk gelen bu açıklama, kaderin bir cilvesi mi acaba?
Bu soruyu bir kenara bırakıp, baştaki sorumuza dönecek olursak, Kozlu’dan Ermenek’e 23 yılda ne değişmiş?
Bu katliamların onlarca örneğini daha sıralayabiliriz aslında.
Hepsinin arasında olayların yerleri, gelişim ve oluş şekilleri dışında değişen hiçbir şey yok!
Ancak oldukça fazla benzerlik görebiliriz. Mesela parababaları ve onların bekçiliğini yapan her dönemin iktidarları tarafından “kaza” süsü verilmeye çalışılan “katliamlar” olmaları. Mesela, bize bu düzende insan hayatının zerrece değer taşımadığını göstermeleri. Ve mesela, hiç birinden ders alınmaması, hatta tam tersine, her facianın bir öncekine göre daha fazla sorumsuzluk, daha fazla kâr hırsı yüzünden olması gibi…
Bundan sonrası ne olur bilinmez, ancak parababaları düzeninde bu katliamların sonunun gelmeyeceği açık…