Kılıçdaroğlu’nu parlatma kurultayında “Risale-i Nur” okundu

PDF İzle & KaydetYazdır

15 Haziran 2017 tarihinde başlayan ve günlerce süren yürüyüşün ardından Maltepe’de miting ile son bulan “Adalet Yürüyüşü” ardından gerçekleşmesi planlanan Adalet Kurultayı, Çanakkale’de bu haftasonu gerçekleşti. Adalet Yürüyüşü sürecinin, Y-CHP’nin bilinçli olarak gerçekleştirdiği pasif muhalefetini gizleyen bir örtü olduğunu, daha önce belirtmiştik. 16 Nisan’da açık bir biçimde teşhir olan AKP’nin kanunsuzluğu karşısında referandum sonuçlarını aklayarak tepki toplayan Y-CHP, milletvekilleri Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine “hangi sihirli değnek dokundu ise” harekete geçti.

Tutuklanmaya tepkiden çok, soyut bir “Adalet” talebini içererek kitlelerin tepkisini dindirmeye çalışan yürüyüşün etkisi pek hissedilmedi. Yürüyüşün yankıları, bir deli yel gibi gelip geçti. Ancak Y-CHP’ye bir şekilde sempati duyan ve çalışma yürüten kitle, bu çalışmalarla bir süre daha Y-CHP’nin arabasına bağlandı.

Yine bu amaçla düzenlenen kurultay ise skandallarla konuşuluyor. Çanakkale Şehitliğinde gerçekleşen etkinlik sırasında alkol tükettiği iddia edilen parti üyelerinin ihracı konuşuldu uzun süre. CHP, gelişen tepkileri önlemek amacıyla alkol kullandığı iddia edilen 3 kişiyi partiden uzaklaştırsa da, azımsanmayacak sayıda partili ise bu hareketin AKP’ye karşı üyelerin savunulmaması sebebiyle bir teslimiyet olduğunu belirtmekteler.

Kurultaydaki bir başka tartışılan konu ise, CIA-Pentagon tarafından üretilen “Yeşil Kuşak” projesi doğrultusunda ortaya çıkan anlayışa Türkiye’de taraftar toplayan Said-i Nursi’nin safsataları ile dolu olan Risale-i Nur’dan alıntılar yapılması oldu. Nur tarikatına bağlı Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, Risale-i Nur’u anlattı. Görüntülerden anladığımız kadarıyla, oradaki dinleyiciler de bir masal anlatılıyormuş gibi, dinlemeye devam etti.

Neden Said-i Nursi’nin anlatılması, ona taraftar olunması doğru değildir? Konu hakkında HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un kendisi hakkında görüşleri ile durumu açıklayalım:

“…Demirtaş’ların, Kılıçdaroğullarının övgü düzdüğü, Beziüzzaman diyerek yücelttiği Said-i Nursi kimdir? Birkaç paragrafla da onu ortaya koyalım isterseniz.

Bizce bir din sapkını. Gerçek İslam’la, Kur’anla, Hz. Muhammed’le zerre ilgisi olmayan bir meczup, bir sapkın. Gösterelim.

Şimdi Said-i Nursi’nin iddiasına göre, yüz yıllar öncesinin din ulularıyla zaman tünelinden telekonferans yöntemi uygulayarak konuşuyor, irtibatta, bilgi alışverişinde bulunuyor ve onlardan emirler alıyor.

Hâlbuki böyle bir inanış İslamiyet’te yok. Ölmüş bir insan artık mahşer gününe kadar hiçbir şey duymaz, anlamaz ve dünyayla hiçbir ilgisi olmaz. Nitekim Rum suresi, aklımda kaldığına göre, 52’nci ayet:

“Siz ölülere sesinizi duyuramazsınız.”, der.

Ancak mahşer günü dört büyük melekten biri olan İsrafil tarafından Sûr üçüncü defa üfürüldüğünde insanlar mezarlarından kalkacaklar, o çürümüş bedenleri yeniden ete kemiğe kavuşacak ve ölmeden önceki halleriyle canlanacaklar. İslami inanış bunu söyler, yoldaşlar.”(Nurullah Ankut, 2 Temmuz 2015 Sivas Katliamı değerlendirmesi)

Sadece ölülerle bağlantı kurduğunu iddia etmekle yetinmez, kendisine vahiy geldiğini de belirtir.

“…kendisine [Said-i Nursi, Türkiye Direniyor] vahiy geldiği iddiasında bulunur. Oysa vahiy Hz. Muhammed’le birlikte İslam inanışına göre son bulmuştur. Başka hiç kimseye vahiy gelmez, peygamberlik verilmez. Hiç kimse İslam’ın dışında, İslam’ın ötesinde bir din oluşturamaz. Oluşturur ise bu sapkınlıktır.

Said-i Nursi diyor ki:

“Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali (Radıyallahüanhü) Risale-i Nur ile çok meşguldür.”

“Sikke-i Tasdik-i Gaybi”, sayfa 111. Yani Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eserinin 111’nci sayfası.

Yani Hz. Ali Risale-i Nur okumakla çok meşgulmüş. Düşünebiliyor musunuz, 1400 sene önce ölmüş Hz. Ali, Said-i Nursi’nin kitaplarını okuyor ve de çok da meşgul o kitapları okumakla. Kalbine böyle ihtar ediliyor. “Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi ki.” Ya!..”

Türkiye’deki çok sayıda insanın benimsediği İslam dinine bu kadar zıt olan birinin, çoğunluğu laik, yurtsever insanlarımıza anlatılmasındaki amaç, hiç kuşkusuz CIA-Pentagon İslamına yeni müritler bulmak ya da bu insanlarımızı tarafsızlaştırmaya, etkisizleştirmeye çalışmaktır. Yani “Nurcular da bizim gibi sadece adalet arıyor, onları da saflarımızda görmemizde bir sakınca yok” demektir.

Görünen o ki, Y-CHP Amerikancı muhalefet görevine tüm hızı ile devam ediyor. Yurtsever halkımıza da bu görevi boşa çıkarmak düşüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir