Hikmet Kıvılcımlı – İşçi Sınıfı Partisine Giriş

PDF İzle & KaydetYazdır

Bu makale, Nisan 1971’de Tarihsel Maddecilik Yayınları tarafından “İşçi Sınıfı Partisi Nedir: Vatan Partisi Tüzüğü ve Programı” başlığı ile yayınlanan, Vatan Partisi Tüzük ve Programı ikinci baskısının önsözü olan makaledir.

Vatan Partisi Tüzük ve Programı’nın ikinci baskısı yapılıyor. Niçin? Bunun bir çok anlamları var.

1 – CHP TEKPARTİ DİKTATÖRLÜĞÜ

Vatan Partisi hangi dönemde doğdu?

Tekparti CHP ortasından çatlamıştı. Türkiye’nin yüzdeyüz yerli malı olan Antika ve Modern Parababaları kendilerini yeterince palazlanmış buldukları için, artık CHP “Vesayetinden” (sağdıçlığından) kurtulmak istemişlerdi. Tekparti’nin “Ebedî Şef”i Atatürk, altın yaldızlı bir çerçeve içinde “İsâ Ruhullah” gibi duvara asılabilirdi. O çerçevenin içinden fırlayıp CHP’nin başına geçemezdi. Fizikçe (bedence) ölmüştü. Ruhça mumyalaştırılıp, Anıt – Kabir Ehramı içinde ebediyen, susturulabilirdi.

CHP’nin “Değişmez Şef”i İsmet İnönü Paşa’nın da: “değişmez”liği sözle kaldırılmıştı. Ama, Devletçi Kapıkulu gönüllüler kalabalığı ile kadrolaşmış, çerçevelenmiş CHP ayakta kaldıkça, onun için her istenilen manevra kolay olmuyordu. Ayrıca CHP’nin 20 yıllık “Demokratik Zortlamaları” ve “Devrim Zorlamaları” onu halk yığınları içinde tutundurulur olmaktan çıkarmıştı.

En iyi dileklerle uygulanan “İlköğretim Seferberliği” bile: Okul masrafına katılmak için tek ineğini satmayan dul kadını jandarma sopası altında falakaya yatırmak sonucunu vermişti. Hele toprak ürünlerini gözetleyip ele geçirmek için girişilen “Subaşı” ağaları, uygulanamasa bile, halkı dehşetlere boğmak için Parababaları eline verilmiş en büyük CHP düşmanlığı silâhı idi.

2 – DP ÇOKPARTİ “DEMOKRASİSİ”

Böylesine zıpkınlarla kanatılmış Halk yığınlarına: “Kaç ben kurtarayım!” diyen Parababalarının “Demokrat Parti”si, bezgin insanlarımızca gökten inmiş “Demirkır At” gibi kucak açılarak karşılandı. Modern Parababalarımızın (Finans – Kapitalin) elebaşısı C. Bayar Cumhurbaşkanı, Antika Parababalarımızın (Tefeci – Bezirgânlığın) tipik “batakçı çiftlik ağası” A. Menderes Başbakan oldu. Bu iki en gerici sınıf demagogları İktidara gelmek için herşeyi “mübah” bildiler. Hatta zamanın – en ilerici görünen Sosyalistleri ile bile perde ardından “işbirliği” yapma hünerlerini gösterdiler. Öylesine ki, en köktenci Sosyalist Parti Genel Sekreterleri :

– “Artık geçti! Bir daha, ne hadlerine? Kılımıza dokunamazlar!” mâcununu, Hasan Sabbâh’ın haşişli iksiri gibi bol bol yutuyor ve “müritlere” yutturuyorlardı.

Bu sarhoşluğun ayılışı yaman oldu. Cumhuriyet Tarihinde; her türlü “Sünuf’ü Devlet” sağdıçlığından yakayı kurtaran Antika ve Modern Parababalarımız, tereyağdan kıl çekercesine kolayca iktidara çıkar çıkmaz şaşkına döndüler. CHP tepesindeki “Devlet Sınıfları”nın sağdıçlığı yerine, Uluslararası Parababalığının (Enternasyonal Finans – Kapitalin) yüzde yüz “vesayeti” (uyduluğu) altına girmedikçe ayakta duramıyacaklarını anladılar. O zaman, Parababalığının kutsal mihrabında bir “Günah Tekesi” bulup kesmek gerekti. En uygunu kim olabilirdi? İktidarın o denli çürük armut gibi ağızlarına düşebileceğini rüyalarında görmedikleri, ilk Çiftparti, Çokparti ve “Demirkırat” balayı günlerinde flört yaptıkları Sosyalistlerden iyi kurban bulunamazdı.

