Hepimizin bildiği gibi, modern dünyamızda finansal sermaye ve emperyalizm denince aklımıza ilk gelen devlet ABD’dir. Bunun sonrasında Avrupa Birliği, Çin ve Rusya gibi öteki belirli emperyalist ülkeler boy gösterirler.
Rusya ve Çin gibi, devletin kapitalist ilişkilerde baş rolü oynadığı ülkelerde bile, bu yatırım şirketleri devlet şirketlerinin halka açık hisselerden ve özel sektörden hisse satın alırlar. Bu şirketler farklı holdingler (ve onları kontrol eden aileler), bankalar, hatta devletler ile birlikte bir sermaye müttefiklikliği oluştururlar. Fakat tabii ki iş bu kadar basit değil, Rusya ve Çin gibi genç emperyalist güçleri AB/ABD blokundan ayıran çok önemli faktörler var. Kısaca bahsetmek gerekirse bu ülkelerde devlet sermayesi çok daha büyük bir rol oynar, bu iki ülkedeki en büyük bankalar, yatırım şirketleri ve sanayi şirketleri hep büyük oranda devlet sermayesinin denetimi altındadır. Bunun nedeni, daha öncesinden bu ülkelerin sosyalizmle inşa edilen ve bütün halka ait merkezi sermayedir. Bu ülkelerde kurulan proletarya diktatörlükleri, üretim araçlarını işçi sınıfının denetiminde merkezileştirmiştir, tabii sonradan bunun üzerine inşa edilen rejim yanlısı özel sermaye olsa bile, bu devlete kıyasla cılız kalmıştır. Bir nevi “çete kapitalizmi” olarak düşünebiliriz bu ilişkileri.
Bu farklılık politik anlamda da bize yansır, Çin ve Rusya AB/ABD blokuna karşı Orta Doğu, Afrika, Asya gibi yerlerde rekabet etmektedir. Buralarda birbirlerine karşı politikalar izlerken, kendi devlet sermayelerinin ve yandaş özel sermayelerinin çıkarı ve hammadde açlığı için mücadele verirken, AB/ABD ise dev yatırım şirketleri, onların ortakları holdinglerin vs. için çıkar ve ham madde savaşımı vermektedir.
AVRUPA’DAKİ AMERİKAN SERMAYESİ VE AB-ABD ÇIKAR BİRLİĞİ
Başlamadan önce şunu söylemek isterim ki, Avrupa’da AB içersinde yer almayan Britanya, İsviçre, İrlanda, Norveç, Rusya vs. gibi ülkelerdeki şirketler, AB dışı olduğundan değerlendirmeye alınmadı. NATO’nun (üyeleri çoğunlukla AB’den olmak üzere) dünya çapındaki etkisi ve emperyalist halk düşmanı aktiviteleridir. Leninist teorinin ışığı altında bu pratik aktiviteler incelendiğinde hepsinin altında çeşitli parababalarının çıkarlarının yattığı anlaşılır. Bu devletlerin her biri, birer burjuva devletidir ve adından da anlaşıldığı üzere çıkar ilkesini temel ilke olarak benimseyen bir sınıfı savunur.
NATO içerisindeki politik yakınlık haricinde, özellikle ABD ve AB’nin finansal yakınlığından da bahsetmek günümüzün emperyalizminin kavranması ve bu politik yakınlığın ekonomik temelinin anlaşılması bağlamında önemli bir husustur. Ne Avrupa ülkeleri ne de ABD daha sosyalizm evresine ulaşamadığı için Rusya ve Çin’de benzeri devlet sermayesi bu ülkelerde görülmez, tersine farklı dev özel şirketlerin rejimi bu bölgelerde hüküm sürmektedir. Tabii AB, bazı devlet şirketleri veya devletin sahip olduğu merkez bankaları ekonominin belirli ölçekte sabit (stabil) tutulması, devlet mekanizmasının daha etkili bir biçimde kullanılması, özel sermayeyi batmaktan kurtarmak gibi sebeplerden dolayı var olsa da aslan payını özel şirketlere aittir.
AMERİKAN YATIRIMCILAR VE AVRUPA BANKALARI ÜZERİNDEN SOMUT ÖRNEKLER
Bu ilişkiyi daha detaylıca kavrayabilmek için kısaca dev yatırımcı şirket veya kurumlarının sermayeye ilişkisinden bahsetmemiz gerekiyor. Bunu AB’nin en büyük bankaları üzerinden bir karşılaştırma yaparak, somut kanıtlarla inceleyeceğiz.
