3 Mart 1924… 93 yıl önce bugün yürürlüğe giren kanunlar ile birlikte Türkiye’de din bezirganlarının devlet eliyle beslenmesi sona erdi ve 4 ay önce ilan edilen cumhuriyet, vücuda büründü.
Bu tarihte yürürlüğe giren yasalar arasında Öğretim Birliği Yasası, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine yönelik yasalar ve önlemler, Genelkurmay’ın hükümetten ayrılarak bağımsız bir kurum haline dönmesi, Türkiye’de feodal düzenin izinin tozunun silinmesine yönelik isteğin bir parçasıydı. Bu adımların ardından yenileri gelecek ve eksik de olsa laikliğin tesisi adına önemli adımların temeli olacaktı 3 Mart’ta çıkan devrim kanunları.
Ekmek kadar, su kadar önemli olan laiklik, Türkiye toprakları ile buluşuyordu. 93 yılın ardından, bugün devrimci laikliğin ihtiyacı bir defa daha iliklere kadar hissedilmekte. Uluslararası ve yerli parababaları ekibinin (AB-D emperyalizminin) iktidarlarını korumak adına beslediği din bezirganları takımlarının 15 Temmuz hesaplaşması sonrasında, din alıp satma ve çocukları din ile kandırma çalışmaları da hız kazandı.
Bazı hükümet yandaşları, tüm okulların İmam-Hatip okuluna çevrilmesi söyleminde bulunarak, hem nabız yokluyor, hem de gündem değiştiriyorlar. Bu sırada ülkenin parçalanması anlamına gelen BOP projesi, durmak bilmeksizin sürmeye devam ediyor. Bu doğrultuda Genelkurmay Başkanlığı, tekrardan hükümetin parçası haline getirildi ve ABD’nin istediği şekilde kuvvet komutanlıkları hükümetin emrine verildi.
MEB tarafından çeşitli okullarda 15 Temmuz hesaplaşması ile ilgili olarak, iktidar propagandası işlevi gören yayınlar dağıtılıyor, etkinlikler gerçekleştiriliyor, disiplin korkutması ile birlikte öğrenciler etkinliklere katılmaya zorlanıyor. Geçtiğimiz yıl 80 okul tarafından yayınlanan bildirilerin intikamı, bu sene alınmaya çalışılıyor ancak gençlikteki tepkilerin önüne geçilemiyor.
Osmanlı ailesinden olan bilgisiz, basiretsiz kişiler sürekli televizyonlara çıkartılarak boş yere gündem işgal ediyor. Osmanlı hayalleri ile kitleler kandırıldıkça kandırılıyor.
Saldırı, 3 Mart devrimine ve onun mantıki sonucu olan laikliğe karşı yapılmaktadır. Dünya üzerinde çok sayıda devrim, karşı-devrim ile susturulmaya çalışıldı. Ancak emperyalizm, ölmemek için gerçekleştirdiği bu uslandırma harekatları ile devrim potansiyelini yükseltmekten ve keskinleştirmekten başka bir şey yapmamaktadır. Laiklik, çok zorlu mücadelelerin ardından kazanıldı. Yarın ise emperyalizmin ölüm çağında hedef alınsa da, daha da güçlenecektir ve insanların bir arada kardeşçe yaşaması teminat altına alınacaktır.