3 – SOSYALİST SÜREK AVI

Yerli Parababalarımızın Demirkırat iktidarı, hem yeni efendileri yabancı Parababalarına ne kertede sâdık kul olduklarını saptamak için, hem eski düşmanları kandırılmış Halk yığınlarına ve özellikle Türkiye İşçi Sınıfına gözdağı vermek için, geniş bir sosyalist sürekavına çıktılar. Uzun ve inceden inceye gizli hazırlıklardan ve provokasyonlardan sonra ansızın gece baskınları yaptılar. Kanunlara dayanan: (Doktor Şefik Hüsnü adına bağlı) Emekçi Sosyalist ve (Avukat Esad Âdil adına bağlı) Türkiye Sosyalist Partileri ile ne kadar kurulu bağımsız İşçi Sendikaları varsa, hepsi çoktan kapatılmıştı. Şimdi Sosyalizmin son kılıç artıkları yakalanıp Kanunsuzluk suçu ile zindana atıldı.

Böylece yerli yabancı Parababaları, Türkiye’de Sosyalizmin son erine dek “kökünü kazımış” olmakla övünüyor ve keyifle el sıkıyorlardı. Avukat Orhan Arsal adına bağlı olan küçücük bir siyasî örgüt, adını “Demokrat İşçi Partisi” yerine “İşçi Partisi”ne çevirmekten ve kızılan “Sarı Sendikalar”daki militanlarını Polis baskısına karşı protesto makamında istifa ettirmekten daha etkin iş yapamaz durumda kalmıştı. Kimi sabahlara dek süren bitmez tükenmez demeçli tartışmalar ve çekişmeler, İşçi Partisi Genel Başkanını, bıkkınlıktan çekilmek için “Mühürü teslim edecek adam bulamaz” kötümserliğe düşürmüştü.

4 – VATAN PARTİSİ BAYRAĞI

İşte, Vatan Partisi o panik karanlıkları içinde her ne olursa olsun İşçi Sınıfı hak ve varlığının, yaşama savaşının bayrağını yere düşürtmemek için kurulmuştu. Daha kurulduğu gün, bunca yıl sosyalizm savaşçılığında öldürülmüş kimselerin teröre (zılgıda) meydan okuma gibi gelen bu cüretleri iki satırlık ihbar biçiminde İçişleri Bakanlığına duyurulmuştu. O “ihbar” dışında bütün “Hür Basın”ı ölüm susuşu kaplamıştı. İçişleri Bakanlığı da bütün açık ve gizli provokasyon servisleriyle Adliye Avadanlığını Vatan Partisi üzerinde sıkı sıkıya odaklaştırmıştı.

Vatan Partisi savaşı: Şu veya bu iç nedenlerle açılmış gedikten hür boşalış değil, bütün tıkanık bentlerin üstünden atılış oldu. Parababalarının geçici hoşgörü sosyetesinden yararlanmadığı için, en nankör “Susuş Kumkuması” sağı solu kaplamıştı. Ömrü hep zılgıt ve susuş kumkuması ortamında geçenler için “İşçi sınıfı cephesinde yeni bir şey” yok idi. Görev var idi. Görev: 35 yıllık deneyler açısından, Türkiye’de 1954 yılının, diyelim, 27 Mayıs gecesi İşçi Sınıfı İktidara gelse, 28 Mayıs sabahı, Türk Milletine hangi tekliflerle nasıl bir uygulama sunacağını çok kısa ve çok açık anlaşilır dille belirtmekti. Bu plânda 35 yıllık deneylerin Bilimci Sosyalizm düşünce ve davranış prensiplerine dayandığı kimsece tartışılamazdı ve tartışıldığını da bilmiyoruz.