İlk bahsedeceğimiz şirket BlackRock New York merkezli şirket dünya çapındaki en büyük yatırım şirketidir ve toplam 8.7 trilyon dolar varlığa sahiptir. [1] Bu Rusya’nın sahip olduğu toplam zenginliğin yaklaşık 3 katı. [2] Şirket Avrupa’da BNP Paribas Société Générale, Banco Santander, ING Group, UniCredit, Intesa Sanpaolo ve Deutsche Bank gibi büyük bankalarda önemli miktarda (%3-7 oranında hissedarlık) sermaye bulundurmaktadır. [3]
Diğer büyük parababası şirket ise dünya çapındaki en büyük ikinci yatırım şirketi olan Vanguard Group Pensilvanya’da kurulan şirketin toplam varlığı 6.2 trilyon dolardır. [4] Vanguard Group yukarıdaki Avrupa’nın en büyük bankalarından %2-4 oranında hissedarlığa sahip.
Bunlar haricinde Capital Research and Management Company (Kaliforniya’da kurulmuş bir yatırım şirketi) Société Générale, UniCredit, Deutsche Bank gibi bankalarda %5-5.5 arası hissedarlığa sahiptir. Bu şirketin toplam varlığı yaklaşık 2.1 trilyon dolardır. [5]
Dodge & Cox (Kaliforniya merkezli bir yatırım şirketi) Société Générale, UniCredit, BNP Paribas ve Banco Santander bankalarında %2-5 arası hissedarlığa sahiptir. Şirketin varlığı yaklaşık 327 milyar dolar değerinde. [6] Diğer trilyon dolarlık şirketlere kıyasla küçük olsa da bankalarda önemli ölçüde büyük hisseler tutmaktadır.
AMERİKAN YATIRIMCILAR VE AVRUPA SANAYİ/YATIRIM ŞİRKETLERİ ÜZERİNDEN SOMUT ÖRNEKLER
Amerikan sermayesi kâr marşı peşinde koştururken petrol, sigorta, yatırım, iletişim, otomobil benzeri önemli gelir getiren sektörleri de tabii ki atlamaz. Bu inceleme AB’nin bazı büyük şirketleri üzerinden genel bir bakış açısı getirmeye yardımcı olacaktır.
BlackRock Siemens, Allianz, Total, AXA, Eni, Royal Dutch Shell, Deutsche Telekom, Volkswagen, BMW Daimler gibi AB’nin bazı büyük şirketlerinde %2-7 arası hissedarlığa sahiptir. [3]
Vanguard Group Siemens, Total, AXA, Eni, Royal Dutch Shell, Deutsche Telekom, Daimler, Airbus gibi şirketlerde %2-5 arası hissedarlığa sahiptir. [3]
Capital Research and Management Company Airbus şirketinde yaklaşık %11.5 oranında oldukça büyük bir yatırıma sahip. Ayrıca Total ve Royal Dutch Shell şirketlerinde %1-2 arası hissedarlığa sahip. [3]
Harris Associates (Şikago merkezli bir yatırım şirketli) Exor, Daimler, BMW gibi şirketlerde %2-3 arası hissedarlığa sahip. (simply wall street) Şirketin toplam varlığı yaklaşık 104 milyar dolardır [7].
AMERİKA’NIN GENEL DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM İSTATİSTİKLERİ
Doğrudan yabancı yatırım aslında bu Amerikan parababalarının ne kadar büyüdüğünü bize anlatmanın en açık yoludur. Doğrudan sermaye ihracnı ve ithalini gösterir, finansal etkinliği kavramamızda bize yardımcı olur.
Tablo 1, Direct Investment by Country and Industry
Yukarda Amerikan Devleti tarafından yayınlanan resmi rakamlar verilmiştir. Verilen bölge veya ülkeler sırasıyla Avrupa, Asya ve Pasifik, Kanada, Latin Amerika, Orta Doğu, Afrika Açıkça görülebileceği gibi ABD’den AB’ye ihraç edilen sermaye yaklaşık 2.3 trilyon (Britanya 850 milyar dolar, İsviçre 250 milyar dolar, İrlanda 205 milyar dolar çıkarılmalı çünkü bölge olarak Avrupa’da olsalar da AB üyesi olmayan ülkeler [8]) , AB’den ABD’ye ihraç edilen sermaye ise yaklaşık 1.8 trilyon dolardır (Britanya 505 milyar dolar, İsviçre 300 milyar dolar, İrlanda 205 milyar dolar çıkarılmalı çünkü bölge olarak Avrupa’da olsalar da AB üyesi olmayan ülkeler [8]). AB-ABD arası finansal ilişkilerin yoğunluğu diğer bölgelere kıyasla yoğunluğu buradan da açıkça görülebilir.
Kaynakça:
[1] BlackRock now has a whopping $8.7 trillion in assets
[2] List of countries by total wealth, Wikipedia
[3] Simply Wall, bütün hissedarlık rakamlarında bu kaynak kullanıldı.
[4] Fast facts about Vanguard
[5] Capital Research and Magament Company, Qualification and Business Practices
[6] Dodge & Cox, Wikipedia
[7] Who We Are, Harris Associates
[8] Statista
Global investment flows flat in 2019, moderate increase expected in 2020
US Department of State