Okullarda ne kadar güzel söylerler oysa; “İyi bir üniversite, iyi bir liseden geçer”. Ver elini yarış, ver elini rekabet. İş bulmak için üniversitede arkadaşlarını geçmen gerekir, onlarla muhabbet etmek yerine test çözmen gerekir, ailenin olmayan parasını, borçla tamamlayıp okutması gerekir.
Sonunda olan ise işsizlik. TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı’nın çalışmasına göre; her 4 işsizden biri üniversite mezunu, 774 bin üniversite mezunu işsiz. Yani bugün Türkiye’de bir büyükşehir belediyesi nüfusuna eşit sayıda insan “istatistiklere göre” ya işsiz, ya güvencesiz, ya da iş aramaktan umudunu kesmiş. 6 milyon 373 bin üniversite mezununun olduğu ülkemizde “diplomalı işsizlik oranı” %12.
Detaylarına baktığımız zaman daha kötü bir sonuç çıkıyor ortaya. Üniversite mezunları arasında işsizlik oranının en yüksek olduğu alan “gazetecilik ve enformasyon” alanı. Bugün sizlere daha fazla bilgi sunabilmek için bu bölümde okuyan insanlar, ya yıllarca parababalarının medya tekellerinde “hiç paraya” çalışıyor, ya da farklı mesleklere yönelmek zorunda kalıyor. Mezun olanların yüzde 29,1’i işsiz. İşsizlik oranında ikinci sırada ise “bilgisayar” bölümü (yüzde 16,6) bulunmakta ki birçok insanın bilgiye ulaşımını sağlamak amacıyla bölümü bitiren kişilerin çoğu ya güvencesiz işte çalışıyor, ya da serbest çalışma ile katmerli sömürüye katlanıyor. Üçüncü sırayı ise ‘sanat’ (yüzde 16,3) bölümlerinden mezun olanlar alıyor ki sanat eserlerine “ucube” denen ülkede bu sonuç pek de şaşırtıcı değil. Bu kişilerin de kaderi güvencesiz ve serbest çalışma sebepli sömürü olmakta.
İşsizlik, parababaları düzeninin en yakıcı sorunu olarak gün gibi ortada. O kadar ki, daha kalifiye bir eğitim alarak yetenekleri geliştirilmiş bir işgücü olması beklenen insanları bile, gerek yedek işgücü ordusu oluşturmak, gerekse daha fazla kâr elde etmek için harcayabiliyor. Bunu yaparken de, milyar lira ile ifade edilen eğitim sektörünü gittikçe daha fazla özel okullara kaydırarak verdiğini kat kat geri alıyor.
Nasıl sona erecektir bu dert? İnsanlar nasıl daha planlı bir şekilde öğretim görerek, tekniğin en üst seviyede olduğu o düzeyi yakalamak için memurluk edecektir? Bugün sorularımıza cevap hazır, uygulama ise bizi bekliyor.
“Bizi ellerimizden başka ne kurtarabilir ki” diye soralım tekrar…