5 – “SOSYALİZM” KAKACILARI

Kimi yobazcıklar “Vatan” sözcüğü ile şok geçirmişler. Uğradıkları şokun siyasî “erken bunaklık”larına bir ilâç (şok terapi) olmasını dilemekle yetindik. Kimi “Sosyalizm” esnafı, 30 – 40 sayfayı geçmiyen Tüzük – Programda “Sosyalizm” sözcüğünün bir kez bile geçmediğine yakındılar. Vatan Partisi’nin Yenicâmi seyyar satıcıları tablalarında satılır halis muhlis “Avrupa Malı” ithalât incikboncuğu için sergileme dükkânı olmadığını kavramayanlara ne söylenebilirdi?

“Eleştiri” lâfı o zaman icat edilmemişti. Fâre deliği mızıldanmaları arasında komiklik yarışını hangisi kazandı? Araştırmadık. Program dediğinin: Madde 1, Madde 2, Madde 3, 4, 5 ve ilh. olarak baştan sona dek birbirini kovalıyan sıra numaraları ile yazılabileceğini, Vatan Partisi Programı’nın ise öyle rakamlanmadığı için “dünyada görülmedik” bir “acayiplik” ile insanı dehşete düşürdüğünü, “böyle programın olamıyacağını” söyliyenlere bile rastladık. İşçi Sınıfı Partisinin “Numara yapmak” olmadıgını anlatmakla uğraşmadık. Ve bütün sıçanları kakalarıyla başbaşa bıraktık.

6 – V.P. NİN ÖNGÖRDÜĞÜ “BİR GECE”

Şimdi o kakaların meraklıları ve karasevdalıları türedi. İstedikleri kadarını koklayıp yalıya dursunlar. Sıçanların mide ve beyin sağlığını biz düşünecek değiliz. Vatan Partisi’nin doğuşundan 6 yıl sonra, bir 27 Mayıs gecesi iktidara gelenler, 28 Mayıs sabahı ne yapacaklarını bilemediler. Üniversite müzesinin Avrupa ithalât malı eczahanesinden Farmasötik (ilâçcil) iktidar reçeteleri istediler. Farmasonik “Adem’i İktidar” haplarından başka bir şey bulamadılar. O yaldızlı hapları yuta, yuttura, Antika ve Modern Parababalarına daha büyük vurgun mutlulukları sağlamış duruma düştüler.

Neden? Çünkü “Türkiye İşçi Sınıfının Sosyal Varlığı” 25 yıl önce yazıldığı halde, gözlerine çarpmamıştı. “Köy”lerinin ötesini göremiyorlardı. İşçi Sınıfı Partisinin Minima Programı olan Vatan Partisi Programını ise, en çok “Keskin Solcular” hasıraltı etmek uğruna ellerinden geleni yapıyorlardı. Parababaları ile Keskin Solcuların bu değme “işbirlikçiliği” hangi “sosyalizm” sebzelerini buram buram püskürttü? Hiç değilse 1971 yılı başında, hepsi en kör göze batarca ortaya çıktı.

Yalnız bir şey unutuluyor. Bir gece İşçi Sınıfı iktidara gelse, ertesi sabah Türk Milletine hemen sunabileceği uygulama olarak Vatan Partisi’nin Tüzük ve Programı her zamankinden daha kaçınılmaz aktüelliğini (günün konusu oluşunu) koruyor. Hiç değilse 27 Mayıs’tanberi ardarda birbirini kovalıyan olaylar öyle bir Tüzük ve Program‘ın Türkiye için peynir – ekmek kadar gerekli olduğunu suyun yüzüne çıkardı. O ilk biçimi ile Vatan Partisi Tüzüğü ve Programı, bugün de iş yapmak isteyen için hiç kafa çatlatmıyan ve işi karıştırmıyan pratik direktifli plân özetidir.

7 – TÜZÜK ŞEMASI

Tüzük 7 sayfa içinde her biri 4 er bentlik 13 maddeye sığdırılmıştır. Bu 7 sayfadan 1 sayfası Programın özetini sentezleştiren 2. AMAÇ (Gaye) maddesidir. İkinci sayfası, 4’er bağlantılı 4 madde ile Parti ÜYE‘liğinin ana çizgilerini göze batırır. Bu üç sayfa, her militanın bir günde ezberliyeceği ve bir daha unutamayacağı denli kısa, açık, kesin ÖRGÜT ANA – PRENSİPLERİ‘ni derler.

