SSCB’de “Yaşasın Rus Ulusu” şeklinde halkı motive eden, mücadeleye inandıran ve çağıran propagandalar yapılıyordu ancak bugün Türkiye’de bir solcu “Türk ulusu” veya “Türk Halkı” dediği an vay hâline! Şoven olmakla hatta daha ileriye gidip faşist olmakla suçlanabilirsiniz.
Ancak bilinçli bir Marksist bunun şovenizm değil halkın güvenini kazanmak, halkı mücadeleye inandırmak ve çağırmak anlamlı yapılan konuşma, bildiri ve propaganda malzemesi olduğunu bilir…
Devrimler Kartalı Lenin, bu konuda kendinin de dahil olduğu Rus ulusu ile ilgili şöyle görüş belirtiyor.
“Ulusal gurur duygusu” bize, biz bilinçli Büyük-Rus proleterlerine yabancı bir duygu mudur? Elbette ki değildir! Biz, dilimizi ve yurdumuzu severiz; biz, yurdumuzun emekçi yığınlarını (yani yurdumuz nüfusunun onda-dokuzunu) demokratik ve sosyalist bilinç düzeyine yükseltmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çarın kasapları, soylular ve kapitalistler elinde, güzel yurdumuzun uğradığı hakaretleri, zulüm ve aşağılamaları görmek ve duymak bizim için çok acıdır. Rodiçev’i, dekabristleri ve 1870’lerin devrimcilerini kendi içinden yaratmış olan biz Büyük-Rusların, bu zulüm ve aşağılamalara (sayfa 125) karşı göstermiş olduğumuz direnişten ötürü gurur duyuyoruz. Büyük-Rus işçi sınıfının, 1905’te yığınların güçlü devrimci partisini yaratmış olmasından ötürü; Büyük-Rus köylülüğünün demokrasiyi benimsemeye başlamasından, papazların ve büyük toprak sahiplerinin boyunduruğunu kırma işine girişmesinden ötürü, gurur duyuyoruz.”
(…)
“Yüreklerimiz ulusal gurur duygusuyla doludur; işte bundan ötürüdür ki, (toprak sahibi soyluların, Macaristan’ın, Polonya’nın, İran ve Çin’in özgürlüğünü boğmak için köylüleri savaşa sürdükleri) kölece geçmişimizden özellikle nefret ederiz: aynı toprak sahiplerinin, kapitalistlerin de desteğiyle, Polonya ve Ukrayna’yı boğazlamak için, İran’da ve Çin’de demokratik hareketi ezmek için ve Büyük-Rus ulusal gururumuzun yüzkarası Romanovlar, Bobrinski ve Purişkeviçler çetesini güçlendirmek için, bizi savaşa sürdükleri zaman, bugünümüzden de nefret ederiz. Bir kimse köle doğdu diye suçlanamaz; ama özgürlük uğruna savaşımdan kaçmakla kalmayıp köleliğini haklı bulan ve onu öven bir köle (örneğin Polonya’nın ve Ukrayna’nın vb. gırtlaklanmasına Büyük-Rusların “yurt savunması” diyen bir kimse), haklı olarak, öfke, tiksinti ve nefret duyguları uyandıran bir aşağılık parazit, bayağının bayağısı bir köledir.” [1]
Faşist, öylesine basit ve kolay itham edilecek kavram değildir. Eğer faşizm gibi geniş bir kavramı her olguya yapıştırmaya çalışırsanız tıpkı yere sakızı tüküren kişinin yolda yürüyen birinin tükürülen sakızın üstüne bastıktan sonra ettiği haklı küfür gibi Marksistler tarafından haklı eleştiriye mâruz kalırsınız.
“Türk ulusu”, “Türk halkı”, “Kürt Ulusu” veya “Kürt halkı” gibi sözcükleri kullanmak bazı kendini bilmez Marksistlerce faşizm olarak adlandırılıyor. Bu bilinçsiz adlandırmadan başka bir şey değildir, faşizmi bilmemektir. Faşizm olgusundan uzak bir şekilde her olguya Faşizm yaftası, halk deyimiyle çamur atmak yanlıştır.
Dimitrov’un yaptığı faşizm tanımı aynen şöyledir:
“Faşizm, finans-kapitalin en gerici, en şoven ve en emperyalist unsurlarının açık terörcü diktatörlüğüdür. Faşizm, sınıflar üstü bir uygulama veya yönetim biçimi değildir. O, emperyalizm dönemde ortaya çıkan bir devlet biçimidir. Faşizm, insanlığın tüm değer ve kazanımlarının inkârı olarak kapitalizmin en barbarca ve en vahşi devlet biçimidir.” [2]
Dimitrov’un faşizm tanımı tüm komünistlerce kabül edilmiştir. Bu yüzden “Türk halkı”, “Kürt halkı” ve “Yüce x milleti” gibi sözler sarfedilmesi faşistlik değildir. Finans-Kapitalin en açık terörcü diktatörlüğü ile pazarlığa girişenler, onun çıkarlarına çalışanlar, ağızlarında kuş tutsalar, faşistin ta kendisidir.
Katkıda Bulunanlar
Adana Direniyor’dan Fatih
İstanbul Direniyor’dan Özgür
[1] V.I. Lenin – Büyük-Rus Ulusal Gururu Üzerine
[2] G. Dimitrov – Savaşa ve Faşizme Karşı Birleşik Cephe