
Çaltı Dergisi, Sayı: 119 – 25 Temmuz 1965. Haki Kırgız (İşçi) takma adı ile kaleme alındı.
Buğdaya yüzde on zam konması üzerine bunu sevinçle karşılayan Gazeteler, öğünen politikacılar çıktı ortaya.
Hububat üreticisinin eline fazla paranın geçmesi “elbette güzel bir şey”. Ancak gerçeğin bir yanı da şudur. Türkiye’de iki sınıf “Hububat üreticisi” vardır. Biri nüfusumuzun yüzde seksenini tutan küçük üretmek köylümüzdür.
O çok defa biçtiği hububatla geçimini güç sağlar ve tefeci hacıağaya, bankaya borcunu, Devlete vergisini ödeyemez. En sonra ağadan hububat satın alır, yeniden borca gömülür. Asıl hububat satan sözde “üreticiler” Ağalar demek.
Ağaların devlet yolu ile zenginliğini yüzde on arttırıp, küçük köylüler üzerinde tefeci baskısını yüzde on arttırmak demektir. Zammın köydeki etkisi budur. Kolektif iş anlaşmaları, elbet Türkiye işçi sınıfının her tek kişi bütçesini yüzde on yükseltmiş olmaktan uzaktır.
Özel sermayenin işçiye bir yandan verdiği beş on kuruş zam, fakir halk geçiminin temeli olan ekmek ve ununun ardından zincirini kıracak enflasyonla şahlanmış her türlü eşya fiyatındaki pahalılaşma yüzünden verilmişten beter olacaktır. Zammın şehir halkı üzerindeki etkisi de budur. Bu iki ekonomi etkisinin sosyal ve siyasal sonuçları sonsuzca uzanır. Meclisin köşebaşlarını tutmuş olan büyük toprak sahipleri ile özel sermayecilerin sözcüleri Morisson firmasından gelme Demirellerle, TRT Osman beylere yapacakları seçim kampanyasında harcayacakları paracıkları, gene bu fakir milletin şehir ve köy çalışkanları ödemiş olacaklardır. Kodaman hacıağalarla yerli yabancı sermayeciler kendi partilerine sunacakları bahşişleri keselerinden ödemiş gibi egemenlik satacaklardır. Geçim ve borçlanma sıkıntısı altında başlarının derdine ve kodamanların artan baskısı altına düşecek çalışan fakir halk, çıkarcılara oy vermek zorunda kalacaklardır.