Bu ana – Prensipleri kavrayan ve zekice uygulayabilen her İşçi – Köylü yurttaş, gözüne hiç bir İşveren ve Aydın gevezeliğinin kül atamıyacağı yalın kılınç Partili olabilir. Geri kalan 9 – 10 Tüzük Maddesi : İşveren kural ve formalitelerinin (biçimlemelerinin) kör kuyusu içinde çarpılmadan yönelişi sağlamakla kalır. O yönelişte hiç bir işsiz avukatın, İşçilerle Köylüleri bunaltacak Hukuk Kırkanbarı‘na çanak tutulmaz. Canlı Parti ORGAN‘larının düşünce ve davranış girişimlerine kıyasıya dinamizm sağlanır.

Tüzük budur.

8 – PROGRAM ŞEMASI

Pragram‘a gelince, o, aydın ukalâlığını daha az kahrından öldürücü değildir. Doğrusu, Vatan Partisi Tüzük ve Programını: ya dükkâncı “Susuş Kumkuması” içinde “yoketmek”, yahut “Bilgincil” kuyruk kıvırtmalarıyla “kemirmek” içgüdülerinin içyüzü, hep o “aydın ukalâlığını kahrından öldürücü” basitlikte ve somlukta oluşa gelir dayanır.

Ne demek yâni? Öyle önüne gelen çarıklı köylü, yahut yamalı işçi bir bakışta Tüzüğü de, Programı da anlasın… Hele, Allah koruya. Kimseye sormadan kendi başına uygulamaya kalkışsın… Uzmanlık öldü mü? Aydınlık gömüldü mü? Yok. Bu basbayağı bir “Kıyamet alâmeti…” Koskoca Siyaset Partisinde de söz ve iş bu denli “ayağa düşürülür” mü ya?

Bütün Büyük Parababalarının veya Küçük Burjuvaların ve de İrili ufaklı “Sosyalist” beğciklerin Vatan Partisi Tüzük ve Programı önünde Aşağılık Komplekslerini skandal, rezalet kertesine çıkarışlarını anlıyoruz. Bindikleri her dalı kestikçe tepetaklak tekerlenip düştüklerini bile ayırdedemiyecek beyinsiz işgüzarlıklarından küçüle kütleşe çamura dek cüceleşmelerini anlıyoruz.

Vatan Partisi Tüzüğü ve Programı onları nasıl kurtarsın? Onların batağına mandalar güç girer. V. P. Tüzük ve Programı ise: “Başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere câhil, âlim, köylü, şehirli.. Bütün değer yaratan iyi dilekli yurttaşlar” için çabaları derleme ve geliştirme manivelâsi‘dır. (Gerçekten Demokratik Kurtuluş mu isteniyor? Şehirde ve Köyde : İşsizliği ve Derebeği kalıntılarını kaldırmak birinci iş, baskıcı ve Pahalı kâğıtçıl (bürokratik) ve askercil (militarist) devleti Ucuz – Hür (özgür) Devlet kılmak ikinci iştir. Programın ana işleyişi bu prensiplerden yola çıkar. Onun için 2 som bölüme ayrılır:

1- HÜRRİYET (Özgürlük),
2 – İKTİSADİYAT (Ekonomi)..

Her bölüm ve altbölüm için önce kısa bir Gerekçe konulur. Sonra o Gerekçe açısından Partinin en az yapabilecekleri birbirine organik bağlarıyla bağlı olarak açıklanır.

9 – ÖZGÜRLÜK (HÜRRİYET) ÖZETİ

“Özgürlük” (HÜRRİYET) bir küçükburjuva mistisizmi değildir. Halka İnanç ve Züğürde bolluk anlamını taşır. Anayasa’nın 6 ilkesini Halk eliyle uygular. Hâlâ 1919 modeli “Bağımsızlık” tekerlemesiyle Mustafa Kemal’in gerisine düşmez. “Hürriyet” içinde, yalnız dışa karşı İstiklâl (Bağımsızlık) yoktur. Asıl içeride Özgürlük olmazsa, yabancı Parababalarına karşı “bağımsızlık” çalımlarının temelsiz palyaçoluk olduğu belirtilir. Güçlülük ve Mutluluk ötesinde “Özgürlük” palavrasının, Parababaları oyununda satılmış Küçükburjuva “Cazgırlık”ından başka bir şey olmadığı açıklanır.

Bu açık, keskin anlayış ışığında: Özgürlüğün Hedefi (fakirliği giderme), Ruhu (oy davarlığını kaldırma), İnsanı (tepeden tırnağa örgütlenme), Müeyyidesi (Halkın adaleti), Beşiği (Halkın kültürü), Kontrolu (Prensip basın – yayın), Uygulaması (Sağlıklı hoşgörürlük), Gücü (Halkın ordusu), Sembolü (Vicdana karışmayış), Dünyası (Ağır Sanayi pusulası), Rakamı (namuslu sosyal İstatistik) teker teker elle tutulur, en ufak ikiyüzlülüğe pay vermez som teklifler biçiminde 8 sayfaya sığdırılır.

10 – EKONOMİ (İKTİSADİYAT) ÖZETİ

21 sayfa (Tüzük ve Program’ın yarıdan fazlası, Programın 3’te 2’si) EKONOMİ (İktisadiyat) temeline ayrılmıştır. Orada “Sosyalizm”, kalemefendisinin Madde “numaraları” yapılmaz. İŞSİZLİK tezi ile PAHALILIK antitezinde (4 sayfa) şu 3 can alacak konu birbirini bütünleyerek sentezleştirilir: 1- SANAYİLEŞME (5 sayfa); 2 – İŞÇİ Problemi (4 sayfa) ; 3 – KÖYLÜ Problemi (8 sayfa) …

“Bilgin” pozuna bayılan bir CİA’cı Cici Sosyalizm kılkuyrukluğu (Proleter (!) Aydınlık) V.P. Programını sözde “Eleştirirken” bilmiyeni aldatmak için, Köylülüğe pek az yer verildiği yalanını utanmadan kıvırtmıştı. Yayınlıyoruz. KÖYLÜLÜK: Programda İşçi Probleminin 2 katı yer tutmuştur. Ancak bu yer, elbet İşsizlik – Pahalılık – Sanayileşme – İşçi problemleriyle içli dışlı ve eşit ölçüde konulmuştur. Sahtekârlıklarından kızarırlar mı dersiniz Oligarşi veletleri?

V. P. Programının EKONOMİ bölümü, öylesine özettir ki, burada onun ayrıca özetini vermek güç olur.

İŞSİZLİK’e, ülke çapında Kutsal Savaş açılır. İşsiz’e: Ses – İmdat – Tazminat – İş sağlanır. PAHALILIK, Toplumun: Gelir – Fiyat – İrat – Devlet gibi her katında, işçi ve memurdan evkadınına dek, çoluk çocuk bütün yurttaşların örgütlenmiş girişim ve denetimi altında hemen ve kesin çözüme bağlanir.

SANAYİLEŞME : Pahalılığı, İşsizliği ve Batakçılığı 4 yılda yokedici Kutsal Kurtuluş Savaşı‘dır. Yerli – Yabancı ayıklanmış Sermaye, Bilinçli Dış ve İç Ticaret, Üretmen memurlu Ucuz Devlet, halk örgütlerinin emrinde millileştirilmiş plânlı Büyük Sanayi tek kurtuluş yoludur.

11 – İŞÇİ – KÖYLÜ ÖZETİ

İŞÇİ sınıfımız, nüfusumuzun 20 katı çabuklukla büyüyor. Millî değeri verim‘lendiren, makine‘leşmeyi yaratan canlılık onun direnişinden geliyor. Böyle bir sosyal güç : (Sendikalar + İşçi Mümessillikleri Birlikleri + İşçi Müfettişlikleri + Yıllık Büyük İşçi Kongreleri) ile yalnız: (İşçi Sigortaları + Kollektif İş Andlaşmaları + İşsizlik Sigortası + İş Kanunu) üzerinde değil, bütünüyle: (Ekonomi + Politika + Kanunlar + Uluslararası Mevzuat) üzerinde de gerçekten söz ve girişim sahibi olmalı, (Haftada 5 gün en, çok 40 saat iş + Oynak merdivenli 2 kat ve gece tazminatlı gündelik + Kısıtsız Grev + en modern Sağlık – Analık – Çocukluk şartları) ve ilh. sağlamalıdır.

KÖYLÜLÜK : 20 kat verimli olabilir. 1000 traktörle yalnız Ziraat Kombinaları : tüm Büyük ve Orta arazi sahipleri kadar buğday üretti ve Tarım alanının 10 da 1 ine yardım etti. Yeter ki Parababaları köyü kuduzca dalamasın. Köylünün ve dolayısı ile Türkiye’nin Kurtuluşu için, en azından 10 maddelik DEMOKRASİ, 5 maddelik ÖRGÜT, 7 maddelik TOPRAK, 7 maddelik TEKNİK gerekler köye girmeli ve gelişmelidir. Yoksa, sağlı sollu “Toprak Reformu” tekerlemesi, adam aldatmaktan başka hiç bir işe yaramaz.

V. P. Programının Köylü Problemine sunduğu 30 maddelik som çözümler 3 er ayrımlı 3 bölümde derlenebilir : 1 – Demokrasi, 2 – Toprak, 3 – Örgüt…

12 – KÖYE DEMOKRASİ ÖZETİ

I – DEMOKRASİ bölümü birbiriyle kenetlenmiş. 3 ayrımda toplanabilir.

A) Ekonomik Demokrasi :
        1- Tefeciyi kaldıran Kredi sistemi.
        2- Bezirgânı kaldıran Fiyat sistemi.
        3- Borçları kaldıran Yardım sistemi.

B) Yönetimcil Demokrasi :
        1- Jandarma dayağı kalkmalı.
        2- Memur rüşveti kalkmalı.
        3- Müdür müdahaleleri kalkmalı.

C) Teknik Demokrasi :
        1- Karakol : Köy heyetinin emrine girmeli.
        2 – Elektrik, Telefon ve PTT : Köyleri ve şehirleri geceli gündüzlü bağlamalı.
        3 –Okul : (İşçi + Köylü + Öğretmen) örgütleri emrinde işlemeli.
         Demokrasi‘nin bu en ilk 3 prensibi yüzde yüz gelişmedikçe Toprak havada kalır.

13 – KÖYLÜYE TOPRAK ÖZETİ

II – TOPRAK bölümü birbiriyle kenetlenmiş 3 ayrımda toplanabilir.

A) Toprak Üleştirimi:
        1- Devletten : Engeç 6 ayda 50 şer dönüm (7 milyon ton ürün).
        2 – Özelden : En geç 1 yılda 25 er dönüm (10 milyon ton ürün).
        3 – Gaspedilmiş (Mirî – Vakıf – Metrûke – Mevat) yerler.

B) Toprak Tekniği :
        1- Makine – Enerji : Parababalarından ekinci tekeline.
        2 – Toprak – Hayvan – Bitki : Üniversite – Enstitü – İstasyon bilimi tekeline.
        3 – Tarımcıl Endüstri : Üretim seferberliği plânı tekelinde.

C) Toprak Düzeni :
        1- Sınır – Su : Çizileri 500 yıllık kadastro‘ya bırakılmaz.
        2 -Otlak – Baltalık : Her köye kardeşçe ayarlanır.
        3 – Orman (1/4 köy) : Cumhurbaşkanından erine dek seferberlikle yetiştirilir.

Toprak probleminin bu en ilk 3 prensibi yüzde yüz uygulanmadıkça Demokrasi havada kalır. Ama, gerek Demokrasi, gerek Toprak problemlerini kim uygulayacak? “Partilerüstü Palavramantarizm” mi? Öylesi, ölü gözünden yaş ummaktan çok daha korkunç bir alay olur halkımızla. Herkesten önce her şey: Örgütlü Üretmen ve Üretimci Örgüt tekeliyle gerçekleşebilir.

14 – KÖYDE DEMOKRASİ – TOPRAK ÖRGÜTÜ

III – ÖRGÜT bölümü birbiriyle kenetlenmiş 3 ayrımda toplanabilir.

A) Sınıf Örgütleri :
        1- Tarım İşçileri Sendikaları ve Birlikleri.
        2 – Topraksız – Züğürt Köylü Örgüt ve Birlikleri.
        3 – Üretim – Kredi – Tüketim (çalışan köylü) Kooperatifleri ve ülke ölçüsünde Birlikleri.

Köy ekonomi politikasında Toprağa da, Tekniğe de, Düzene de ve Ekonomik, Yönetimcil, Teknik Demokrasi‘ye de birinci kertede bu örgütlü köy insanları, başbaşa verdikleri örgütlü işçi sınıfı ile kaynaşarak sahip çıkacaktırlar. Bu örgütlü İşçilerle Köylülerin emrinde, köyle şehir arasındaki uçurumu kapatacak öteki örgütlü insanlarımız büyük rol oynıyacaklardır.

B) Ekip Örgütleri :
        1 – Tarım Uzmanları bindirilmiş ekipleri.
        2 – Sağlık ve Kültür bindirilmiş ekipleri.
        3 – Bindirilmiş Mahkemeler

Bilimi, Tekniği, Kültürü, Sağlığı, Uygarlığı ve Sosyal Adaleti örgütlü çalışan Köylünün ayağına götüreceklerdir.

C) Siyaset Örgütlemeleri :
        1- Geri çağrılabilir köy sağdıcı Mepuslar.
        2 – Yüksek, Orta Öğretimli Öğrenci gönüllü erleri.
        3 -Gittikçe makineleşen Ordu gönüllü güçleri.

15 – OL HİKAYET

İşçi Sınıfı Partisi (Vatan Partisi) 1954 ten 1957 seçimleri sonuna dek Modern (Finans – Kapital) ve Antika (Tefeci – Bezirgân) Parababalarının en aşağılık Bizantizm artığı ile karışık Derebeğice Faşizmine karşı dövüştü. Adım başında provokasyonlar, tuzaklar, baskılar, saldırılar, polis baskınları, Gangster Sendikacı komploları, köylü girişimlerine jandarma karakol işkenceleri ardı arası kesilmeksizin amansızca birbirini kovaladı.

Bir avuç insanın göğüslerindeki inanç‘tan ve beyinlerindeki bilinç‘ten başka hiç kimsenin yardımı beklenmiyordu. Ödleklerin, provokatörlerle işbirliği yapan sık sık tepici panikleri normal karşılandı. Talebe Cemiyetlerinin Parti tabelâsında “Orak – Çekiç” keşfeden ihbarları, Siyasî Polisin bile bile “Öküzün altında buzağı arayışları”, Sayın Savcıların polis direktiflerine pâye verişleri, Tarafsız hâkimlerin bir suç olmasa tahkikat açılmazdı yollu dâva açışları olağan şeylerdi.

Sonunda oyunu bozan gene İktidar oldu. Parti’nin Seçim Kampanyasında gördüğü inanılmaz ilgi, Parababalarının “Sayım suyum yok” demelerine yol açtı. Kamyonlarla istenilen sandığa hâkim ilâmı alarak “oy atmıya” koşturulan bindirilmiş DP’li işsiz oy davarları, kırık şişe, taş, sopa, küfür yağdırmalarıyla kaldılar. Menderes’in son umudu, Seçimi kazanir kazanmaz Ankara’ya gelen Amerikan Dışişleri Bakanına bir siyasî kurban kesip, dolar dilenmekti. Bütün “Hür Basın”ın birinci sayfalarını, Dulles’ın yakışıklı boy resmi ile yanyana Gizli Komünist Partisinden yakalananların eşkiya kılıklı fotoğrafları dolduruyordu.

“Vatan Haini Komünistler” Demir Perde gerisinden “Para” alırken suçüstü elense edilmişlerdir! “Vatansever İktidar”, Amerika’dan “Para” alamadığı için, üzüntüsünden Vatan Partilileri Harbiye zindan hücrelerinde aralıksız 1 yıl gündüz ışığı göstermemecesine her türlü insan haklarından yoksul, her işkenceye her an uğratılarak ölüme bıraktı. 2 yıl sonra Vatan Partililer iktidarın en güvendiği Ağır ceza’da beraet ettiler. Yalnız çoğunun lekesiz dişleri, sertçe ekmek kabuğunu ısırırken peynir gibi çatırdayıp dökülü dökülü verdi. “Dişli” İktidar tekme tokat Yassıada’ya gönderildi. 27- Mayis, Türkiye’de de bir Sosyalist Partisi kurulmasını gerekli buldu. Ve Bayar affedildi. Kimi “Sosyalist”ler hâlâ Vatan Partisini affedemediler.

“İşte bu kadardır ol hikâyet.”

1.4.1971
Hikmet Kıvılcımlı

,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir